Çevre

Mavi sular alarm veriyor: Böyle giderse deniz kültürü de balık da bitecek

"Kıyılardaki yapılaşma durdurulmalı"

12 Kasım 2017 11:09

Sivil toplum örgütleri deniz kirliliğine dikkat çekiyor.  Türkiye’nin son süngercisi ‘Aksona Mehmet’, Halikarnas Balıkçısı’yla Türkiye’nin ilk mavi yolculuğuna çıkan ekipten arkeolog Ayşe Temiz, Bodrum Deniz Ticaret Odası Başkan Yardımcısı ve kaptan Arif Yılmaz, “Böyle giderse deniz kültürü de balık da mavi yolculuk da bitecek” diyor.

Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin (WWF) sonuçlarını 2015’te açıkladığı ‘Yaşayan Mavi Gezegen Raporu’, denizlerin tükenme noktasına geldiğini net biçimde ortaya koyuyordu. Raporda aşırı avlanma, doğal yaşam ortamlarına verilen zararlar ve iklim değişikliği denizlerdeki biyolojik çeşitliliği bitirme noktasına getirdiği kaydedildi. Türkiye'yi de yakından ilgilendiren rapordan yola çıkarak sivil toplum örgütleri deniz kirliliğine dikkat çekiyor. Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre, Bodrum Deniz Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Arif Yılmaz, denizin tükenme noktasına geldiğini belirterek, denizciler adına çağrıda bulundu. 

Yüzde 97'si kara kökenli

Bodrum Deniz Ticaret Odası Başkan Yardımcısı aynı zamanda kaptan ve dalgıç olan Arif Yılmaz şunları anlattı:

“Denize karadan bakıyoruz. Uçsuz bucaksız masmavi deniz görüyoruz. Tehlikenin farkında olamıyoruz. Ama denizden karaya bakınca yapılaşmayı, kirlenmeyi ancak o zaman fark ediyoruz. Denizdeki kirliliğin yüzde 97’si kara kökenli, kıyı belediyelerin arıtma sorununu halletmemiş olmasıyla ilgili. Pasif dere yatakları var. Çöplük olarak kullanılıyor. Kaçak moloz, inşaat atıkları burada biriktiriliyor. Şiddetli bir yağışla denize taşınıyor. Temizlik yaparken bazen öyle şeyler çıkıyor ki… Sokak lambası bile bulduğumuz oldu. 

"Azalınca fark ediyoruz"

Denizdeki canlı türlerinin de ancak azaldıktan sonra farkına varabiliyoruz. Deniz canlıları kirliliğe çok hassaslar. Bazen tek bir tür dışında zincir kırıldığında o türün yok olması başka türleri de etkiliyor. Tüm bunların olmaması için özellikle kıyı illerinde yapılaşma olduysa hiçbir şekilde atığı denize verilmemeli.”

"Kıyılardaki yapılaşma durdurulmalı"

1945’in ilkbaharında Milli Eğitim Bakanlığı, ‘Dünya Klasikleri’ dizisi Tercüme Bölümü Müdürü Sabahattin Eyüboğlu’na bir mektup gelir. Sürgündeki ‘Halikarnas Balıkçısı’ dostlarını “Güzelliğin ne olduğunu iyice görmek için” Bodrum'a mavi yolculuğa davet etmektedir. Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Erol Güney, Necati Cumalı’nın da içinde olduğu ekip, ilk mavi yolcularıdır. Başlarında Cevat Şakir yani Halikarnas Balıkçısı vardır. Bu gezi zaman içinde ritüele dönüşür. O ekipte olan Arkeolog Ayşe Temiz de The Bodrum Cup’a her yıl katılıyor, mesajlarını yeni kuşaklarla paylaşıyor:

“Koylar yapılaşmaya açılırsa, rüzgar santralları devam ederse Gökova’yı, mavi yolculuğu ve denizi unutun. Cevat Şakir, bütün yapıtlarını bu coğrafyadan etkilenerek üretmiştir. Edebi bakımdan bu bölgede zenginleşmiştir. Bu bölgenin denizi, koyları, ormanları kişinin içindeki sanat ruhunu ve gizli kalmış güzelliklerini ortaya çıkarır. Sonuna kadar bunları korumak zorundayız.”

