16 Temmuz 2016 12:29
Cuntacı askerler tarafından düzenlenen darbe girişimi sırasında bombalanan TBMM bugün saat 17:00'de olağanüstü gündemle toplandı. Toplantıya, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ve Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve çok sayıda yüksek yargı mensuplarının yanı sıra, diplomatlar ve STK'lardan da bir çok isim katıldı. Meclis'te grubu bulunan AKP, CHP, MHP ve HDP darbeye karşı ortak deklerasyonda uzlaştı. Deklerasyon metninde "TBMM tek yürek görevinin başındadır, bedelini hukuk içinde ödetecek. Farklı görüşlerimiz olsa da hepimiz milli iradenin yanındayız" dendi.
TBMM’deki olağanüstü toplantıda hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı ardından İstiklal Marşı okundu. "Bu böyle bir kalkışmanın bir daha imkânsızlığını ortaya koymuştur" diyen Kahraman, "Bu noktada bütün siyasi partilerimize, sayın genel başkanlara, milletvekillerimize, demokrasi nöbeti tutan bütün halkımıza teşekkürlerimizi sunmak istiyorum" dedi.
Meclis Başkanı'nın ardından AKP grubu adına kürsüye çıkan Başbakan Binali Yıldırım, "Milli iradeyi teslim almak isteyenler karşısında sokağı teslim alan vatandaşlarımızı kutluyorum" dedi. "Peygamber ocağı TSK’nın vatanını, milletini, bayrağını seven, demokrasiye gönülden bağlı her subayının, her astsubayının, uzman, erbaş ve erlerinin alınlarından öpüyorum" diyen Yıldırım, "Darbe karşısında dünyaya örnek olacak bir duruş sergileyen basın yayın organlarına, medya temsilcilerine özellikle teşekkür ediyorum" ifadesini kullandı.
Binali Yıldırım'ın ardından kürsüye CHP grubu adına Kemal Kılıçdaroğlu geçti. "Dün halkımız meydanlara çıktı, darbeye karşı direnme hakkını kullandı" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu darbe girişimini açıkça lanetliyoruz" diye konuştu.
MHP grubu adına söz alan Devlet Bahçeli de, darbe girişimini kınayarak, "Dün gece demokrasiye pranga vurulmak, darbe indirilmek istenmiştir. Millet iradesi çok açık saldırı ve suikasta uğramıştır. Ülkemize kastedenlerin yediğini içtiğini burnundan getirmek hepimizin namus borcudur" dedi.
TBMM'de son olarak HDP grubu adına HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken konuşma yaptı. "Hiçbir darbenin tek bir meşru gerekçesinin olamayacağını ifade etmek istiyorum" diyen Baluken, "Türkiye demokrasi mücadelesi 1960, 1971, 1980 darbelerinde, 28 Şubat’ta veya emuhtıralarda görüldüğü üzere her darbeye karşı dimdik durmuştur. HDP şahsında bu demokrasi mücadelesinin bir parçası olmanın onurunu tüm halklarımızla paylaşmak istiyoruz. Bu darbe girişimini lanetliyoruz" ifadelerini kullandı.
İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, TBMM Başkanı İsmail Kahraman şunları söyleyerek, 10 kıtanın tamamını okudu:
Değerli milletvekilleri, İstiklal Marşımız bir manifestodur. Milli şairimiz Akif’in 10 kıtadan ibaret olan bu şiirinin ilk kıtasını okuduk. Bütün toplumumuzun ruhunu, düşüncesini, kanaati haykıran bu İstiklal Marşımızın kalan kıtalarını okumak isterim.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal.
Daha sonra sözlerine devam eden Kahraman, "Bütün bir millet olarak tek vücut halindeyiz ve diplomaside, yargıda, STK’larda, akademisyenlerde, dışarıda, içeride, büyük ölçüde herkes bayraklarla gelmişler. Dün akşamdan beri çok üzücü, çok acı verici fakat aynı zamanda çok izzetli saatler yaşadık" dedi.
Kahraman'ın açıklamaları özetle şöyle:
Hepimizi duygulandıran bir tablo ortada. 15 Temmuz demokrasi bayramının bir güzel tablosuyla karşı karşıyayız. Gönlümüz birlik ve beraberliğimizin devamından yanadır. Bu kalkışma girişimine kalkışanlar en ağır bedelleri ödeyecektir. Türkiye’mizin dış politikada, uluslararası arenada, tarihine, manevi ve milli değerlerine uygun bir duruş sergileme çabası içinde olması bir takım güçleri rahatsız etmektedir.
