DW: Washington ziyaretiniz sırasında İran ile yapılan nükleer anlaşmayı kurtarmayı çalıştınız, ancak neden başaramadınız?
Emmanuel Macron: Kanaatimce en önemli konu Ortadoğu'da istikrarı ve barışı korumak. Washington'da bunu dile getirdim ve Başkan Trump'ın 2015 yılında imzalanan bu anlaşmadan çekilmek istediğini anladım. Bunun üzerine yaptığımız ortak basın toplantısında daha geniş kapsamlı bir şekilde çalışmalarımıza devam etmeyi önerdim. ABD Başkanı'nın aldığı kararı üzüntüyle karşıladım. Bunun bir hata olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle biz Avrupa ülkeleri olarak, 2015 yılında imzalanan bu anlaşmaya bağlı kalma niyetinde olduğumuzu tekrarladık. Bunu Cumhurbaşkanı Ruhani'ye de söyledim.
Yaptığımız müzakerelerin ardından imzaladığımız bu anlaşma İran'ın nükleer savunma alanındaki faaliyetlerini 2025 yılına kadar daha iyi denetlememize olanak sağlıyor. Ancak bu anlaşmanın 2025'ten sonraki nükleer faaliyetleri, İran'ın bölgedeki balistik faaliyetlerini ve İran'ın Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan'daki faaliyetlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor. Washington ziyaretim sırasında, Başkan Trump'a bu önerilerin bir kenara atılmamasını, eğer bu konularda endişe duyuyorsa, anlaşmanın çerçevesini sertleştirebileceğimizi söyledim. Gerilim yaratılmaya çalışılıyor ama kanımca ihtiyacımız olan daha geniş kapsamlı bir anlaşma. Ama Avrupa ülkeleri arasında, Avrupa Birliği'nde, İngiltere, Almanya ve Fransa'da uzlaşmaya vararak öncelikle İran'ın faaliyetlerine yeniden başlamasını önlemek için 2015 yılında imzalanan anlaşmaya sadık kaldığımızı teyit etmek zorundayız.
Avrupa ülkelerinin bu kararı faaliyetleri durdurmayı ve gerilimin artmasını engellemeyi sağlıyor. İkincisi müttefiklerimizle birlikte bölgede gerilimin artmasını engellemek için çaba göstermek önem taşıyor. Zaten bunu aylardır yapıyoruz. Üçüncüsü farklı konuları kapsayacak şekilde tartışmanın çerçevesini genişleterek, İran ile bölgede güvenlik ve istikrarı sağlayacak geniş kapsamlı bir anlaşma için tarafların yeniden biraraya gelmesini sağlamak zorundayız.
DW: Avrupa ülkelerinin bu anlaşmaya sadık kalacağını söylediniz ama ABD olmadan bu anlaşmanın bir değeri var mı?
Macron: Bu önümüzdeki haftalarda ve aylarda tartışacağımız bir konu olacak ve Avrupa Birliği de İran da bu konuda gereken yetkiyi dışişleri bakanlarına verdi.
DW: Bu konuda somut öneriniz nedir?
Macron: İmzaladığımız anlaşma. Anlaşmaya bağlı kalacaklarını dile getiren taraflara rağmen bir taraf çekildi diye her şey bitti mi? Ne yazık ki çekilme kararı alındı ve biz ABD'nin aldığı karardan üzüntü duyuyoruz ama şimdi bölgede istikrar ve barışın sağlanmasını öncelikli hedefimiz haline getirmemiz önem taşıyor.
ARD: Durumun oldukça tehlikeli bir hal aldığı bu dönemde transatlantik ilişkiler zarar gördü mü?
Macron: Arada gerilim yaratan bazı konular olduğu gibi ABD ile aramızda derin bağlar mevcut. İran konusunda aynı görüşü paylaşmıyoruz ama anlaşmanın çerçevesini genişlettimiz zaman bu fikir ayrılığını aşabileceğimiz bir duruma gelebileceğimizi düşünüyorum. Çerçevenin genişletilmesini geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda gündeme getirmiştim. Angela Merkel ve Theresa May ile bu yönde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Bunun yanı sıra ticari konularda da görüş ayrılığı yaşıyoruz. Bu konuda Avrupa'ya saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Avrupa, büyük bir ticari güç ve ABD bir müttefik, ticari bir ortak, ama Avrupa'nın kuralları ve bunlar Dünya Ticaret Örgütü'nün de kuralları. Bu kuralları uygulamak ve başkalarından da bunlara saygı göstermesini istemek zorundayız. Bu çerçevede Avrupa'nın çok taraflılığı sürdürmesi önem taşıyor.
