30 Eylül 2022 11:22
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, öldürülen bir PKK mensubu ile çekilmiş fotoğrafı nedeniyle dokunulmazlığı kaldırılarak hakkında yakalama kararı çıkartılan ve 3 Eylül’de gözaltına alınan HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in devamsızlık nedeniyle milletvekilliğinin düşürülme meselesi hakkında konuştu. Şentop, “Devamsızlığı Başkanlık Divanında değerlendiriliyor. 1 Ekim'de devamsızlık süreci yeniden başlayacak” dedi.
Şentop, 27. Dönem 5. Yasama Yılı Değerlendirme Toplantısında konuştu. Konuşmasının başında Mersin'deki terör saldırısını kınayan Şentop, "Bütün terör örgütlerini ve gizli, açık destekçilerini lanetliyorum" dedi.
Meclis Başkanı Şentop’un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
5’inci Yasama Yılı’nda TBMM Genel Kurulu’nda, 112 birleşim ve 486 oturum gerçekleştirilmiş; 818 saat 50 dakika çalışma yapılmış ve 35 bin 984 sayfa tutanak tutulmuştur. İhtisas ve Meclis Araştırması komisyonlarında ise; 970 saat 10 dakika çalışılmış ve 36 bin 182 sayfa tutanak tutulmuştur. Genel Kurul, komisyonlar ve Başkanlık Divanı çalışmaları kapsamında toplam 74 bin 694 sayfa tutanak tutulmuştur.
Meclisimizin bu çalışmaları sonucunda, aralarında Paris Anlaşması’nın onaylanmasını uygun bulan, kadınlara ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerinin cezalarını artıran, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında uyulması gereken ilke ve esasları belirleyen, genel seçimlerde ülke barajını yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşüren, müsilaj sorununun çözümü için alınması gereken önlemlerin hukuki çerçevesini çizen ve kamu çalışanlarımızın özlük haklarında iyileştirmeler öngören çok önemli düzenlemelerin de bulunduğu toplam 83 teklif kanunlaşarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, yine bu yasama yılında TBMM Genel Kurulunda çeşitli konularda 31 TBMM kararı alınmıştır. Kanunlaşan teklifler dışında bugün itibariyle, milletvekillerince hazırlanıp TBMM Başkanlığı’na sunulan 4 bin 208 kanun teklifi İhtisas komisyonlarının, 44 kanun teklifi ise Genel Kurul’un gündeminde bulunmaktadır.
Meclisimizin yasama dışında çok önemli bir diğer fonksiyonu olan denetim faaliyetleri kapsamında 5’inci yasama yılında, milletvekillerimiz tarafından Meclis Başkanlığı’na 19 bin 710 yazılı soru önergesi verilmiştir. Böylece içinde bulunduğumuz yasama döneminde TBMM Başkanlığı’na sunulan yazılı soru önergesi sayısı 73 bin 500’ü geçmiş ve 27’nci yasama dönemi, daha önceki yasama dönemleri ile kıyaslandığında TBMM Başkanlığına en fazla yazılı soru önergesinin sunulduğu dönem haline gelmiştir.
27’nci yasama döneminden sonra milletvekilleri tarafından en fazla yazılı soru önergesinin verildiği dönem, 70 bin 848 yazılı soru önergesi ile 24’üncü yasama dönemi olmuştur. Bu haliyle 27’nci yasama döneminin, TBMM Başkanlığına sunulan yazılı soru önergesi sayısı bakımından rekor kıran bir dönem olduğunu ve 6’ncı yasama yılında TBMM Başkanlığı’na sunulacak soru önergeleri ile birlikte bu rekorun daha da yüksek sayılara ulaşacağını belirtebiliriz
5’inci yasama yılında Meclis Başkanlığı’na sunulan bin 697 önerge ile birlikte 27’nci yasama döneminin tamamında TBMM Başkanlığı’na sunulan Meclis Araştırması Önergesi sayısı 6 bin 647’ye ulaşmıştır. Açılışından bugüne kadar tüm yasama dönemleri kıyaslandığında bu sayı, TBMM Başkanlığına bir yasama dönemi içinde sunulan en fazla Meclis araştırması önergesi sayısına karşılık gelmektedir.
