Politika

MEB'de 'yeni yapılanma' dönemi

Bakan Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı Tevfik İleri Toplantı Salonu'nda eğitim muhabirleriyle biraraya geldi...

14 Eylül 2011 03:00

T24 - Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Artık daha etkin ve verimli çalışacak, daha esnek ve daha bütüncül bir yapıyla hedefe odaklanmış bir Milli Eğitim Bakanlığı hayal ediyoruz'' dedi. Toplantıda dağıtılan ''Milli Eğitim Bakanlığı Yeniden Yapılanma Bilgi Notu''nda, Avrupa Birliğinde her ülkenin Avrupa 2020 stratejisine uygun olarak eğitim sistemini geliştirdiği belirtilerek, Türkiye'nin bu hedeflere ulaşmayı amaçladığı, AB üye ülkelerinin deneyimlerini inceleyerek ve kendi gelenek ve ihtiyaçlarını ön planda tutarak kendi eğitim yönetim sistemini geliştirmesi gerektiği ifade edildi. 

Yeniden yapılanma kapsamında, Türkiye'nin eğitime yönelik Stratejik Planı'nın 1 Ocak 2010 ile 31 Aralık 2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsadığına vurgu yapılarak, bu planda Türk eğitim yönetim sisteminin ve idaresinin daha iyi işlemesi ve kaynakların etkin yönetimi için hedefler belirlendiği kaydedildi. 

Bu hedefler, ''Herkes için eşit ve erişilebilir fırsatlar'', ''AB kalite standartlarının uygulanabilmesi'', ''tüm sosyal ortakların dahil olabileceği katılımcı bir yaklaşım'', ''kamu kaynaklarının etkin kullanımı'', ''kamu desteği'' ve ''eğitime yatırım'' olarak sıralandı.
Araştırmalar sonucunda yenilenmiş bir eğitim ve öğretim yönetimi sistemine ihtiyaç duyulduğunun anlaşıldığı ifade edilen bilgi notunda, reform ihtiyacının temel nedenlerine yer verildi.


Hayat boyu öğrenme programları

Notta, mevcut yönetim yapısının etkili ve verimli olamadığı, eğitim sistemi ile ilgili temel görev ve fonksiyonların çok fazla sayıda hizmet birimine bölündüğü, aynı görev ve hizmet alanında birden çok birimin yetkilendirildiği, bu tür birimler arasında zaman içinde farklılaşma yaşandığı ve bu nedenle de aralarında ortak stratejiler geliştirme ve koordinasyon sağlamanın zorlaştığı belirtildi.
Mevcut yapının iç ve dış çevrede meydana gelen gelişmeleri kavramakta zorlandığı ve değişime ayak uydurmada çok geciktiği ifade edilerek, ARGE ve yenilik yapma süreçlerinin yetersizleştiği vurgulandı.

Hayat boyu öğrenme programlarının tüm toplumu kapsamadığı ve biçimsel eğitim dışındaki yetiştirme ve geliştirme çabalarında yetersiz kalındığı belirtildi.

Bilgi notunda, eğitim sistemi için yeni bir yaklaşım tarzına ve uygun bir yönetim yapısı kurulmaya ihtiyaç olduğu, toplumsal ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak ihtiyaç ve beklentilerin niteliğinin değiştiği, geleneksel eğitim sisteminin sorunlarının bulunduğu ve yetersiz hale geldiği, AB'nin eğitim sistemlerine uyum için yeniden yapılanmaya gidildiği kaydedildi.

Bakanlığın mevcut yapısına ilişkin bilgilere de yer verilen notta, ''Mevcut yönetim yapısı ve örgütlenme şeklinin etkisiz, yetersiz, gereğinden fazla büyük ve yüksek maliyetli olması yeni bir eğitim yönetimi yapısını mecbur kılıyor'' denildi. 


