Magazin

'Fotoğraflarını fotoşoplarsan kendine sorman gerekenler var güzel kadın'

Ayşe Özyılmazel, Gülben Ergen'in selülitlerinin haber konsu olmasının ardından Ergen'in gösterdiği tepkiyi eleştirdi

13 Haziran 2012 13:09

Ayşe Özyılmazel

(Sabah, 13 Haziran 2012)

 

Selülitler Gülben Ergen ve fotoşoklar

 

Eğri oturup doğru konuşalım mı?
Birbirimizi kandırmayıp sonuna kadar dürüst olalım mı?
Konumuz selülitler, ünlü kadınlar, magazin medyası, fotoşoplar ve şoklar.
Şimdi nedir meselemiz; Gülben Ergen'in Bodrum'da oğluyla tatil yaparken denizde çekilmiş mayolu fotoğrafları.
Kadın ünlü, mevsimlerden yaz ve Bodrum'da denize giriyor. Ne giyecek? Mayo hatta bikini.
Magazin muhabiri yakalarsa ne yapacak? Şakır şakır fotoğraflarını çekecek.
Sonra ne olacak? Gülben Ergen gibi ünlü bir isim magazin eklerinin birinci sayfalarına mayolu haliyle çıkacak.
Bu dünyada da Türkiye'de de gayet normal.
Peki nedir kıyametlerin kopmasına sebep olan?
Gülben Ergen'in selülitlerinin 'şok şok şok' başlığıyla gündeme sunulması.
Haber çıkınca açtı ağzını yumdu gözünü Gülben. Olayı "Ben bu bedenle üç çocuk doğurdum, neler neler yaptım, okulllar açtım" kıvamına getirdi ki, benim için zurna burada zırt dedi sayın seyirciler.
Gülben Ergen'i severim. Hiçbir kadının selülitleriyle gündeme gelmesini istemem çünkü ben de orasına burasına takık, hep üç beş kilo fazlası olduğuna inandırılmış bir kadınım. Bıktım artık bu güzellik zorlamalarından, hep yetersiz hissettirilmekten, hep güzelliğe çeyrek kala duruvermekten.
Ama bir dakika arkadaşlar! Hepiniz ayaklandınız, tweetlere doymadınız ama sizin suçunuz yok mu?
Mesela Gülben Ergen'in suçu yok mu? Bence var.
Eğer sen kendinle barışık olmazsan, eğer sen kendini kabul etmezsen, eğer sen başta söylemen gereken sözleri, takınman gereken tavrı selülitli fotoğrafların patlayınca söylemeyi, takınmayı akıl edersen olmaaaaz!
Çünkü sahici durmaz.
Magazine fotoşoplanmış taş gibi mayolu fotoğraflarını yollarken üç çocuk annesi olmak konu değilse. Yine mayolu klipler çekerken olduğun güzel kadını sunmak işinin gereğiyse.
Sırf daha iyi, daha fit, daha hoş görünmek için Nihat Odabaşı gibi işinin ustası bir isimle çalışıyorsan.
Sahilde beline doladığın havlu ile oturup kendine işkence ediyorsan bence önce sorman gereken sorular var güzel kadın.
Mesela:
Olduğum gibi görünmekten memnun muyum?
Bedenimi gerçekten seviyor muyum?
Sevmiyorsam neden? Çünkü gerçekten harika bir kadınsın.
Yalandan 36-38 beden hallerimi fotoğraflarla halka sunarken neden mutluluk duyuyorum?
Bu tarz sorular yani. Aslında tüm ünlü kadınların kendine sorması gereken sorular.
Eğer sen fotoşop dünyasından bir güzellik yaratırsan bedelini de ödersin. Dünyanın her yerinde bu böyle ve bu bir haber. Üzgünüm ama öyle. Şimdi sen denizden çıkarken havluya sarıldın ya sevgili Gülben, işte orada düştü bütün hakların çünkü sisteme teslim ettin kendini. Eğer sen özgürce kamuflajsız dolaşsaydın belki magazin medyası selülitlerinden hiç söz etmeyecekti n'aber.
Neyse özetle kızlar diyorum ki; hadi herkes bıraksın havluları, pareoları, sahilde paparazzi gerginliğini. Herkes canının çektiği gibi bikinisiyle mayosuyla denize girsin. Fotoşopun suyunu çıkartmaktan da artık vazgeçilsin.
Sonra isyan etmeye hakkımız olur. Pardon, zaten isyan etmeye gerek bile duymayız ki. Bedeniyle barışık insan hakkında çıkan habere neden öfkelensin ki? Yaaaa.....