Meclisin denetim faaliyetleri kapsamında kamuoyunda sıklıkla gündeme gelen ve 27. Yasama Dönemi ile birlikte yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde yasama organının etkinliği ile ilişkilendirilen bir konu, milletvekillerinin yazılı soru önergelerinin Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar tarafından cevaplanma oranlarıdır. Bu konudaki verilere baktığımızda 5’inci yasama yılı içinde işleme alınarak muhataplarına gönderilen 18 bin 814 yazılı soru önergesinden; 3 bin 39’unun süresi içinde, 5 bin 624’ünün ise süresi geçtikten sonra olmak üzere toplam 8 bin 663 soru önergesinin cevaplandırıldığını, 6 bin 420 yazılı soru önergesinin ise süresi içinde cevaplandırılmadığının Gelen Kâğıtlarda ilân edildiğini, ayrıca 3 bin 731 yazılı soru önergesinin cevaplandırılma süresinin halen devam ettiğini gözlemlemekteyiz.
Parlamenter Sistem’de geçirdiğimiz son iki dönem olan 24’üncü ve 26’ncı yasama dönemlerinde soru önergelerinin muhataplarınca toplam cevaplandırılma oranları sırasıyla yüzde 60,3 ve yüzde 45,4 iken; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin geçerli olduğu 27’nci dönemde bu oranın yaklaşık yüzde 64 olduğunu görmekteyiz. Bu istatistiki verilerden hareketle, bazı milletvekili arkadaşlarımızın soru önergelerine cevap verilmediği yönünde oluşturmaya çalıştıkları izlenime ve bu noktada önceki yasama dönemlerinden daha kötü bir durumda olduğumuz yönündeki eleştirilere katılmadığımı belirtmek isterim.
Meclis Başkanlığı’na sunulan yazılı soru önergeleri ile Meclis araştırması önergeleri Başkanlık tarafından söz konusu Anayasa ve İçtüzük hükümlerine uygunluk noktasında incelenmekte ve yapılan değerlendirme neticesinde işleme alınmakta ya da sahiplerine iade edilmektedir. Bu kapsamda 5’inci Yasama Yılında iade oranlarına baktığımızda; işleme alınan 19 bin 283 yazılı soru önergesinin yüzde 1,57’sinin (bin 303 tanesinin), bin 711 Meclis araştırması ve genel görüşme önergesinin ise sadece yüzde 1,23’ünün (21 tanesinin), mevzuat hükümlerine uygun olmadıkları gerekçesiyle sahiplerine iade edildiğini görmekteyiz. 27’nci Yasama Dönemi’nin tamamında geçerli olan yazılı soru önergelerinin iade oranı da yüzde 1,80 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu oranın önceki yasama dönemlerine kıyaslandığında son derece düşük olduğu ifade edilebilecektir.
Yasama Dokunulmazlığı Tezkereleri… 27’nci Dönem, 5’inci Yasama Yılında TBMM Başkanlığı’na 317 yasama dokunulmazlığı tezkeresi gelmiştir. Bunlardan; Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel hakkında düzenlenen 2 tezkere TBMM Genel Kurulu tarafından yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesi; 1 tezkere ise istem üzerine Cumhurbaşkanlığına iade edilmiştir. 5’inci yasama yılında sunulanlarla birlikte 27’nci yasama döneminin tamamında Meclis Başkanlığı’na sunulan tezkerelerin toplam sayısı ise maalesef bin 600’ü geçmiştir.