MEB'in yeni hizmet birimleri

Yeniden yapılanmayla, bakanlığın ve hizmet birimlerinin görev, yetki ve sorumluluklarının yeniden düzenlediği ifade edilerek, 32 olan hizmet birimi sayısını, birbirine yakın fonksiyon icra edenlerin birleştirilmesi ile 17'ye düşürüldüğü belirtildi.

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının durumunun muhafaza edildiği yeniden yapılanmada, Bakanlığın temel hizmet birimleri şöyle:

''Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel MÜdürlüğü, Rehberlik ve Denetim Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü, Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Bilgi İşlem Grup Başkanlığı ile İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı.''



'Üst düzey yöneticilerle kadro karşılığı sözleşme'

Bilgi notunda, yeniden yapılanma kapsamına ilişkin de açıklamalara yer verildi. Buna göre, hizmet birimleri arasında işbirliği ve koordinasyonu artırmak, hizmet bütünlüğünü sağlamak amacıyla benzer fonksiyonları yapan birimler birleştirildi.
Özellikle mesleki eğitimdeki koordinasyon sorunlarını çözmek, aynı stratejik amaç etrafında uyumlaştırmak ve mesleki eğitimdeki piyasa ihtiyaçlarına uygunluğunu sağlamak için mesleki eğitimin tek yapı içinde biraraya getirildiği kaydedildi.
Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün kurulduğu ve buna ilişkin tüm birimlerin bu birime bağlandığı ifade edildi.
Okulöncesi eğitimle ilköğretim programlarının bütünlüğü sağlamak amacıyla ortak bir çatı içine alındığı, Öğretmen Yetiştirme ve Eğitim biriminin de görev ve yetki sorumluluklarını yeniden düzenlendiği belirtildi.
Talim ve Terbiye Kurulunun da yapısı ve üye sayısının değiştirildiği ve üyeler için bazı nitelik tanımlamaları yapıldığı bilgisi verilerek, şunlar kaydedildi:
''Talim Terbiye Kurulunun daha çok eğitim kalitesi ile ilgili politikaların oluşturulması, müfredatın gözden geçirilmesi ve güncellenmesi gibi görev ve yetkileri güçlendirilerek, müsteşarlığa bağlı birimlerin icrai kabiliyetleri pekiştirilmiş ve aralarındaki uyumu artıracak tedbirler alınmıştır.''
Bakanlık üst düzey yöneticileri ile uzmanlar için kadro karşılığı sözleşme öngörülmüştür.
Yöneticilerin atanmasında sadece hizmet süresi (kıdem) değil, aynı zamanda performans ve yeterlilikleri esas alan bir ilke getirilmiştir.


'Profesyomel bürokrasi mantığını getiriyoruz'

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, toplantıda, bakanlığın teşkilat kanunun değiştirildiğini belirterek, şunları söyledi:

''Bakanlıkta çok aşırı merkezileşmeden kaynaklanan ve çok fazla büyük olmaktan kaynaklanan sorunlar var. Bakanlıkta aşağı yukarı var olan temel hizmet birimleri oldukça çok fazla, büyüklük ve hantallık da biraz buradan geliyor. Hem fonksiyonların farklılaşması ve büyüklük, hantallığın oluşması sebebiyle biz bunlarda değişlik yapmayı düşündük.''
Merkezileşmeden kaynaklanan kararların geciktiği, sürecin uzadığı bir yapının olduğunu belirten Dinçer, ''Bakanlık ARGE ve yenilik yapma konusunda yetersiz kalıyordu. Buradan hareketle ARGE ve yenilik yapma kapasitesinin artırılması gerektiği kanaatindeyim'' diye konuştu.

Bakanlığın dışarıdaki değişimlerin farkında olduğunu, ancak ona uyum sağlama konusunda yetersiz olduğunu ifade eden Dinçer, bakanlığın katı ve çok mekanik bir hiyerarşik yapıya sahip olmasının bu uyum sorununu zorlaştırdığını söyledi.
Hayat boyu öğrenmenin Türkiye'de yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı olduğunu söyleyen Dinçer, Avrupa Birliği eğitim süreçlerine uyum sağlamada da sıkıntılar olduğunu bildirdi.

