Mahfi Eğilmez*
Açıklanan her istatistiksel veri toplumda farklı reaksiyonlara yol açıyor. Bunların toplum nezdinde en tartışmalı olanları enflasyon ve işsizlik verileri. TÜİK’in açıkladığı bazı verileri kullanarak yorum yaptığınızda sizi ‘vatan haini’ ilan eden bir toplum kesimi var. Kullandığınız verilerin devletin resmi verileri olduğunu açıklasanız bile tavırları değişmiyor. Aynı kurumun farklı verilerini kullanarak yorum yaptığınızda ise birden öteki kesim tarafından ‘yalaka’ ilan ediliyorsunuz. Aynı kurumun iki ayrı dönemdeki verilerini kullandığınızda bile aynı suçlamalarla karşılaşıyorsunuz. Buraya kadar anlattıklarım işin bir tarafı. İşin bir başka tarafı ise kullandığınız verilerin kendisinden kaynaklanan tuhaflıklar. Buna bir örnek olarak TÜİK tarafından hafta içinde açıklanan mart ayı istihdam/işsizlik verilerini ele alıp inceleyelim (Kaynak: TÜİK)
Tabloyu açıklamaya başlayalım: (1) 2019 Mart ayından itibaren 1 yıllık süre içinde nüfus 1.039 bin kişi artmış. (2) İşgücü (İstihdam edilenler ile işsizlerin toplamı) 2.235 bin kişi azalmış. (3) İstihdam edilenlerin sayısı 1.662 bin kişi azalmış, yani bu sayı kadar işten çıkarmalar veya ayrılmalar olmuş. (4) İstihdamda bu kadar düşüş olurken (resmi) işsiz sayısı 573 bin kişi azalmış.
Buraya kadar yaptığımız açıklamanın özeti şudur: Normal olarak istihdamda azalma varsa işsiz sayısında artış olması gerekir. Çünkü bu ikisinin toplamı işgücünü verir. Ama işgücüne baktığımızda orada da ciddi bir azalma görüyoruz. Bu aşamada sorulacak soru şudur: İşgücünden çıkan 2.235 bin kişi ne oldu? Bunların bir bölümü çalışmak istediği halde iş aramayanlara katılmış olabilir. Çünkü o kalemde 1.476 bin kişi artış var.
Türkiye için gerçek işsiz sayısı geniş işsizlik olarak tanımlanan başlık altında toplananların sayısıdır. Tabloya göre bunu hesaplamak için resmi işsiz sayısına çalışmaya hazır olduğu halde iş aramayanlar ile mevsimlik çalışanların eklenmesi gerekir (Çalışmaya hazır olup da iş aramayanlar aslında işsiz olduğu halde son 4 hafta içinde iş aramak için başvuruda bulunmamış olanlardır. Bunları işsiz olarak saymamak doğru değildir.) Bu şekilde bulunan işsizler toplamına geniş işsizler diyoruz. Aynı miktarı işgücüne de ekleyerek geniş işgücünü bulabiliriz. Geniş işsiz sayısını geniş işgücüne böler 100 ile çarparsak geniş işsizlik oranının yüzde 23,1 olduğunu görüyoruz. Bu oran açıklanan resmi işsizlik oranından (yüzde 13,2) 10 puan daha yukarıdadır.
Eğer hesabı böyle yapmazsak o zaman istihdamın azaldığı yerde işsizlik de azalıyor gibi yapay sonuçlara ulaşırız ki bu kendi kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir.
Bu yazı Mahfi Eğilmez'in kişisel blogundan alınmıştır.