Karma Komisyon geçtiğimiz yasama yılında 2 milletvekiline ait 7 dokunulmazlık tezkeresinin görüşülmesi için toplanmış, akabinde bir milletvekiline ait olan 2 dosyada Genel Kurul tarafından dokunulmazlığın kaldırılmasına karar verilmiştir. Yine bir diğer milletvekilinin 5 dosyası hakkında düzenlenen Karma Komisyon raporları da öyle tahmin ediyorum 6’ncı yasama yılının başında Genel Kurul tarafından görüşülerek karara bağlanacaktır.
TBMM, son dönemde yasama ve denetim faaliyetlerinin yanı sıra parlamenter diplomasi alanında da yoğun bir mesai harcamaktadır. 5’inci yasama yılında Meclisimiz ve milletvekillerimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin girişimci ve insani dış politika ilkesi ile uyumlu şekilde yurt dışındaki muhatapları ile önemli görüşmeler gerçekleştirmişlerdir. Büyük önem atfettiğimiz parlamenter diplomasi faaliyetleri kapsamında ben de TBMM Başkanı olarak çok sayıda uluslararası toplantı, ikili görüşme, ziyaret ve heyet kabulleri gibi bir dizi dış ilişkiler faaliyetinde bulundum.
Geçtiğimiz yasama yılında 11 ülkeye resmî ziyaret gerçekleştirdik; 8 farklı ülkeden parlamento heyetlerini ülkemizde ağırladık ve uluslararası sorunlara çözüm önerilerinin ele alındığı 3 uluslararası konferansa ev sahipliği yaptık. Bu faaliyetlerin yanı sıra bu dönemde TBMM Başkanı sıfatıyla 48 farklı ülke ve 3 uluslararası örgütten Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Hükümet Başkanı, uluslararası örgüt veya parlamento başkanı ve diğer devlet yetkilileriyle toplam 119 ikili görüşme gerçekleştirdik.
Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının korunması noktasında her zaman Azerbaycan’ın yanında olmuştur, bundan sonra da olmaya devam edecektir. Biz, yanı başımızdaki bu bölgede barışın tesisi için çaba gösterirken, yakın zaman önce mevkidaşım Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin tahrik edici ve krizi tırmandırıcı Ermenistan ziyaretine dikkat çekmek isterim. Maalesef bu ziyaret, BM Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayan işgalci, işgalci olarak nitelendirilen Ermenistan’ı uluslararası hukuka aykırı bu tür davranışlar sergileme konusunda cesaretlendirmekten öte bir amaca hizmet etmeyecektir. Ermenistan, Azerbaycan topraklarını 28 yıl önce işgal etmiş ve iki ülke arasındaki bu sorunun çözümü için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) nezdinde kurulan Minsk Grubuna dâhil ülkeler sorunun çözümü konusunda maalesef sınıfta kalmıştır.
Türkiye, dünyada barış için olağanüstü gayret gösteren bir ülke olarak öne çıkmakta, gerçekleştirdiği girişimlerin neticeleri tüm dünya tarafından takdir edilmektedir. Bizlere düşen de, ülkemizin gösterdiği başarının çıtasını daha yukarılara taşımak için elimizden gelen gayreti göstermektir. Türkiye güçlü ise hepimiz güçlüyüz, Türkiye öncü ise hepimiz öndeyiz. Ülkemizi başta TBMM olmak üzere, tüm kurumlarıyla öne çıkarmaya, başarıyı kalıcı adımlarla sağlamlaştırmaya ve kurumlarımızın saygınlığını artırmaya sonuna kadar gayret göstereceğiz.
Bu vesile ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, istiklâl ve hürriyet kahramanlarımızı, aziz şehitlerimizi, gazilerimizi ve başta I. Meclis üyeleri olmak üzere bu kutsal çatı altında görev yapma onuruna erişerek ebediyete irtihal etmiş bulunan bütün milletvekillerimizi bir kere daha rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.”