Ne yazık ki dün akşam bu hedefe dönük bir darbe girişimiyle karşılaşıldı. Siyasi partilerimiz, STK’lar, kamu kurumlarımız, TSK’nın darbeye fırsat vermeyen aziz çoğunluğu bu darbe girişimine asaletle, cesaretle ve onurla direnmiş ve başarılı olmalarına izin vermemiştir.
Ne yazık ki asiler birçok resmi görevlilerinin ve sivillerin yaşamını kaybetmesine ve yaralanmasına sebebiyet vermiş, birçok kamu binasına zarar verilmiştir, gazi meclise bomba atılmış. Ellerine verilmiş olan silahları devlete ve millete yöneltmişlerdir.
Bu bir tür terördür. Yaşanan üzücü kalkışma başarılı olamamış, hak ve hukuk, milletin kararlılığı, TSK’nın kalkışmacılara karşı duruşu ve tanklara çıkan millet ile karşı gelmiştir.
Hak ettikleri cezaları alacaklardır, bu hak ve hukuk içinde yapılacaktır. Emir ve komuta zincirinin dışına çıkmış, devlete isyan etmişlerdir. Gereken yapılacaktır ve en ağır şekilde cezalandırılacaklardır. Şimdi metanetimizi, sükûnetimizi, sağduyumuzu koruyarak bu meseleyi kökünden çözmek için çalışma zamanıdır. Bu millet tarihinde pek çok kötü badireler atlatmış ve feci nitelikte günler yaşamıştır. Bu günler de geçecektir. Dün akşam TBMM, burada bir demokrasi nöbetinde bulundu, hiçbir parti farkı gözetmeksizin bir arada olundu.
Selahattin Demirtaş Bey beni Diyarbakır’dan aradı ve bu toplantıya katılacaklarını, her türlü darbeye karşı olduklarını açıkladılar. Grubu olan dört partimizin ortak metnini okuyacağız ve toplantıya sunacağız. Sözlerimi tamamlarken, tekraren saldırganlar tarafından öldürülen bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu böyle bir kalkışmanın bir daha imkansızlığını ortaya koymuştur. Bu noktada bütün siyasi partilerimize, sayın genel başkanlara, milletvekillerimize, demokrasi nöbeti tutan bütün halkımıza teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. Herhangi bir zümreye, silahlı güce egemenlik ait değildir, egemenlik millete aittir. Bunu toplum haykırmıştır. Bunu değiştirmeye kimsenin hakkı, haddi ve gücü olmayacaktır. Polisimiz büyük bir fedakarlıkla hareket etmiştir. İnanıyorum ki çok kısa bir zamanda toplumumuz normal hayatına dönecektir. Nitekim bugün geçtiğimiz yerlerden görmekteyiz ki hayat normal şartlarda yürümektedir.
Unuttuğum HSYK üyeleri de var. Onlara da geldikleri için teşekkür ediyorum. Dışarıda oldukça büyük bir kalabalık var. Gazi meclisimizi dik duruşuyla milli egemenliğe sahip çıktığı için tebrik ediyorum. 15 Temmuz demokrasi bayramımızı kutluyorum. Hepinize tekrar saygılarımı sunuyorum.
Sayın milletvekilleri TBMM’de temsil edilen siyasi partilerin grup başkanlarına söz vereceğim. Sayın Genel Başkanları buradalar, grup başkanları konuşacaklar. Sayın Demirtaş ulaşamadığı için grup başkanvekili konuşacak. İlk söz Sayın Binali Yıldırım’a aittir.
Meclis Başkanı İsmail Kahraman, cuntacı askerler tarafından yapılan darbe girişimi sırasında bombalanan TBMM'nin kürsüsünde sabah saatlerinde açıklama yapmıştı. "Kısa zaman içerisinde bu yarayı telafi edeceğiz" diyen Kahraman, "Hevesleri kursaklarında kalacak. Milletin egemenliğini temsil eden Meclis'te bizler temsilciyiz" ifadesini kullanmıştı.
"Milletin temsili olarak burada bulunmalıydık" diyen Kahraman, "Milli birlik ve bütünlüğün varlığının temsilini de bu Meclis yaptı. Bu güzel bir hadisedir. 3 grup da koşup geldiler. İdris Baluken de beni aradılar ve gelmek istiyoruz ama provokasyon olmasın diye gelmedik dediler" diye konuştu.
