İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi'nde 2017’den itibaren sözleşmeli personel statüsünde hemşire olarak görev yapan E.Ş., kadrolu memur olarak istihdam edilmesi istemiyle Sağlık Bakanlığı’na açtığı davayı kazandı. Mahkeme bakanlığın hukuka ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı davrandığına karar verdi.
Hemşirenin avukatı Haşim Elmas karara ilişkin “Bu karar sözleşmeli personel alım sınavıyla Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi uyarınca ataması yapılan sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi bakımından emsal teşkil etmektedir” dedi.
Hemşirenin başvurusu 2020’de reddedildi
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi'nde Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi kapsamında 29 Mart 2017 tarihinden itibaren sözleşmeli personel statüsünde hemşire olarak görev yapan E.Ş, kadrolu memur olarak istihdam edilmek için 2 Haziran 2020 tarihinde başvurdu. Ancak Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, bu başvuruyu 4 Haziran 2020’de reddetti. Bu gelişmenin ardından Şentürk, kararın iptali için dava açtı.
Bakanlık “hukuken olanak yok” dedi
Hemşire E.Ş’nin avukatı Haşim Elmas ile başlattığı hukuk mücadelesi için Sağlık Bakanlığı’nın avukatları savunma yaptı. Bakanlık E.Ş’nin kadroya geçirilmesine hukuken olanak bulunmadığını öne sürdü. Savunmada, “Sağlık hizmetlerinin aksatılmadan yürütülmesini temin etmek ve bu kapsamda istihdam edilen personelin naklen tayin yolu ile ayrılmalarının önüne geçmek amacıyla yeni bir istihdam türünün düzenlendiği ve kadroya geçiş imkanının, yalnızca bu madde kapsamında istihdam edilen sözleşmeli personele uygulanabileceği, davacının Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi kapsamında istihdam edildiğinden bu madde kapsamında kadroya geçirilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır” denildi.
İstanbul 13. İdare Mahkemesi’nin oybirliğiyle aldığı kararda şu tespitlere yer verildi:
"Eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır"
Belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesi'nin 10 Mart 2011 tarihli kararında da değinildiği üzere, Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen 'Kanun önünde eşitlik ilkesi', hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin Kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır.
"Eşitlik ilkelerine aykırılık çalışma huzurunu bozar"
Kanun koyucunun, hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekmektedir. Kanunların uygulayıcısı olan idarelerce, yapılan düzenlemelerin aynı durum ve hukuki koşullarda görev yapan personelin bazısı lehine avantajlı uygulamalar getirdiğinin ileri sürülmesi ve kanun hükümlerinin aynı hukuki koşullarda görev yapan kişilerin bir kısmı hakkında uygulanmasına rağmen, bir kısmı hakkında uygulanmaması, evrensel hukuk ilkesi olan eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturması bir yana, kamu kurumundaki çalışma barışını bozacağı da izahtan varestedir.
"Aksi davranış hukuk devleti ilkesine aykırılık olur"
03 Ekim 2016 tarihinde yürürlüğe giren KHK Sağlık Bakanlığı’nda görev yapan kişileri kapsamaktadır. Personelin anılan kanun maddesindeki düzenlemelerden yararlandırılması gerektiği açık olup, aksi durum “Hukuk Devleti” ilkesine ve eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Ayrıca davalı idarece iddia edildiği gibi, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 45/A maddesi ile getirilen uygulama, sözleşmeli personel istihdamı yönünden yeni bir statü olmayıp, Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli personelin kadroya geçişlerine imkân tanıyan bir düzenlemedir. Anılan maddede sözleşmeli sağlık personelinin Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sonucuna göre Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından yapılacak yerleştirme ile atanabileceği belirtildiğinden, söz konusu düzenlemenin açıktan sözleşmeli personel alım ilanıyla atanan personeli de kapsadığının açıktır.
"İdareye bağlayıcı görevdir"
Ataması yapılan sözleşmeli personelin bu haktan yararlanamayacağına dair kanunda kısıtlayıcı bir düzenleme getirilmediği gibi, anılan maddede idareye bağlayıcı bir görev verildiği açıktır.
"Davacı haklıdır"
Bu durumda E.Ş’nin sözleşmeli personel olarak ataması yapıldığı ve sözleşmeli statüde 3 yılını doldurduğu açıktır. Mevzuatta aranan diğer şartları da sağlaması durumunda kadroya geçirilmesi gerekirken, başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka, eşitlik ilkesine ve hakkaniyete uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Karara İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere itiraz edilebilir.”
Avukat Haşim Elmas şöyle değerlendirdi:
“Yoğun bakımda sözleşmeli personel statüsündeki hemşire olan müvekkilimin kadroya alınması için başvurumuzu yaptık. Ancak idare başvurumuza olumsuz cevap verdi. Bunun üzerine İstanbul 13. İdare Mahkemesi’ne başvurarak. Mahkemenin aynı statüde çalışan ve aynı durumda olan personele eşit işlem ve eşit muamele ilkesine aykırı davranıldığına karar verdi. Bu kararla müvekkilimle aynı durumda olan pek çok kişinin mağduriyeti önlenmiş olacak. Yargı yoluna başvuranlar kadroya geçirilmelerini talep edebilirler. Bu nedenle kararı önemli ve emsal bir karar olarak görüyorum.” (ANKA)