Şentop, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Yeni bir anayasa sürecine girilebilir mi?” sorusuna Şentop, şu yanıtı verdi:
“Anayasa'ya dair bazı tartışmalar oluyor. Hükümet sistemi değişikliği, yeniden parlamenter sisteme dönelim diye açıklama yapan siyasi partiler, siyasetçiler var. Tabii bu anayasa değişikliği gerektiriyor... Öyle bir tartışma yürütülür ama temel olarak Anayasa'nın da bence en önemli bölümü olan hükümet sistemi ile ilgili bir görüş ayrılığı varken şu anda ben gerçekçi bulmuyorum. Ama seçimden sonra Anayasa konusunda yeniden partiler arası görüşmeler olabilir; olmalıdır diye de düşünüyorum. Türkiye'nin yeni bir anayasaya, milletin serbest seçimlerle seçtiği bir parlamento tarafından hazırlanan bir anayasaya ihtiyacı var. Bunu hak ettiğimizi düşünüyorum, 1982'den bu yana.”
Şentop; geçen dönemde görüşmeleri ertelenen, internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören düzenleme ile ilgili soruya ise şu yanıtı verdi:
“Sosyal medya, yaşadığımız hayatın dışında bir şey değil. Birisine sosyal medyada hakaret ederseniz, o da size somut olarak ceza şeklinde dönebilir, dönmelidir. Sosyal medyada anonim kimliklerin olmaması, kişinin ehliyetinin bilinebileceği bir ortam şeklinde buranın tasarlanması; çok uluslu şirketlerin ulusal hukuk düzenleri ile ilişkili ve birlikte çalışacakları ortamın tesis edilmesi lazım.”
Sosyal medyadaki çok uluslu şirketlerin etkisini değerlendiren Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Savcılıklar yazı yazıyor, bir hesap ama kim olduğu belli değil, hakaret etmiş. Bununla ilgili sadece bizle değil, dünyada da iş birliği yapmıyor, hukuki sürece yardımcı olmuyor. Geçen yıl da bir düzenleme yaptık. Şimdi de yapıyoruz. Bu bir süreç. Sadece bizde değil, karşılaştığımız sorunların tamamını teknolojik gelişmelerle birlikte görebilme imkanına sahip değil. Benzer düzenlemeler, başka ülkelerde de arayışlar var. Geçen yıl bazı düzenleme yapan Avrupa ülkeleri şimdi yine bazı çalışmalar içerisinde... En son Macaristan'da benden görüşeceğimiz düzenlemeyi istediler. Bunu en kısa zamanda arkadaşlarımız büyükelçimizle de irtibatla gönderecekler.
Burada siz istediğini görüşlerinizi ortaya koyuyorsunuz. Ben de öyle ifade ediyorum. Böyle bir ortam yok sosyal dünyada, sosyal medya aleminde. Ne var, çok uluslu şirketler var bir de. Siz görüşlerinizi bu çok uluslu şirketlerin kurmuş olduğu elektronik, dijital yapılar içinde kendinizi ifade ediyorsunuz. Bunların da kendilerine göre hem ticari hem de siyasi birtakım planları var. En son Facebook patronu açıklama yaptı. ABD Seçimleri sürecinde sayın Biden'ın oğlu ile ilgili haberleri bastırdık, algoritma ile öne çıkmasını engelledik dedi. Niye olabilir? Aleyhine olabileceğini düşündükleri için destek verdiklerini söylüyor. Burada tamamen insanların görüşlerini ifade ettikleri bir ortam olduğunu söyleyebilir miyiz?"
Sorunun sosyal medyada bir kişinin bir başka kişiye hakaret etmesinden ibaret olmadığını söyleyen Şentop; "Şu anda bu çok uluslu şirketlerin aslında demokrasiye daha genel anlamda insan haklarına, ifade hürriyetine kastedebilecek bir risk taşıyan faaliyetleri ve çalışmaları var. Kendi gündemleri var" dedi.
TIKLAYIN - HDP'li Semra Güzel'in milletvekilliğinin devamsızlıktan düşürülmesinin yolu açıldı
TIKLAYIN - HDP'li Semra Güzel'in iddianamesi tamamlandı: 15 yıla kadar hapsi isteniyor
© Tüm hakları saklıdır.