Meclis Başkanı İsmail Kahraman 3 genel başkanın konuşma yapacağını açıkladı. Meclis Başkanı İsmail Kahraman "Milletin temsili olarak burada bulunmalıydık. Milli birlik ve bütünlüğün varlığının temsilini de bu Meclis yaptı. Bu güzel bir hadisedir. 3 grup da koşup geldiler. HDP'li İdris Baluken de beni aradılar ve 'Gelmek istiyoruz ama provokasyon olmasın diye gelmedik' dediler" ifadesini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Gazi meclisin değerli başkanı, siyasi partilerimizin değerli genel başkanları, yüksek yargının çok değerli başkanları, değerli misafirler, saygıdeğer milletvekilleri, konuşmamın başında şu muhteşem dizeleri bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal, olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal, ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal, hakkıdır hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal.
Dün gece milletin bağımsızlığını, namusunu korumak için sokağa çıkan, tankların önünde birer kahraman olarak dikilen, o mübarek kanlarıyla bayrağın hürriyetin, milletinin istiklalini muhafaza eden şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor, mekanları cennet olsun diyorum. Hepsini bu yüce Meclis’in çatısı altından, saygıyla şükranla selamlıyorum. O kahramanların ailelerine özellikle sesleniyorum. Üzülmeyin, hüzünlenmeyin, onlar peygamberlikten sonra en büyük rütbeye ulaştılar. O kahramanların isimleri de yaşayacak, kabirleri nur, mekanları cennet olsun. Yaralı kardeşlerimi buradan selamlıyorum. Hepsine acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, milli iradeyi teslim almak isteyenler karşısında sokağı teslim alan aziz milletimi yürekten selamlıyor, böyle kahraman bir milletin evladı olmaktan büyük gurur duyuyorum. Cumhurbaşkanımız, başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan’a dirayetli dik duruşundan dolayı teşekkür ediyorum. Siyasi partilerimize, genel başkanlarına, meclis gruplarına dayanışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Emniyet teşkilatımıza, her biri birer Alparslan, Fatih, Selahaddin Eyyubi olan polislerimin alnından öpüyorum. Peygamber ocağı TSK’nin vatanını, milletini, bayrağını seven, demokrasiye gönülden bağlı her subayının, her astsubayının, uzman, erbaş ve erlerinin alınlarından öpüyorum. Darbe karşısında dünyaya örnek olacak bir duruş sergileyen basın yayın organlarına, medya temsilcilerine özellikle teşekkür ediyorum.
O tetiklere basan elleri kırıldı. İnşallah ocakları da ebediyen söndü. Bundan sonra 50 yıl, yüz yıl, bu milletin evine kim el uzatırsa akıbeti aynı olacaktır. Bugün büyük bir badirenin altından 79 milyonun tek yürek olduğu gündür. Bugün AK Parti’nin, CHP’nin, MHP’nin, HDP’nin Meclis dışında ortak bir sesle darbeye hayır dedikleri gündür.
Milletimize, istiklalimize, bayrağımıza, meclisimize yönelik bir saldırıda nasıl bir araya geldiğimizi, nasıl kenetlenebildiğimizi gösterdik. Gece boyunca sergilenen, bugün burada sergilenen çalışma yeni bir sürecin de başlangıcıdır. Bu ruhla biz terörü de yeneriz, yaralarımızı da sararız.
Vatan Caddesi’nde, Kızılay Meydanı’nda, havaalanlarında, AK Parti’liler, CHP’liler, HDP’liler, MHP’liler tek yürek oldular. “Milletin mesajını okuduk” dediler. Bu tarihi dayanışmayı inşallah geleceğe de taşıyacağız. Bir kez daha darbe karşısında kahramanca duran milletime şükranlarımı sunuyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, siz siyasi partilerimizin saygıdeğer başkanları, saygıdeğer yurttaşlarım. Türkiye Cumhuriyeti bize altın tabak içinde sunulmadı, acıyla, kanla, gözyaşıyla kurduk. Mazlum milletlere örnek bir devlet olduk. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak da yapanların vasiyetidir.
Demokrasiyi derinleştirmek kolay değildir. Biz de demokrasi adına ağır bedeller ödedik. Dikkat buyurunuz, bu ağır bedeller hep darbe dönemlerinden sonra olmuştur. Değerli milletvekilleri, dün yaşadığımız olay doğrudan bir darbe girişimidir. Cumhuriyetimize, demokrasimize, tarihsel birikimimize yapılmış açık bir saldırıdır. Oysa biz demokrasimizi güçlendirmek için anayasamıza öyle maddeler koyduk ki değiştirilmesi dahi teklif edilemez.