Bu görüş ayrılıklarının yanı sıra terörizmle mücadele gibi gerçekten aynı fikri paylaştığımız konular da var. Suriye'de uluslararası koalisyonda birlikte mücadele veriyoruz. Afrika'nın Sahel bölgesinde ve Sahra'da İslamcı terörle mücadele için ortak çaba gösteriyoruz. Bazı konularda görüş ayrılığı bulunsa da derin bir bağımız, ortak güvenliğimiz çerçevesinde ortak çıkarlarımız bulunuyor.
ARD: İran konusunda Almanya ve İngiltere ile ortak bir tutum izleseniz de Avrupa'daki reform önerileriniz konusunda ortak bir çizgi yakalayamadınız. Almanya Başbakanı Angela Merkel sizi hayal kırıklığına uğrattı mı?
Macron: Kesinlikle hayır. Yanıtını beklediğim doğru. Ama Almanya da uzun süre Fransa'daki reformların tamamlanmasını bekledi. Üstelik ben kimseye iyi veya kötü not vermiyorum, biz müttefikiz ve işbirliği yapıyoruz. Fransa'da gerçekten yapılacak çok iş vardı ve bugün Alman dostlarımızın, Alman vatandaşlarının geçen bir yıl içinde Fransa'da yaşanan dönüşümü anlamasının önemli olduğunu düşünüyorum. Almanya'da bir çok kişinin bunu beklediğini biliyorum. Çalışma yasalarında reform gerçekleştirdik. Bu alandaki sıkıntıları aşabilmek için Almanya'daki sisteme benzeyen güçlü bir ücret sistemi geliştirdik. Rekabeti artırabilmek ve daha iyi sonuçlar alabilmek için vergi yasalarında reform yaptık. Ulusal Demiryolu Şirketi gibi reform edilemeyeceği düşünülen alanlarda reformlar gerçekleştirdik.
Fransa'nın bir yıl önceki Fransa olmadığını herkesin anlamasını istiyorum ve Almanya'yı dikkatle izliyorum ve nasıl değişiklikler yapıldığının tam olarak farkında olmadığınızı düşünüyorum. Artık öneriler sunabilecek durumdayız ve ben geçen Eylül ayında Avrupa'ya ilişkin önerilerimi açıkladım. Ancak Almanya'nın seçimlerin ardından önce koalisyon görüşmeleri yapması gerekiyordu. Bu kesinlikle kabul edilebilir bir durumdu. Almanya'nın şimdi Haziran ayına kadar bu önerilere ilişkin yanıtını sunacak ve benim beklentim büyük. Başkaban ve hükümetin bu tarihi anda, daha güçlü, birliğe, egemenliğe ve demokrasiye vurgu yapan bir Avrupa'nın şekillendirilmesinde bizimle birlikte çalışacağını umuyorum. Bu bizim aşmamız gereken bir zorluk.
DW: Alman hükümetinin çalışma hızı, izlediği farklı yöntem ve sahip olduğu farklı görüşler nedeniyle belki sizin beklentilerinizi karşılamıyor. Örneğin, Avrupa Birliği düzeyinde bir maliye bakanı olması öneriniz de Almanya tarafından kabul görmedi. Sunduğunuz bütün önerilerin hayata geçirilemeyecebileceğini düşünüyor musunuz?
Macron: Ben hiçbir zaman bütün önerilerimin hayata geçirilmesi gerektiğini söylemedim. Benim görevim olduğuna inandığım için öneriler sundum. Avrupa'daki mevcut durum Avrupa'daki herkes için olumsuz. Son zamanlarda yaşanan olaylar, bizim egemenliğimizi sınıyor. İran krizi, ticaretteki sorunlar, dijital dünyaya ilişkin aşılması gereken zorluklar, enerjide dönüşüm, göç birlikteliğimizi ve kendimizi koruma kapasitemizi sıkıntıya sokuyor. Ama bizim ilerleme kaydetmemiz lazım. Avrupa'yı güçlü bir şekilde bütünleştirecek yeniliğe ihtiyacımız var. Avrupa maliye bakanı ya da başka bir şekilde adlandırın, ulaşacağımız sonuç koyacağımız isimden daha önemli. Ben daha az bürokratik ama daha fazla demokratik olan bir Avrupa istiyorum. Bu Avrupa'nın, karşılaşılabilecek büyük tehditlerden korunması için temel ilkelerde aynı fikirde olması gerekiyor. Euro Bölgesi'nin varlığını sürdürebilmesi için, siyasi bütünlüğün daha güçlü olmasını, daha fazla sorumluluk ve dayanışma gösterilmesini istiyorum.
Max Hofmann/Caren Miosga
© Deutsche Welle Türkçe