Gündem

Meclis'te 'Duchenne Gülümsemesi' anlatıldı: Yalnız botoks yapanlarda bu şans yok, onu söyleyeyim

"Madde kullanımı 10 yaşlarına kadar düştü"

01 Şubat 2018 17:38

TBMM Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Araştırma Komisyonu’nun üçüncü toplantısında “Genel Anlamda Bağımlılık, Uyuşturucu Madde ve Teknoloji Bağımlılığı" üzerine yapılan sunumunda pozitif psikolojinin mücadeledeki önemine dikkat çekildi.  Dünya da gerçek bir gülümseme olarak kabul edilen Fransız fizikçinin adını taşıyan ‘Duchenne Gülümsemesi'ni komisyona görsel olarak da gösteren Prof. Nevzat Tarhan, üyelerin meraklı sorularına, “Dudak kenarlarında ve gözün iki tarafındaki çizgiler vardır hepimizin, onların yüzde 50’si yukarı doğruysa Duchenne Gülümsemesi var. Bu, Fransız bir psikoloğun bulduğu bir çalışma. Yalnız botoks yapanlar da bu şans yok, onu söyleyeyim" diyerek yanıt verdi.

Duchenne'e göre, gerçek zevk ya da mutluluk gösteren tek gülümseme göz çevresindeki kaslarla, yanak kaslarının aynı anda çalışmasıyla oluyor. Onun dışındakiler gerçek olmayan gülümseme olarak nitelendiriliyor.

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Prof. Nevzat Tarhan’ın, TBMM Madde Bağımlılığı komisyonundaki konuşmasının bazı bölümleri şöyle:  

“Madde kullanımı 10 yaşlarına kadar düştü”

Gençlik dönemi şöyle bir dönem: “Ben kimim? Nereye yönelmeliyim? Niçin?” diye sorar genç. Şimdi, madde kullanım yaşı 10 yaşlarına kadar, 11 yaşlarına kadar düştü. Klinikte rastlıyoruz, az da olsa rastlanıyor. Ama dünyadaki istatistiklerde oldukça artmış durum da.

Şimdi, bu dönemde ergenliğe giren bir genç, “Ben kimim? Nereye yönelmeliyim? Niçin?” sorularını soruyor. Bu soruları sorduğunda genç bir kişiye kimlik arama davranışı var. Kimlik arama davranışı… Bu kimlik etnik kimlik olabildiği gibi cinsel kimlik de olabiliyor, diğer taraftan toplumsal kimlik de olabiliyor, aidiyet duygusu olabiliyor. Bu kimlik karmaşası yaşadığı dönemde bağlanma ihtiyacı var gencin. Bağlanma ihtiyacı içerisinde eğer zayıf aile ve kötü arkadaş varsa bir genç için, bağlanacağı evde mutlu değil, güveneceği, bağlanacağı, sığınacağı bir liman da yok, böyle durumda madde bağlanma nesnesi hâline geliyor onun için ve maddeye bağlanıyor. Maddeyle o anda yalnızlığını gideriyor, o anda merak duygusunu gideriyor, o anda stresini azaltma tekniği olarak kullanıyor veyahut da haz alma olarak kullanıyor. Şu anda varlıklı kişilerde madde kullanımının en çok rastlanan sebebi daha çok daha fazla mutlu olmak için, daha fazla haz almak. Bu özellikleri var. Bir diğer taraftan baktığımızda, “Neden madde kul lanıyor bir genç?” diye baktığımızda, işte merak duygusu onun bağımlılık alt kültürü var bağımlılık alt kültürüne mensup olması, akran baskısı burada önemli oluyor.

“Gençlik dönemine bazı psikologlar ‘normal şizofrenik dönem’ diyor”

Bu nedenle ergenlik döneminde, erken ergenlik döneminde madde bağımlılığıyla ilgili yapılan çalışmalar altın kıymetinde. 20 yaşından sonra yapılan bağımlılıkla ilgili çalışmalar o altın kıymetindeyse gümüş ve bakır kıymetindedir. Onun için bağımlılıkla ilgili farkındalık çalışmaları ve eğitim  çalışmalarının asıl erken ergenlik döneminde, 10 12 yaş döneminde yapılmasının anlam ve değeri fazla. Hatta gençlik dönemine bazı psikologlar “normal şizofrenik dönem” diyorlar. Bizim halk arasında “delikanlılık” denilmesi bu nedenle oldukça anlamlı.

“Kaliforniya  sendromu”

Özellikle normal şizofrenik döneminde o ergenin sonunu düşünmeden hareket etmesi, ani kararlar vermesi, mantıktan çok hisleriyle hareket etmesi ergenlik döneminde bağımlılık gibi zevk tuzaklarına düşmesini kolaylaştırıyor. Yani bu nedenle ergenlik dönemi bağımlılık için normal risk grubudur. Normalde zayıf ai le, işte parçalanmış aile bir risk grubudur, kötü arkadaş risk grubudur ama ergenliğin kendisi zaten normal risk grubudur.