Talim ve Terbiye Kurul üye sayısının 15'den 10'a düşürüldüğünü belirten Dinçer, şöyle devam etti:

''Çalışanların uzmanlığından yararlanmak ve personelin potansiyelini artırmak için mekanik hiyerarşik yapıyı terk ediyoruz. Onun yerine profesyonel bürokrasi mantığını getiriyoruz. İdari ve akademik personel olmak üzere iki yapımız olacak. Bakanlıkta kariyer uzmanlık sistemini kurduk. Tıpkı Başbakanlıkta, Devlet Planlama Teşkilatında, Hazine Müsteşarlığında olduğu gibi bu bakanlıkta da kariyer uzmanlar yetişecek.''
Bakanlığa sınavla uzman yardımcısı alacaklarını anlatan Dinçer, ''Sonra onları yetiştireceğiz, uzman yapacağız, Türkiye'nin eğitim politikaları üzerinde fikir yürütecekler'' dedi.
Dinçer, politika belirleme konusunda bakanlıkta ciddi yetersizlikler olduğunu ifade etti.


Ek ders ücreti uygulaması

''Bakanlıkta var olan ek ders ücreti uygulamasına son veriyoruz'' diyen Dinçer, bakanlıkta öğretmenlerin dışında idari personelin, memur ve yönetici kadronun da ek ders ücreti aldığını söyledi. 

Dinçer, şöyle dedi: 

''Ben bunu birazcık psikolojik olarak bu bakanlığın itibarını zedeleyen bir sorun olarak değerlendiriyordum. Öğretmenler ek ders ücreti alacaklar. İdari personelin, diğer bakanlıklardaki ödenen ücretlerden daha az ücret alması sebebiyle onu tamamlamak üzere ek ders ücreti alması bence çok doğru bir yaklaşım değildi. Aralarında bu sorun da çıkarıyordu. Bunu kaldırıyoruz. Başbakanlık, Devlet Planlama ve Hazine Müsteşarlığında olduğu gibi idari personele fazla mesai, makam tazminatı ve benzeri diğer ek göstergelerin ödemesi yapılacak. Böylece hem personelimiz maaşında hak ettiğini alma imkanına kavuşacak, hem de 'ek ders ücreti alıyor' psikolojik ezikliğinden personelimiz kurtulacak.''
Dinçer, ''Artık daha etkin ve verimli çalışacak, daha esnek ve daha bütüncül bir yapıyla hedefe odaklanmış bir Milli Eğitim Bakanlığı hayal ediyoruz'' dedi.
Türkiye'de herkesin Milli Eğitim Bakanlığının sorunlarının farkında olduğunu ifade eden Dinçer, sorunların üstesinden gelecek bir yönetim modeline ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Dinçer, ''Biz dünyayı yeniden keşfetmedik. Her şeyi yeniden tanzim etmedik. Bakanlığı alt üst edecek bir düzenleme de yapmadık'' diye konuştu.
Bakanlığın etkin ve verimli çalışmasıyla ilgili objektif bir tavır içerisinde bu işin yapıldığının altını çizen Dinçer, bunun siyasi ve ideolojik boyutun olmadığının altını çizdi. Dinçer, ''Eğer bu objektif ve rasyonel bir şeyse sizden de destek istiyorum'' dedi.


Sorular

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlana Bakan Dinçer, bir gazetecinin ''Din Öğretimi Genel Müdürlüğü neden Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü çatısında yer almadı?'' sorusuna, ''Ben mevcut yapının değiştirilmesini çok gereksiz bir tartışmaya itecek endişesiyle bunu yapmadım. Tartışmalara zemin hazırlamadan Bakanlığın etkin ve verimli çalışan bir yapıya kavuşmasını öne alan bir yaklaşım sunduk. O yüzden oraya dokunmak ve subjektif tartışmalara yol açmak istemedik'' yanıtını verdi.

Dinçer, birleşen genel müdürlüklerin içinden en uygun olanının oluşturulan genel müdürlük için görevlendirildiği bilgisini verdi.

