Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi'nden 2002'de çalınan iki Van Gogh tablosunun İtalya'da Camorra mafyasının elinde bulunması, mafya-sanat eseri kaçakçılığı ilişkisini yeniden gündeme getirdi.
Uyuşturucu ve silah ticaretiyle öne çıkan mafya faaliyetleri arasında sanat eseri hırsızlığı da önemli yer tutuyor: Dünya genelinde mafyanın sanat eseri kaçakçılığının 6-8 milyar dolarlık bir "iş hacmine" ulaştığı tahmin ediliyor.
Mafya klanları ve babaları bu çalıntı eserleri zaman zaman ekonomik değeri için satıyor, bazense prestij sahibi olabilmek adına toplantılarında sergiliyor.
Mafya örgütlerinin sanat eseri ve arkeolojik buluntu kaçakçılığı faaliyetleri üzerine çalışmalar yapan uzman Tsao Cevoli ile mafya-sanat eseri hırsızlığı ilişkisini konuştuk.
Napoli'deki Uluslararası Arkeomafya Gözlem Enstitüsü Başkanı ve Viterbo'daki Kriminoloji Çalışmaları Merkezi'nde "Arkeoloji hukuku ve kültürel mirasa karşı işlenen suçlar" lisansüstü programı yöneticisi olan Tsao Cevoli'nin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
- Baş sebep ekonomik. Mafya örgütlenmeleri için yasa dışı kazılar, arkeolojik bulgu ve sanat eseri kaçakçılığı da aynı uyuşturucu, silah ya da insan kaçakçılığı gibi bir faaliyet alanı. Ancak diğer suç faaliyetlerinden farklı olarak sanat eseri kaçakçılığı daha az riskli, çünkü birçok ülkede yasa dışı kabul edilmiyor.
- Genellikle doğrudan emri onlar vermiyor, çünkü sanat eseri hırsızlığı büyük uzmanlık gerektiren bir suç eylemi. Mafya örgütleri nasıl uyuşturucu imalatı için kimya uzmanlarından faydalanıyorsa sanat eseri kaçakçılığı için de sanat uzmanlarından faydalanıyor. Operasyonlar genellikle bu alanda uzmanlaşmış suçlular tarafından yönetiliyor, ancak bu kişiler geleneksel organize suç çeteleriyle anlaşmalı olarak çalışıyor.
Mafya yapılanmalarına bağlı kişilerin arkeolojik bulgu ya da sanat eseri kaçakçılığına karıştığı, soruşturmalar ve davalarla kanıtlandı. Çok sayıda şok edici örnek var. Cosa Nostra'nın (Sicilya mafyası) şimdiki patronu, kaçak Matteo Messina Denaro'nun ve yine Cosa Nostra'nın en azılı katillerinden Giovanni Brusca'nın da arkeolojik kalıntı ve sanat eseri kaçakçılığıyla uğraştığı anlaşılıyor.
İtalya'da Camorra (Napoli mafyası) klanlarının ve ülkenin güneyindeki diğer mafyaların bu işe karıştığını gösteren çok sayıda vaka var. Ancak Amerikan mafya ailelerinin de bu işle uğraştığını gösteren örnekler de mevcut.
- Arkeolojik bulgu ve sanat eserlerinin yasa dışı ticaretinin bugün dünya çapındaki organize suç örgütleri için uyuşturucu ya da silah ticaretinden sonra 2. ya da 3. sıradaki iş kolu olduğu düşünülüyor. Bu iş kolunun dünya genelindeki değerinin 6-8 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Elde edilen müthiş kazancın yalnızca yüzde 1 ya da 2'si doğrudan hırsızlığı yapan kişilerin cebine giriyor, geri kalanı ulusal ya da uluslararası suç örgütlerinin eline geçiyor.
- Farklılıklar var. Bazı mafya örgütlenmeleri uluslararası uyuşturucu ticaretinde, diğerleri inşaat sektörünün kontrolünde vs. uzmanlaşmış durumda. Ancak tüm klanların sanatla ilgili işler yaptığını gösteren vakalar var. Elbette sanatla bağlantılı işler açısından daha avantajlı ve daha ilgili olan klanlar, Güney İtalya'dakiler. Çünkü Güney İtalya arkeolojik buluntular açısından ülkenin en zengin bölgesi. Çalıntı sanat eserlerinden farklı olarak, yasa dışı kazılarda çıkarılan arkeolojik buluntular kaçakçılar için büyük bir avantaj sağlıyor: Yetkililerin bu objeleri tanımıyor olması, sahte belgelerle yurt dışına satışlarını kolaylaştırıyor.
- En sevdikleri sanatçıların eserlerine sahip olmak için herhangi bir miktarda para ödemeye hazır koleksiyoncular var. Söz konusu sanatçının eseri yasal piyasada satılmıyorsa, vicdani bir rahatsızlık duymadan yasa dışı piyasaya yönelmekte sakınca görmüyorlar. Çalınmış ve Interpol tarafından tüm dünyada aranan bir başyapıtı asla sergileyemeyeceklerini biliyorlar. Ama onlar için sergilemenin önemi yok, sadece bu esere sahip olmak istiyorlar. Bu kişiler gerçek sanat severler değil, sanat manyakları. Onlar için sanat bir tutku değil, psikolojik bir hastalık.
- Kesinlikle var. Buna en güzel örnek, İtalya'da bugüne kadar yapılmış en ünlü sanat eseri hırsızlıklarından biri. Cosa Nostra tarafından 1969'da Palermo'da Caravaggio'nun bir tablosu çalındı. Bugün 20 milyon dolar değer biçilen ve dünyanın en çok aranan 10 başyapıtı arasında yer alan bu tablo bir daha bulunamadı. Mafya üyesiyken itirafçı olan bazı kişilerin ifadelerine göre bu tablo mafya babalarının toplantısında zafer ganimeti olarak sergileniyordu. Mafya patronları çalıntı bir sanat eserine sahip olmayı, devlete karşı kazanılmış bir zaferin ganimeti olarak görüyor.