Türkiye, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Savunmak hepimizin ortak görevi olmalıdır. Dün demokrasiye yapılan bu saldırıyı açıkça lanetliyoruz. Olay hepimizde derin üzüntü yarattı ki ve fakat ne mutlu ki bu süreç siyasette başından beri olması gereken bu süreç bizleri ortak bir paydada birleştirdi. Bu ortak payda cumhuriyete ve demokrasiye olan bağlılıktır. Demokrasiyi geliştirmek ve derinleştirmek hepimizin ortak faydasıydı.
Demokrasi aynı zamanda üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğüdür. Anayasa ve ettiğiniz yeminlere bağlılık demektir. Medya özgürlüğü demektir. Tarafsız ve bağımsız yargı demektir. Aynı zamanda güçler ayrılığı demektir. Din ve vicdan özgürlüğü demektir. Hukuku ve demokrasiyi katledenlere karşı direnme hakkı demektir. Dün halkımız meydanlara çıktı, darbeye karşı direnme hakkını kullandı.
Değerli milletvekilleri, bu Meclis’e düşen tarihi bir sorumluluk var. Bu darbe girişimi bize şunu açık ve net biçimde gösterdi. Bu parlamenter demokratik geleneğimizin bize kazandırdığı bir mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak da hepimizin ortak görevidir. Ayrılık yok, gayrılık yok, demokrasi konusunda birlikte mücadele var. Hangi noktaya ulaştığımızı gösteren en önemli olaydır. Türk siyasal tarihinde. Değerli milletvekilleri. İleride bu darbe girişimi nasıl önlendi diye tarihçiler araştıracaklar. Bu ülkede demokrat ve özgürlükçü kalmış bir medyamız var. Her türlü eziyete rağmen özgür kalmaya çalışan medya darbeye karşı direndi.
Hem de hepimizin gözleri önünde, canlı yayında, halkın doğru bilgilendirmesini sağladı, halkın direnme hakkını kullanması konusunda cesaret verdi. Medyaya yürekten teşekkür ediyorum. Neden yürekten medya diye ısrarla söyledim. Çağdaş demokrasilerde yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü büyük güç. Yalnız eklemek zorundayım. Siyasi partilerin darbe karşısında gösterdiği ortak tavır, özeleştiri yapma fırsatını da bize sundu. Türkiye demokrasi geliştikçe dünyanın saygın ülkelerinden biri olacaktır.
Her türlü darbeye karşı olmak bu parlamentonun görevidir. Makamı mevkisi, rütbesi ne olursa olsun demokrasi üzerinde hiçbir vesayete bu parlamento izin vermemelidir. Uzlaşı kültürü içinde Türkiye’nin sorunlarını çözmek için birlikte çalışmak zorundayız. Bu bizim halkımıza vaat edeceğimiz güzel bir olaydır. Yaşadığımız tüm sorunları, tüm durumları, tam demokrasi, daha fazla özgürlük ve adalet içinde çözebiliriz. Demokrasiden taviz verilmesi sorunların çözümü değil, sorunların kendisidir. Anayasa ve hukukun dışına çıkanlar kim olursa olsun, bunun bedelini mutlaka ödemeliler.
Önümüzde çok kritik bir dönem olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Devletin vakarına ve ciddiyetine yakışan bir anlayışla yani hukuk içinde kalarak atlatmamız gerekmektedir. Hukuktan vazgeçmeyeceğiz, devlet hukuk içinde devlettir. Bu duygu ve düşüncelerle bu saldırılarda hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Sayın Başkan, değerli genel başkanlar, Sayın Genelkurmay Başkanı, değerli milletvekilleri, sözlerime başlarken muhterem heyetinizle birlikte bir ferdi, bir sevdalısı olmaktan onur duyduğum aziz milletimizi en içten duygularımla selamlıyorum. Şu anda ekranları başında pür dikkat bizleri izleyen her bir vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. Dün gece demokrasiye pranga vurulmak, darbe indirilmek istenmiştir. Millet iradesi çok açık saldırı ve suikasta uğramıştır.
