Mahfi Eğilmez*
IMF'nin Dünyanın Ekonomik Görünümü başlıklı raporunun yenisi (Ekim 2019 tarihli) bugün yayımlandı. IMF kadrosunun kendine göre yorumları, analizleri var. Ben bunlara girmeyeceğim. Çünkü benim de kendime göre kısmen farklı bazen de aynı yönde görüşlerim var. O nedenle bu rapordaki verileri kullanarak önce dünyanın sonra da Türkiye'nin ekonomik durumunu özellikle büyüme yönünden ele alacağım.
Dünya ekonomisinin gidişi
2011 – 2018 arasında yüzde 3,6 ortalama yıllık büyüme sağlamış olan küresel sistemin 2019'da yüzde 3,3 büyümesinin beklenmesi resesyon endişelerini haklı gösteren bir beklenti. Buna karşılık IMF, 2020 yılında büyümenin yeniden yüzde 3,6'ya yükseleceği tahminini yapıyor.
ABD, Euro Bölgesi, Japonya ve Çin ekonomileri bize kabaca dünyanın özetini veriyor. O nedenle bu dört ekonominin büyümesine bakalım.
2019 yılında dünya ticaret hacmindeki yıllık büyümenin yüzde 3,4, 2020 yılında ise yüzde 3,9 dolayında olması bekleniyor. 2011 – 2018 arasında yüzde 4 oranında büyümüş olan dünya ticaretinde özellikle 2019 yılında ivme kaybı yaşandığı görülebiliyor. Önce kur savaşları ve ardından gelen ticaret savaşlarının dünya ticaret hacmi artışında böyle bir düşüş yaratması anormal bir durum olmasa gerek.
2019 yılı için ABD'nin yüzde 1,8 ve 2020 yılında yüzde 1,7 oranında büyümesi bekleniyor. 2011 – 2018 arasında yıllık ortalama yüzde 2,2 hızla büyümüş olan ABD ekonomisi açısından gerek 2019 gerekse 2020 yıllarına ilişkin tahminler ciddi bir ivme kaybı beklentisini yansıtıyor. Fed'in niçin faiz artırımını terk edip faiz indirimine döndüğünü ve niçin parasal sıkılaştırmadan vazgeçip yeniden parasal gevşemeyi gündeme aldığını bu oranlar net biçimde gösteriyor.
2019 ve 2020 yılları için Euro Bölgesine yönelik büyüme tahminleri sırasıyla yüzde 1,3 ve yüzde 1,5. Bu oranların 2011 – 2018 arasında sağlanan yüzde 1,3'lük orandan pek farkı yok. Bu, Avrupa'nın gelecek yılda da toparlanamayacağını gösteriyor. Bu durumda Avrupa Merkez Bankasının parasal gevşemeye önümüzdeki yıllarda da devam edeceği açık olarak ortaya çıkıyor
Japonya için öngörülen büyüme oranları 2019 için yüzde 1 ve 2020 için yüzde 0,5. Bu oranlar Japonya'nın durağan durumdan çıkamayacağını ortaya koyuyor. Japonya yıllardır önce mali gevşeme yaptı sonra parasal gevşeme yaptı ve halen parasal gevşemeye devam ediyor. Buna karşılık bir türlü durgunluktan çıkamıyor.
Uzunca bir süre çift haneli oranlarda büyümeyi başarmış olan Çin'e ilişkin tahminler 2019 yılı için yüzde 6,3 ve 2020 için yüzde 6,1 oranındaki büyüme beklentilerini yansıtıyor. 2024 yılına ilişkin tahmin ise yüzde 5,5. Bu, bize Çin'in, Japonya benzeri bir ivme kaybına devam edeceği izlenimi yaratıyor. Yıllar yılı küresel sistemin adeta lokomotifi olan Çin'in bu duruma düşmesi önümüzdeki dönem için küresel sistemde sıkıntıların devam edeceğini gösteriyor.
Türkiye ekonomisine ilişkin 2019 ve 2020 tahminleri
IMF'nin 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin Türkiye tahminlerini hükümetin Yeni Ekonomi Programında (Orta Vadeli Program) yer alan tahminleriyle karşılaştırmalı olarak verelim ve bu tahminler üzerinden yorum yapalım.
IMF'nin ve hükümetin 2019 ve 2020 tahminleri arasında önemli farklar var. IMF'nin hükümete göre iyimser olduğu tek alan bütçe açığı. Onun dışındaki bütün göstergelerde IMF daha kötümser. Bugün elimizdeki verilerle bu oranlara baktığımızda 2019 yılı büyüme oranı konusunda IMF'nin tahmininin daha olabilir göründüğü, buna karşılık 2000 yılında hükümetin tahmininin, geçmiş yıllar deneyiminden hareketle, daha anlamlı göründüğünü söylemek mümkün. İşsizlik oranı konusunda IMF'nin 2019 tahminiyle hükümetin 2020 tahmini bana daha uygun bir bileşim gibi görünüyor. Enflasyon oranı konusunda 2019 yılı için hükümetin tahminini tutarlı buluyorum. Buna karşılık 2020'de eğer büyüme yüzde 5 dolayında olacaksa enflasyonun düşmesi değil artması beklenmeli. Ki bu durumda IMF'nin 2020 tahminini esas almak daha anlamlı olacak. Bütçe dengesinde ben hükümetin her iki yıla ilişkin tahminlerini, yine büyüme oranı çerçevesinde daha tutarlı buluyorum. Cari dengede 2019 yılında hükümetin tahminini 2020 yılında ise IMF'nin tahminini esas alırdım. Eğer 2020 yılında yüzde 5 büyüme yakalanacaksa cari açık mutlaka artacaktır.
Sonuç
2020 yılı küresel sistemde ekonomik sıkıntıların devam ettiği bir yıl olacak. Bu sıkıntıların büyüyüp büyümeyeceği ve yeniden bir krize dönüşüp dönüşmeyeceği ABD'nin dünyaya karşı tavrına yakından bağlı olacak gibi görünüyor. Özellikle ticaret savaşları gelecek yıla damgasını vuracak: Ya bu savaş devam edip bütün sisteme yayılacak ve bütün sistem zarar görecek ya da ABD ve Çin bir orta yolda anlaşıp bu işi sonlandıracaklar.
2020 yılı Türkiye açısından da kolay bir yıl olmayacak. Türkiye açısından sorunlar risklerin ne şekilde çözüleceğine bağlı. CDS primi açısından dünyanın en riskli 5 ekonomisinden birisi konumunda bulunan ve yapısal reformlara başlamayı da göze alamayan Türkiye'nin bu risk meselesini nasıl çözebileceği yanıtlanması oldukça zor bir soru.
*Bu yazı Mahfi Eğilmez'in kişisel blogundan alınmıştır.