T24 Haber Merkezi
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez ilk 4 maddesinden 3'üncü maddeyi hedef aldı. Kurtulmuş, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” tabirinin değişmesi gerektiğini söyleyerek, “Devletin ülkesi olmaz. Devletin milleti olmaz. Bu metin, 'Milletin devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü' şeklinde ifade edilmelidir” dedi. Kurtulmuş'un sözlerine sosyal medyada tepki yağdı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 10 Ekim'de Gazi Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Programı'nda konuştu. Konuşmasında yeni anayasa tartışmalarına değinen Kurtulmuş, anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez ilk 4 maddesinden 3'üncü maddeyle ilgili konuştu.
Kurtulmuş, konuşmasında anayasayı yaparken önce hangi usulde yapılacağının ortaya konması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Önce hangi usulde yapacağınızı ortaya koymanız lazım ki ondan sonra esasları doğru bir şekilde tartışabilesiniz. Bu çerçevede, herkesin fikrini ortaya koyacağı, açık ve şeffaf bir sürecin yönetilmesi, sağlıklı bir tartışma ortamının ortaya konulması, müzakerelerin de gerçek bir şekilde, sonuç alıcı bir şekilde yönlendirilmesi şarttır. Bu çerçevede TBMM Başkanlığı'nın üzerine düşen, bu şeffaf müzakere sürecini yönetebilmektir."
Anayasa müzakerelerinin doğru zemin ve doğru yöntemlerle tartışılması gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, bunun için de TBMM'yi işaret ederek tartışmaların sonlandırılacağı zeminin burası olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" tabirinin de değişmesi gerektiğini söyleyerek, "Devletin ülkesi olmaz. Devletin milleti olmaz. Bu metin, 'Milletin devleti ve ülkelisiyle bölünmez bütünlüğü' şeklinde ifade edilmelidir. Bu seçkinci, devletçi anlayışın da yeni anayasada milletin gücü üzerine yükselen bir devlet anlayışıyla yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yine önümüzdeki dönemde bu anayasanın mutlaka imtiyaz ve istisnaları ortadan kaldırması lazım. Çok açık söylüyorum, demokrasinin en büyük düşmanı imtiyaz ve istisnalardır. İmtiyaz ve istisnalar seçkinci gruplara ya da birtakım avantajlı gruplara kamunun gücünü, milletin imkanlarını aktarmak demektir. Dolayısıyla bu anayasa yapım sürecinde, istisna ve imtiyazların ortadan kaldırılması ve tam manasıyla demokratik kuralların herkes için eşit, adil, demokratik kuralların ortaya konulması ve bu çerçevede demokratik kurumların da millet egemenliği anlayışı çerçevesinde yeniden gözden geçirilmesi gerekir."
Hem 1961 Anayasası hem de 1982 Anayasası'nın ideolojik tavırlarla öne sürüldüğünü ve içerisine ideolojinin giydirildiğini söyleyen Kurtulmuş, "Anayasanın ideolojiden arınmış, halkın ihtiyaç ve taleplerine cevap veren, milletin menfaatlerini, milli birliği ve beraberliği koruyan bir anlayışla yazılması şarttır" dedi.
İstanbul Barosu'ndan “Anayasa” açıklaması
Kurtulmuş'un bu sözleri sosyal medyada tepkilere yol açarken İstanbul Barosu'ndan açıklama yapıldı. Açıklamada, "Anayasa'nın ilk 3 maddesi Cumhuriyet'in temelidir, harcıdır" ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
"'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.' hükmünü içeren Anayasamızın 3. maddesi, yine Anayasamızın 4. maddesi ile değiştirilmezlik güvencesi altına alınmıştır. Anayasanın değiştirilemez maddeleriyle belirlenmiş bu anayasal kimlik TBMM dahil hiçbir devlet organı tarafından geçerli anayasa normları kötüye kullanılarak değiştirilemez.
Bölünmez bütünlüğe ilişkin bu düzenlemenin temeli, Erzurum Kongresi'nde; 'Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür' ilkesi ile atılmıştır. Bu hüküm, üniter devlet anlayışının bir ürünü olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve onu kuran Türk Ulusunun tekliğini ve birlikteliğini ifade etmektedir.
Nitekim bu hüküm sayesinde kökeni, dini, mezhebi ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti çatısı altında birlikte yaşama iradesine sahip olan Türk Milleti, idarenin bütünlüğü ilkesine uygun olarak üniter devlet sistemi ile idare edilmektedir. Bu konuda atılacak bir geri adım, milli birlik ve beraberliğimize zarar verebileceği gibi ulus kavramından ödün verilmesi anlamına da gelir.
Üstelik Anayasamızda ifade edilen bu unsurlar çağdaş devleti tanımlamaktadır ve bu temel unsurlar üzerinde evrensel bir uzlaşma vardır. Bugüne dek kabul edilen en elverişli devlet tanımı şöyledir: 'Devlet, belli bir milleti olan, belli bir ülkede yaşayan ve bir devlet gücü ile donatılmış insan topluluğudur.'
Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, başta laiklik olmak üzere Atatürk ilke ve devrimlerinin mihenk taşıdır ve anayasal bu düzenlemenin değiştirilmesi ne hukuken ne de fiilen mümkündür!"
|