Marmara Denizi kıyılarında yayılan 'salya' (müsilaj) ile ilgili araştırma yapılırken, dibe çöken bu alglerin özellikle Gemlik ve İzmit Körfezi için deniz tabanında yaşamı tehdit ettiği belirtildi. Müsilaj sorunun çözümü konusunda konuşan Doç Dr. Muharrem Balcı, "Kısa vadeli çözüm çok zor, imkansız diyebilirim. Uzun vadeli izleme çalışmalarıyla buna bir çözüm bulunabilir. İlk etapta yapılması gereken kirlilik kaynaklarını en aza indirgemek" dedi.
İstanbul Üniversitesi Plankton Çalışma grubu deniz salyası ile ilgili bir çalışma başlattı. Ekip başladıkları çalışmanın projesini de TÜBİTAK'a sundu. Marmara Denizi'nin birçok noktasından aldıkları örneklerle çalışmaya başlayan ekip, deniz salyasının zararlarını araştıracak. Çalışma grubunda yer alan Doç Dr. Muharrem Balcı, mevcut durumla ilgili ise açıklamalarda bulundu.
"Adalar'da tuz oranı çok yüksek çıktı"
Plankton çalışma grubunda yer alan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Muhammer Balcı, geçen hafta sonu Marmara Denizi'nden aldıkları örneklerle ilgili olarak, "Adalar kıyısında yaptığımız örneklemelerde, kıyılarda tuzluluk binde 24 çıktı yani litrede 24 gram tuz tespit ettik. Normal koşullarda Marmara'da bu mevsimde binde 19, en fazla binde 20 çıkması gerekirken 24 çok yüksek bir oran. Mevsimler kaydığı için su sıcaklığı zaten fazla. Kış mevsimi kalktı neredeyse ortadan. Bundan dolayı da suda yüksek bir sıcaklık var, bunu ölçebiliyoruz. Bu tuzluluğun yüksek olması dipten de bir karışım olduğunu gösteriyor, sıcaklık tabakalaşmasının ortadan kalktığını gösteriyor. Bu da ışık alan bölge olan 20 metre derinliğe kadar müsilajı besliyor, gübre olarak onları besliyor. Işık da var, su sıcaklığı da uygun olduğu için bu şekilde artışlar yaşıyoruz" dedi.
"Bundan sonra dip ölümü bekliyoruz"
Doç. Dr. Balcı, Marmara Denizi'nde deniz tabanında yaşamın sona ermesini beklediklerine dikkat çekti:
"Kümeleşmeye başlamadan önce bunlar, dağınık haldeyken balıkların solungaçlarını tıkayıp suda boğulmalarına sebep olabiliyor. Dipteki bakteriler oksijen tüketerek bunları ayrıştıracak. Bunlarında oksijeni tüketmesiyle birlikte ortamın anoksik yaptığı bir durum oluşacak. Bundan sonrasında dip ölümü bekliyoruz. Bu gözlemlenen bir süreçtir. Su akıntılarının kısıtlı olduğu, su karışımın yetersiz olduğu bölgelerde, yani denizin kara içine çok girinti yaptığı noktalarda, koy ve körfezlerde bunu görmek mümkün. İzmit Körfezi ve Gemlik'te bunlar görülebilir."
""Bazı bölgelerde deniz girmek tehlikeli"
Doç. Dr. Balcı, Marmara Denizi'nde bazı bölgelerde denize girmemin tehlikeli olabileceğini de belirtti ve ekledi:
"Aldığımız örneklerden hücre izolasyonları yaptık. Türlere de baktık mikroskop altında, ne var ne yok diye. Burada diatom türlerini bolca tespit ettik. Skeletonema gibi alg türleri var. Bunlar sıcağı çok sevmez bahar türleridir. Bahar aylarında artışa geçerler. Havaların iyice ısınmasıyla birlikte bunlar yerlerini başka bir grup mikro organizmalara bırakacak. Bu noktada müsilajın yaz döneminde çok bir etkisi olmayacaktır. Akabinde dinoflagellat dediğimiz belki daha zararlı etkileri olabilecek türler artabilir. Bazı bölgelerde denize girmek tehlikeli diyebiliriz. Özellikle akıntının kısıtlı olduğu, su karışımının yetersiz olduğu bölgelerde tabii ki, çünkü orada ne var bilmiyoruz. Toksin üreten, üretmeyen, hangi tür mikro organizmalar var bunları bilmediğimiz için tabii ki riskli olur."
Müsilaj sorunun çözümü konusunda ise Doç. Dr. Balcı, "Kısa vadeli çözüm çok zor, imkansız diyebilirim. Uzun vadeli izleme çalışmalarıyla buna bir çözüm bulunabilir. İlk etapta yapılması gereken kirlilik kaynaklarını en aza indirgemek" dedi.
TIKLAYIN - Deniz salyasıyla kaplanan Mudanya Yat Limanı, havadan görüntülendi