Ekonomi

Makine sektörünün ihracatı, yıllık bazda yüzde 11,9 azaldı

"Sektörün ilk 7 aylık ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 11,9 düşüşle 9,1 milyar dolar oldu"

11 Ağustos 2020 13:43

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) yılın ilk 7 ayındaki makine ihracatının 9,1 milyar dolar olduğunu açıkladı. 

Makine sektörünün ihracatı, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,9 azaldı. Ana pazarları olan Avrupa Birliği, İngiltere ve ABD’de ciddi daralma yaşayan makine sektörü, hedef pazarlarından sadece Rusya'da artış kaydetti.

"Sektörün ilk 7 aylık ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 11,9 düşüşle 9,1 milyar dolar oldu"
Pandemide ilk dalganın yaşandığı ikinci çeyrekte yüzde 27’lik ihracat kaybı yaşayan makine sektörü, Temmuz ayında 2019 yılının aynı ayındaki 1,5 milyar dolarlık ihracat performansını yakalayarak olumlu sinyaller verdi. Bu yıl da Temmuz ayında 1,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sektörün ilk 7 aylık ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 11,9 düşüşle 9,1 milyar dolar oldu. Türkiye’nin Makinecileri, en çok ihracat yaptıkları beş ülke olan Almanya, ABD, İngiltere, İtalya ve Fransa’da 7 ayda toplam 600 milyon dolar kayıp yaşarken Rusya’ya ihracatı yüzde 19 artırdı.

“İkinci dalga yaşanmazsa geçen yılın rakamlarına yaklaşabiliriz”

Ana pazarları olan ülkelerde imalatçı sektörler henüz tam kapasiteyle açılmamasına rağmen son dönemde yeni sipariş almaya başladıklarını da sözlerine ekleyen Karavelioğlu, “Bu canlanma, güçlü firmaların iyimserliğini artırdı. Eğer ikinci dalga yaşanmazsa, birçok alt sektörde geçen yılın rakamlarına yaklaşabiliriz.”

"Yeter ki likidite sıkıntısına düşmeyelim"

Türkiye Makine Federasyonu’na bağlı alt sektör dernekleriyle irtibat halinde, pandemi deneyiminin farklı ürün gruplarına olan ihtiyaçları nasıl etkileyeceğini analiz ettiklerini belirten Karavelioğlu şunları ifade etti:

“Karantina süreci tüm toplumlarda yaşam tarzının sorgulandığı, gerçek imkân ve ihtiyaçların net biçimde ortaya çıktığı bir dönem oldu. Bunun tüketim ve yatırım ortamı üzerinde derin izleri olacaktır. Tüketim alışkanlıklarındaki değişimin hangi sanayi dallarını nasıl etkileyeceği, hangilerinde yatırım ihtiyacı artarken hangilerinde atıl kapasiteyi artıracağı henüz bilinmiyor. Fakat biz ağırlıklı KOBİ yapımızdan kaynaklanan esnek, çevik ve dayanıklı bünyemizle, bu değişime çok çabuk ayak uydurabiliriz; yeter ki likidite sıkıntısına düşmeyelim.”

“Makine ithalatı kayıtsız şartsız dizginlenmeli, teknoloji geliştirmeye kaynak oluşturulabilmeli”

Dünyanın en geniş üretim yelpazesini oluşturan makine imalatında Türkiye’nin yüksek bir çeşitliliğe sahip olduğunu ve doğru yatırımlarla hemen her teknoloji seviyesinden makineler üretebildiklerini söyleyen Karavelioğlu şöyle konuştu:

“Ülkemiz, bu atılımı gerçekleştirmek için makine ithalatını kayıtsız şartsız dizginlemek ve rakip ülkelerin değil, kendi imalatçısının teknoloji geliştirmesine kaynak aktarmak zorunda. Dijitalleşmenin yeni döneme entegrasyonda önemini daha da artıracağını akılda tutarak hep birlikte çalışmalıyız, imalat sanayimizdeki tüm süreçleri olabildiğince dijitalleştirmeliyiz. Sektör özelinde hamle yapılması gereken alan ise tasarım ve doğrulama süreçleridir. Butik imalatın hızını artırmak ve optimum tasarımla karbon ayak izini azaltmak bakımından bu alanların geliştirilmesi son derece önemli.”

“Bizim makinelerimiz rakiplerin makinelerinden daha yerlidir”

Korumacı politikaların günümüzün mecburiyeti olduğuna ve ilave gümrük vergilerinin küresel üretim ve ticarette normalleşme sağlanana kadar yürürlükte kalması gerektiğine değinen Karavelioğlu şunları söyledi:

“Üretim yatırımlarının hızla gerilediği kriz ortamında, bilhassa doğu menşeli makinelerin dampingle ve büyük finansman kampanyaları ile gümrük duvarlarını kolaylıkla aştığını görüyoruz. Avrupa Birliği ülkeleri buna karşı kapsamlı tedbirler geliştirirken ülkemizde bu politikalara muhalefet ediliyor. Makine imalat sanayimizin esasen montaj sektörü olduğuna dair spekülasyonlarla ilave vergilerin kaldırılması talep ediliyor. TUİK’in katma değer oranı verileri sektörün genel imalat sanayi içinde zirvede olduğunu ortaya koyuyor. Avrupa’nın altıncı büyük makine imalatçısı olan Türkiye’nin makineleri, bugün çökmekte olan küresel tedarik zincirlerini çok önceden kurmuş bulunan rakip ülkelerin makinelerinden daha yerlidir.”

“Kapasite kullanımı yüzde 80’i aşarsa normalleşiriz”

Makine sektörünün bakım, onarım, kamu sağlığı için açık kalma mecburiyeti nedeniyle karantina sürecinde üretimi durdurmadığına dikkat çeken Karavelioğlu, “Makine imalatçılarıyla yaptığımız son ankette; yurtdışı seyahat engeli, yükümlülüklerin ertelenmesi ile alacakların tahsilatı, yani likidite, ve kapasite kullanım düşüklüğü en önemli güncel sorunlar olarak öne çıkıyor. Salgınla ilgili hangi senaryo yaşanırsa yaşansın, acilen bu sorunların çözülmesi gerekiyor” dedi.