Eğer kolay erişilebilirliği olsa ailesi çok iyi olduğu hâlde, arkadaşları çok iyi olduğu hâlde kolay ulaşılabilirse genç onu rahatlıkla merakla, denemeyle, bir arkadaş tavsiyesiyle alabiliyor ve onu hissettikten sonra tekrar aynı zevki yakalamak için tekrar tekrar alıyor. Ben hatta hiç unutmam, üniversite birinci sınıfta bir genç, 18 19 yaşlarında madde kullanıyordu, esrar. Sen neden madde kullanıyorsun, ben merak ediyorum, yani ailen gayet destekliyor, aile de seviyor, sen de seviyorsun aileni, üniversiteyi kazandın, iyi konumdasın, neden madde kullanıyorsun, gerekçeni merak ettim dedim. “Ya ben dünyaya bir defa geldim, canımın istediğini yapmayacaksam niye yaşayayım?” dedi. Hiç unutmam.

Bu, aslında şu anda modern yaşamın maddeye yönelmesinin bir örneği gibi. Her şeyi var kişinin fakat popüler psikolojide bu “Kaliforniya sendromu” diye söyleniyor. Kaliforniya sendromunda madde kullanımı artıyor. Bunun birinci semptomu hedonizm, zevkçilik. Zevk peşinde koşmayı yaşam amacı olarak gören bir yaşam felsefesi. İkincisi, ben merkezcilik, egosantrizm. Ortalama bir Amerikalıyı düşünün, beş gün çalışıyor, iki gün haftada eğleniyor. Yani bütün eğlence sektörünün olduğu yer Kaliforniya. Eğlenmeyi yaşam amacı gibi görüyor, eğlenmediği zaman kendini kötü hissediyor. Böyle bir yaşam felsefesi olan bir kimse işte çocuğu hasta olduğu zaman, eşi hasta olduğu zaman “Ben dünyaya bir defa geldim, canımın istediği gibi yaşayamayacaksam niye yaşayayım?” diyor, evliliğini bitiyor. Yahut da bir şekilde evliliğini bitirmenin dışında işte çocuğu hasta oluyor, “Devlet ilgilensin, kurumlar ilgilensin.” diye boşanıyor erken yaşta ve bakıyorsunuz, birçok sorunlar benmerkezciliğin sonuçlarında ortaya çıkıyor.

“İnternet bağımlılığı en masum bağımlılık gözüküyor. Bunun ölçüleriyle kokain bağımlılığının belirtileri aşağı yukarı aynı”

Şimdi bağımlılıklarda çok ayrıntıya girmeyeyim. Sadece internet bağımlılığı en masum bağımlılık gözüküyor. Bunun ölçüleriyle kokain bağımlılığının belirtileri aşağı yukarı aynı çünkü ikisi de beynin ödül-ceza sistemini bozuyor. Hatta bağımlılığa yeni terminolojide “ödül yetmezliği sendromu” deniliyor. Yani kişiler ödüle doymuyorlar, ödül isteği daha çok oluyor. Bir aşırı zihinsel uğraş olması, devamlı bunu düşünmesi, istenilen keyfî almak için giderek daha fazla oranda internet kullanmak istemesi, internet kullanımını kontrol etme, azaltma, tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerinin olması, internet kullanımında azaltılması tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük, yoksunluk belirtileri var. Aynı, madde kullanımında da yoksunluk belirtileri var. Burada bakıyorsunuz azaltma ve bırakma konusunda başarısız girişimler. Bugün bir saat oynayacağım yahut bugün bir iki kadeh alacağım diyor fakat bakıyorsunuz, başladıktan sonra durduramıyor yahut planlanandan daha uzun süre kullanıyor. Aşırı kullanıma bağlı okul, aile, iş, yani yaşam kalitesi bozuluyor, iş ve mesleğini aksatmaya başlıyor. Bir diğer belirti de internette kalma süresini artırmak için yalan söylemeye başlıyor ve son belirti de buna bağlı olumsuz duygularından uzaklaşmak için, rahatlamak için internete giriyor.

“İsterseniz her kasabaya AMATEM açalım,  AMATEL çözüm değil burada”

Aynı şey, bakın, rahatlamak için madde kullanmakla rahatlamak için internet kullanmak, internette daha çok kalabilmek için yalan söylemek, maddeyi daha çok kullanabilmek için yalan söylemek. Aynısı var çünkü internet de sanal etkenler de işte kumar da aynı şekilde, şans oyunları da aynı şekilde, siber oyunlar da aynı şekilde beyindeki ödül-ceza sistemini bozarak tıpkı diğer bağımlılık gibi bağımlılık yapı yor.  Diğer önemli, rehabilitasyon merkezlerinin kurulması dedik. İşte AMATEM’leri istediğimiz kadar açalım, isterseniz her kasabaya bir AMATEM açalım. AMATEM çözüm değil burada. Onun için denetimli serbestlik sisteminin etkin hâle getirilmesi ve rehabilitasyon yapılandırılmasının oluşturulması gerekiyor.

