Ankara Üniversitesi (AÜ) Nükleer Bilimler Enstitüsü araştırmacıları, Türkiye’de bazı sağlık kuruluşlarında medikal görüntüleme cihazları, bilgisayarlı tomografi, anjiyografi ve mamografilerde radyasyonun uluslararası standartların üzerinde kullanıldığını tespit ettiklerini açıkladı.
Enstitü Müdürü Prof. Dr. Doğan Bor, son sekiz yıldır çeşitli kuruluşlarda araştırma yaptıklarını, bazı merkezlerde hasta ve çalışanların aldıkları radyasyon dozlarının uluslararası sınırların 3-5 katı daha fazla olduğu durumlara rastladıklarını kaydetti. Bor, şunları söyledi:
“Bu değerler, uluslararası referans doz seviyelerinin çok üzerinde. Bu durum, hastanelerde bu cihazların bilinçsiz kullanımından, kalite kontrolü ve gerekli kalibrasyonlarının yapılmamasından, inceleme esnasında radyasyon korunumuna yönelik önlemlerin gerektiği kadar alınmamasından kaynaklanıyor.
Bu cihazları, yetişmiş teknik elemanlar kullanmıyor. Türkiye’de cep telefonu kullanılması nedeniyle bazı hastalıkların riskinin artabileceğini iddia edenler, medikal uygulamalarda çok daha yüksek miktarlardaki radyasyonun olası etkilerini göz ardı ediyor.”
Bor, bazı kardiyologların ve radyologların da anjiyografi cihazlarının kullanımı konusunda yeterince eğitilmediklerini öne sürdü.
Görüntüleme cihazlarında “iyi kullanım” ile “kötü kullanım” arasında 10 ya da 20 kata ulaşabilen doz değişimi bulunduğunu belirten Bor, “Hasta kiloluysa iyi görüntü alabilmek için radyasyon da yüksek veriliyor ama maalesef o doz, bilinçsiz bir şekilde bir çocuğa da verilebiliyor” diye konuştu.
Bor, yetişkin bir insanın akciğer filmi çektirmesi durumunda 200 binde bir olan kanser riskinin, kalp anjiyosu ya da tomografi incelemesinde 4-5 binde 1’e çıktığını kaydetti.