MAZLUM-DER Diyarbakır şubesi, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde bir kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan karakol protestosuna müdahaleyle ilgili bir rapor hazırladı. Raporun Tespitler bölümünde, "güvenlik kuvvetlerinin, Medeni Yıldırım'ın yaşam hakkı ve yaralananların vücut bütünlüğünün ihlaline neden olan hareketlerinden önce herhangi bir uyarı ateşi açmadığı" tespitine yer verildi.
Rapordaki dikkat çeken tespitler ve öneriler şu şekilde:
'Gösteri hakkı güvenlik güçlerince engellenmiştir'
- Olay yerinde gerekli tertibatların alınmadığı ve böylece delillerin sağlıklı bir şekilde toplanmadığı heyetimizce gözlemlenmiştir.
- Heyetimiz olay yerine vardığında karakol ve civarında herhangi bir yangın veya ateş olmadığı halde daha sonra karakolun bulunduğu yerin hemen alt kısmında –çalıların olduğu bölümde- bir yangının çıktığı tespit edilmiştir.
- Olayda güvenlik kuvvetlerince Medeni Yıldırım adlı bir 1 kişinin yaşam hakkının ve 9 kişinin de vücut bütünlüğünün ihlal edildiği,
- Bu ihlallerle ilgili olarak henüz hiçbir olası şüphelinin gözaltına dahi alınmadığı,
- Şiddete başvurmadan kullanılan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılması sırasında güvenlik kuvvetlerince biber gazıyla kitleye müdahale edilerek hakkın kullanılmasının engellendiği,
- Kitleye karşı doğrudan ateşli silah kullanımını gerektiren bir durum olmadığı,
- Jandarma Karakolu ve güvenlik kuvvetlerine karşı herhangi bir şekilde silah kullanılmadığı, silah kullanıldığına karşı herhangi bir delil veya beyan olmadığı,
- Göstericilerin hiçbir şekilde karakol binasına fiziki bir müdahaleleri olmamasına karşın, olayda kolluk güçlerince ağır silahlar hedef gözetecek şekilde doğrudan kitle üzerine kasti olarak ateş açıldığı tespit edilmiştir.
- Olayın çıkış sebebine ilişkin resmi makamların yapmış olduğu açıklamalar; yetersiz ve inandırıcılıktan uzak beyanlardır. Bu beyanları destekleyen tek bir tanık beyanı veya delile heyetimiz ulaşamamıştır.
'Kamu erkinin açıklamaları yanıltıcı'
- Böylesi bir olayda ağır silahların hedef gözetecek şekilde kullanılması kabul edilemez bir durumdur.
- Barış sürecinin sorunsuz bir şekilde nihayete ermesi ve özellikle son zamanlarda toplumda büyük rahatsızlıklar meydana getiren yeni karakol yapımlarına ilişkin yapılan protesto eylemi, orantısız güç kullanılarak yaşam hakkının ağır bir şekilde ihlaline meydan veren bu olayın yaşanmasına yol açmıştır.
- Olaydan sonra kamu erkinin açıklamaları yanıltma ve yönlendirme amaçlı olup gerçek dışı beyanlarıdır. “Göstericiler birbirlerini vurmuşlar”, “Köylüler arasında husumet vardı, olay bu husumetten kaynaklanmıştır” gibi gayri ciddi açıklamaların yapılması, bir kez daha devlet aklının böylesi olaylarda “memurunu koruma-kollama” alışkanlığından vazgeçmediğini göstermektedir. Ayrıca olaydan 2 gün sonra Diyarbakır Valisinin yaşananların yapılan uyuşturucu operasyonlarına tepki olarak yaşandığını bildirmesi gerçek dışılığı ve çelişkiyi ortaya koymaktadır. Bu açıklamalar bir kez daha yaşananların üstünün örtüleceği kaygısını bizde oluşturmuştur.
- Olay yerinden delillerin toplanması esnasında ayrıca pankart ve ped şişelerin toplanması ilk elden protesto olayına karışanların tespiti amacı ile yapıldığı, olay yeri incelemenin yaşanan olayın meydana çıkarılmasından çok, olaya katılanların tespit edilmesi gibi bir amaçla yapıldığı kanaati oluşturmaktadır.
'Etkin, adil ve hızlı bir tahkikat bir an önce yapılmalıdır'
- Olay yerinde bulunan mermi kovanlarının balistik incelemelerinin yapılarak hangi güvenlik görevlilerinin ateş açtığının tespit edilmesi,
- Ateş emrinin verilip verilmediği ile verilmiş ise kim tarafından verildiğinin tespit edilmesi,
- Tespit edilen kişilerin derhal gözaltına ve açığa alınması gerektiğini belirten MAZLUMDER, etkin, adil ve hızlı bir şekilde adli ve idari tahkikatın bir an önce yapılmasını ve sorumluların yargılanmasını talep etmektedir.