“Türkiye’nin  en çok ihtiyacı olan  gençlerin ona  isteğini azalatma”

Bu tedaviler, biraz önce söylediğim “harm reduction” dediğimiz zararı azaltmanın bir yöntemi, ikinci aşaması yani kişide tedavi sürecinde oluşan zararı en aza indirmeyle ilgili. İşte, ayaktan tedaviyle ilgili, özellikle morfin kullanımıyla ilgili ilaçlar var, kişiye kontrollü bir şekilde verilebiliyor, Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan “talep azaltma” dediğimiz gençlerin ona isteğini azaltmak.

Bunun için de bizim Üsküdar Üniversitesi olarak yaptığımız bir çalışma var, pozitif psikoloji çalışmaları. Pozitif psikoloji ve iletişim becerileri dersini biz rektörlük dersi olarak, zorunlu ders olarak lisans ve ön lisans öğrencilerine koyduk, 16 bin civarında öğrencimiz var. Ön test ve son testleri yaptık. Bu pozitif psikolojinin biliyorsunuz 2009’da ilk kongresi yapıldı.

“Duchenne Gülümsemesi var; yalnız botoks yapanlar da bu şans yok, onu söyleyeyim”

Pozitif psikolojinin topluma yansıyan adı “mutluluk bilimi” olarak geçiyor. Mutluluk biliminde şu öğretiliyor: Kişinin kendine öz bilinç kazanması, kendini tanıması, daha sonra öz yönetim, kendini yönetmesi, üçüncü ayağı olarak sosyal bilinç, yaşadığı sosyal dokuyu tanıması, dördüncüsü de ilişki yönetimi, insanlarla sağlıklı ilişki kurması. Bununla ilgili iletişim becerileri ve psikoloji dersleri koyduk. Bir arkadaşımız bunu ön test yaptı, on dört haftalık, bir dönemlik kredili ders; lisansta üç saat, ön lisansta iki saat. Dönemin sonunda son testlerini yaptık. Duygusal zekâlarının yüzde 20 arttığını gördük burada ve çocuklarda, öğrencilerde şu var: İşte “Babamla aram düzeldi, maddekullanıyordum, bıraktım.” diyen çocuklar var, bunu Paris’te bir kongrede sundu bir arkadaşımız. Şimdi bu ders olarak devam ediyor, bu koruyucu ruh sağlığı etkili. Tedavi edici hekimlik külfetli dedik.

Önleyici hekimlik var, önleyici hekimlik de risk gruplarını belirleyip erken tanı koymayla ilgili ama ondan daha önemlisi koruyucu hekimlik çalışmaları. Koruyucu hekimlik çalışmalarında hatta bu pozitif psikoloji çalışmalarına kanıt olmuş bir Duchenne Gülümsemesi var, size o gülümsemeyi gösterip size gülümsenin önemini vurgulamak isterim.

Şimdi, bu dudak kenarlarında çizgilerimiz vardır, gözümüzün kenarında çizgiler var. Bu çizgilerin yüzde 50’si yukarı doğruysa ortalama sekiz buçuk yıl daha uzun yaşıyor bu kişiler, daha az boşanıyorlar, daha az sağlık sorunları ve bağımlılık sorunu yaşıyorlar bu Duchenne Gülümsemesi’yle.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan– Şimdi, dudak kenarlarında ve gözün iki tarafındaki çizgiler vardır hepimizin, onların yüzde 50’si yukarı doğruysa Duchenne Gülümsemesi var. Bu, Fransız bir psikoloğun bulduğu bir çalışma. Yalnız botoks yapanlar da bu şans yok, onu söyleyeyim. Bu kişiler daha az boşanıyorlar ve ortalama ömürleri sekiz buçuk yıl daha uzun. Şimdi, bu gülümseme ve mutluluk bilimiyle ilgili… Başarı mı mutluluk mu, buna bir cevap olarak düşünün.

Beklenti seviyesi yükseldi çağımızdaki insanlarda, zevk beklentisi. Ve üzerinde durulması gereken diğer bir sebep de şu tüketim ekonomisi. Yani, tüketim çılgınlığı bağımlılığı besliyor. Yani, modernizmin getirdiği hızlı yaşantı, sosyal hareketlilik, ekonomik hareketlilik tüketim beklentisini artırdı insanların. Yani, daha önceki insanlar 1 şeye muhtaçken şimdi bu 20 şey olacak. Yani, şimdi, diyelim ki insanlar şu anda on sene kıyafet almasa giydiği kıyafetler ona rahatlıkla yetebilecekken her sene kıyafet almaya devam ediyor. Bunun gibi kapitalist sistemin üretimi artırmak için tüketimi teşvik etmesi, tüketimi teşvik ederken haz duygusunu ön plana çıkarması.