"Denizi ekmek sofran olarak gör"

“Ne zaman ki benim güzel ülkem denizleri, içini pisletecek su birikintisi değil de bir ekmek sofrası olarak görür, işte o zaman her şey başka olacak...” Böyle diyor, denizlerin son süngercisi ‘Aksona Mehmet.’ Bodrum’un Çiftlik köyünde 1950’de doğan Mehmet Baş, bilinen ismiyle ‘Aksona Mehmet’, 13 yaşındayken kıyıda balık avlayan birinin maskesini takıp denizin dibine bakmış ve o bakış denize bağlanması için yetmiş. Geçmişi 1700 yıl evvele dayanan Bodrum süngerciliğinin son temsilcisi Aksona Mehmet, şunları söylüyor:

“Denizin gücü sonsuzdur. O, insana doğanın gücüne saygıyı, sonsuz enerjisinden yararlanmayı öğretir. İlkokul mezunuyum. Bütün hayatımı büyük bir aşkla tutulduğum derin maviliklere adadım. ‘Son Süngerci’ adlı kitabım var. Yine aynı isimle belgeselim çekildi. Bütün bu gördüğünüz deniz kültürünün temelinde sünger avcıları vardır. Yüzyıllardır usta çırak öğretisiyle gelen muhteşem bir deniz kültürü var. Ama maalesef süngercilik yasak artık. Bu deniz kültürünü yok ettiler. Avlamakla sünger bitmez ki. Yazık. Çürüyor, eriyor, bitiyor.” 

(Tüp ya da nargileyle yapılan dalışlarda, dalış güvenliği için çıkış sırasında dalgıcın belirli bir süre beklemesi gerekiyor. Süngerciler bu eyleme ‘aksona’ diyor.)

"Koyuma dokunma"

Yat ve denizcilik kültürünü yaşatmak amacıyla 29 yıl önce başlayan, her yıl ekim ayında yapılan uluslararası deniz festivali ve yelken yarışları The Bodrum Cup’a katılan yelkenciler bu yıl ‘Koyuma dokunma’ mesajı verdi. Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal, “105 tekne ve binin üzerinde denizci Gökova’nın ilk koyu olan Kisebükü’nü ziyaret ederek sahil kıyısının önünde çember oluşturdu. Evrensel dilde sonsuz sevgiyi simgeleyen bu çemberle doğayı korumanın ve insan ile doğa birlikteliğinin gücü vurgulandı” dedi.

10 maddelik çağrı

Bodrum Deniz Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Arif Yılmaz denizin tükenme noktasına geldiğini belirterek, denizciler adına çağrıda bulundu:

1-) Kara kökenli atıkların denize deşarj edilmemesi.
2-) Arıtma tesislerindeki suların arıtılmış olsa bile sulama gibi ihtiyaçlarda kullanılması.
3-) Aktif dere yataklarına sıvı ve katı atıkların bırakılmaması. (Deniz kıyısında olmasa bile.)
4-) Kuru dere yataklarına çöp ve moloz dökülmemesi.
5-) Kıyı belediyelerinde özellikle turistik olanlarda market ve pazarlarda poşet kullanılmaması.
6-) Kıyı yapılaşmasının engellenmesi.
7-) Gemilerle gelen balans sularının kıyılarımızda kontrolsüz basılmasının önüne geçilmesi. Çünkü katil yosun, terörist yosun gibi bölgeye uygun olmayan canlıların gelmesine neden olup dengeyi bozuyor.
8-) Amatör denizciliğin önündeki engelleri kaldırılmalı ve insanlar denizle buluşturulmalı. Denizleri temiz tutma bilincinin aşılanması bu yolla arttırılmalı.
9-) Deniz turizminin yoğun olduğu kıyılara yeterli ölçüde atık alım tesislerinin yapılması.
10-) İlkokul çağından başlamak üzere denizlerin, kıyıların temiz tutulmasıyla ilgili bilinçlendirme çalışmaları yürütülmeli.