Türkiye’mizin diz çökmesi, omurgasının kırılması maksadıyla, şerefli Türk ordusu içine sızmış bir takım düşman işbirlikçisi ortalığa çıkmıştır. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarından bazıları rehin alınmış, Genelkurmay karargâhı işgal edilmiştir. TSK içine yuvalanmış vatan ve millet hasımları gecemizi zehir etmiştir. Türk demokrasisi çok çetin bir imtihandan geçmiştir. Gazi Meclis havadan bombalanmıştır. Bu sözün bittiği püf ve kırılma noktasıdır. Emniyet binaları, devlet televizyonları, istihbarat kuruluşları, havalimanları, askeri üs ve bölgeler ablukaya alınmış, peş peşe saldırıya uğramıştır.
Bomba 79 milyon Türk vatandaşına değmiştir. Bu şerefsiz kalkışma, darbe girişimi Türk milletinin tamamını hedef almıştır. Dün gece yaşananlar darbe girişimi olduğu kadar kanlı ve kalleş bir terör saldırısıdır. Bu saldırı Türk askerinin içinden devşirilmiş, kandırılmış, aklı çelinmiş veya buna çoktan teşne bir grup tarafından yapılmıştır. Demokrasi uçurumdan dönmüştür. Kara leke yine milletimizin azim ve kararlılığıyla temizlenmiş, derin komplo ve kumpas inançla püskürtülmüştür. İhtilaller, muhtıralar devri geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti her musibeti def edecek kadar yeterlilik ve kuvvettedir.
Ülkemize kastedenlerin yediğini içtiğini burnundan getirmek hepimizin namus borcudur.
Masum vatandaşlarımıza kurşun sıkan, milli kurum ve kuruluşları bombalayan, 161 evladımızın şehadetine neden olan darbecileri kınıyorum. Milletimizin bu hainlere bir daha gün yüzü göstermemesini diliyorum. Türk milletine baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. Şunu da hatırdan çıkartmayalım ki TSK bünyesine sirayet etmiş hücreleri keserek yok etmek ve bunu yaparken de askerimizi tümden töhmet altında bırakmamak gerekir.
Hiçbir şeyden haberi olmadan sokağa çıkarılan Mehmetçiği linç ettirenler cezasını çekmelidir. Bu itibarla aziz milletimiz sabırlı ve soğukkanlı olmalıdır. Milli tercih ve geleceğimizin güvencesi demokrasidir. Milli refleks ve kararımız bin yıllık kardeşliğin idame ve devamıdır. Yerli veya yabancı, bölgesel veya küresel operasyonlara da sağlam ve sarsılmaz bir iradeyle asla geri adım atmayacağımızı ifade etmek istiyorum. Bu darbe girişiminin siyasi veya şahsi istismar konusu yapılmadan herkesin gerekene dersi çıkarmasını diliyorum.
İdris Baluken'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz akşamı saat 10 sularında başlayan ve hala tehdit olarak varlığını devam ettiren, hedefi demokrasiye kaos yaratmak olan darbe girişimiyle karşı karşıyayız. Bu darbeci anlayışı en sert biçimde lanetlediğimi ifade etmek istiyorum. Hiçbir darbenin tek bir meşru gerekçesinin olamayacağını ifade etmek istiyorum. Bu darbe girişiminin de kontrol altına alınması partimiz açısından en büyük hedef olarak ortaya konmuştur. Bu darbe girişimindeki pervasız saldırılar sonucu 161 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, parlamento bile bombalanmıştır. Bu bile ülkemizdeki demokrasinin nasıl büyük bir tehlike altında olduğunu ortaya koyması açısından yeterlidir. Yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Böylesi saldırılar ne dün, ne bugün, ne de yarın asla başarıya ulaşamayacaktır. Bu tarz saldırıları yapanlar, Türkiye’de halkın iradesine yönelik darbe yapmak isteyenler bilmelidir ki Türkiye halkları darbeye asla prim vermedi, bundan sonra da asla boyun eğmeyecektir. Türkiye demokrasi mücadelesi 1960, 1971, 1980 darbelerinde, 28 Şubat’ta veya emuhtıralarda görüldüğü üzere her darbeye karşı dimdik durmuştur. HDP şahsında bu demokrasi mücadelesinin bir parçası olmanın onurunu tüm halklarımızla paylaşmak istiyoruz. HDP demokratik siyasete karşı her girişimde HDP tarihi direnişin bir üyesi olarak kendi misyonunu oynamaya devam edecektir.