''Sözleşmeli personele'' ilişkin bir soru üzerine Bakan Dinçer, bürokraside iki tür sözleşme uygulaması olduğu bilgisini aktardı.

Bunlardan birisinin sözleşmeli personel olduğunu belirten Dinçer, şunları söyledi:

''İkinci ise kadro karşılığı sözleşme diye tabir edilen aslında kadro sahibi olan, ama sözleşmeyle çalışma şartları ve ücreti belirlenen kişilerdir. Kadro karşılığı sözleşmeli olmak buradaki yöneticilerin durumunu pekiştiren ve güçlendiren yapıdır. Biz bunu getirdik. Sağlık Bakanlığında düşünüldüğü gibi özel sektörden veya dışarıdan yönetici getirmeye yönelik bir düzenleme yapmadık. Yapmayı da uygun görmüyoruz, çünkü bizim kendi personelimizin yönetim kademelerine gelmesi ile ilgili yetersizlik düşüncemiz yok.''


MEB uzman yardımcılığı kadrosu

Milli Eğitim Bakanlığında bugüne kadar uzmanlık sisteminin olmadığını belirten Dinçer, Bakanlığa 450 uzman yardımcılığı kadrosu verildiğini, bu kadroya zaman içerisinde alım yapılacağının söyledi.

''Genel müdürlüğü görevi almayan eski genel müdürler nasıl görevlendirilecek?'' sorusu üzerine Dinçer, şunları kaydetti:

''32 birimi eğer 17'ye düşürmüşseniz 15 tanesi idari görev alamayacak anlamına geliyor. İdari görev alamayacakların hepsini kendi şu anda bulundukları kadrolarda, o kadroları şahısa ait kadrolar haline dönüştürdük, o kadrolarda görev yapacaklar. Hiçbir maddi kayıpları olmayacak, özlük hakkı olmayacak. Ancak biz onları kendi hallerine bırakmayacağız. Bakanlıkta mekanik hiyerarşik modeli terk ediyoruz. Bu yüzden şube müdürlüğü, müdür yardımcılığı, daire başkanlığı sistemini kaldırdık. Grup başkanlığı sistemini getiriyoruz. Grup başkanlığı birim olarak değil, daha çok sorunlar üzerine odaklanacak.''

Dinçer, düzenleme hazırlanırken konfederasyon başkanlarıyla kısa kısa istişarelerinin olduğunu belirtti.

Eski düzenlemeye göre Bakanın istediği kişiyi Talim ve Terbiye Kurulu üyesi olarak atayabildiğini dile getiren Dinçer, yeni yapılanmayla buna bir sınırlama getirdiklerini söyledi.
Dinçer, uzmanlık sisteminde görev alacakların ağırlıklı olarak eğitim bilimleri alanından olacağını ifade etti.

Okul müdürleri ile il ve ilçe eğitim müdürlerinin seçilmesinde kıdeme ek olarak öğretmen yeterliliklerini ve performans kriterlerinin de ilave edildiğini belirten Dinçer, merkez teşkilatın daha iyi çalışmasını sağlayacak düzenlemeler yaptık. Merkezi teşkilat ile taşra teşkilatı arasındaki ilişkileri etkin hale getirecek tedbirler aldık'' diye konuştu.

Uzman yardımcılarının yıl sonuna kadar, 50-100 kişi olacak şekilde alınabileceğini söyleyen Dinçer, ''Niteliği iyi olan insanlar gelsin istiyoruz. Herkes sınava girecek. KPSS'ye girecekler, yabancı dil sınavına girecek, yüksek puan alacak. Başarılı olan herkesi kapıyı açık tuttuk. Biz geniş bir kitleden en iyileri seçmek istiyoruz'' dedi.

Dinçer, bunun atanamayan öğretmenler için de bir kapı olduğunu bildirerek, ''Ben öğretmenlere kapıyı açmazsam burada kime kapıyı açacağım'' diye konuştu.