Barış, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti temelinde her türlü siyasi işbirliğini yapacağımızı halkımıza ifade ediyoruz. Demokratik siyaset dışında siyaseti dizayn etmeye çalışan hiçbir yol ve yöntem partimiz tarafından asla kabul edilmeyecektir. Dün akşam 10 sularında başlayan ve şiddetini artırarak devam eden, halka, resmi ve özel kurumlara, millet egemenliğinin temsil edildiği meclise, havalimanlarına yönelik saldırılar ülkemiz siyaset tarihi açısından bir kırılma noktası olarak tarihe geçecektir.
Parlamentonun bombalanması, yüzlerce sivil insanın sokak ortasında katledilmesi, havadan yapılan saldırılar, tipik bir darbeyi aşan vahşet, katliam ve kaos içeren bir planlamayı yapan aklın ürünüdür. Türkiye’de devleti ele geçirmeye çalışan iktidar kavgaları ve toplumsal kutuplaşmalar ülkeyi uçurumun kenarına sürüklemekteydi. Tek çıkış noktasının Kürt meselesi başta sorunların çözülmesi, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi olduğunu ifade ettik.
Yanlış politikalarla güçlendirilen paralel yapının durumu, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının alınarak askere dokunulmazlık verilmesi demokratik siyaset alanını daraltmış, siyasi kurumları darbecilerin açık hedefi haline getirmiştir. Çatışmalı ortam demokrasi ve siyaseti zayıflatmış, demokrasi dışı güçlere karşı darbe mekaniğini zinde tutmuştur.
15 Temmuz saldırısı darbe girişimi çok şükür ki umduğunu bulamamış, bilakis halklarımızın doğru, siyaset kurumunun doğru tavırlarıyla alt edilmiştir.
Cizre’de, Sur’da, Silvan’da, Yüksekova’da yaşananların İstanbul’da, Ankara’da, Karadeniz’de Ege’de yaşanma ihtimalinden hep bahsettik, ne yazık ki bunu fark etmemiz için dün geceki darbe girişiminin gelmesi gerekti. Bir kez daha amasız, ancaksız, şiddetle kınıyoruz. Son olarak bütün halklarımıza çağrı yapıyoruz. Darbe girişiminin amaçlarından biri kaos yaratarak toplumsal kutuplaştırmayı artırmaktır.
Darbe girişimine karşı dört partinin açıkladığı ortak bildiri metni şöyle:
"TBMM bu aziz ve kahraman milletin temsilcisi olarak bombaların ve kurşunların altında görevini ifa etmiştir. Bir kez daha milletine layık bir meclis olduğunu göstermiştir. TBMM Kurtuluş Savaşı’nı yapan, demokratik parlamenter sistemi geliştirmiş, bir milleti yokluk ve yoksulluktan muasır medeniyet seviyesine çıkarmış bir meclistir. Meclisimiz tek yürek, tek vücut olarak darbeye karşı cevabı vermiştir.
TBMM’nin mefhum darbe girişimine karşı sergilediği kararlılık, Türkiye’de demokrasinin daha da yerleşmesi açısından son derece değerlidir. Bugün olduğu gibi gelecekte de milletimize, gazi meclisimize uzanan her el karşıda TBMM’nin çelikten iradesini bulacaktır.
Meclisimizde bulunan tüm siyasi parti gruplarının ortak bir tavır ve dille karşı durmaları tarihidir, tarihe geçecektir. Ortak tavır ve ortak dil, milletimizi ve milli iradeyi daha da güçlendirecektir. TBMM tek yürek olarak görevinin başındadır, milletin meclisi millete ve egemenliğine yönelik bu saldırıya girişenlere bedelini hukuk içinde en ağır şekilde ödetecektir. Türkiye’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının ispatı da bu bildiridir.
Dört parti olarak farklı görüşlerimiz olsa da hepimiz milli iradenin yanındayız, sahip çıkıyoruz ve ebediyen sahip çıkacağız. Milletimiz müsterih olsun. Milletimiz ve milletvekilleri milletin emanetini yere düşürmemiştir ve düşürmeyecektir. Bir kez daha demokrasimize, milletimize, TBMM’ye yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz.
Demokratik tepkileri aşan şiddet eylemlerinden kaçınılması çağrısında bulunuyoruz. Şehitlerimizi rahmetle anıyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyor, milletimize geçmiş olsun diyoruz. Milletimize destek mesajları ileten tüm dost ve kardeş ülkeleri de selamlıyoruz."
© Tüm hakları saklıdır.