05 Haziran 2024 00:00
Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Viktor Mátis, Schengen başvuru sürecinde çok fazla kural olmasının Türk ve diğer Schengen vizesine tabi ülkelerin vatandaşları için yük oluşturduğunun farkında olduklarını ve empati kurduklarını ifade etti.
T24’e Türkçe bir söyleşi veren Mátis, kendilerinden vize alan bazı kişilere Türkiye’ye döndüklerinde büyükelçiliğe gelmeleri yönünde bir kağıt verilmesiyle ilgili olarak, aslında vize reddi alacak kişilere Schengen uygulamasındaki bu düzenleme sayesinde seyahat şansı tanıyabildiklerini söyledi.
Bunu Türkiye’de başka AB ülkelerinin temsilciliklerinin de uyguladığını söyleyen Mátis, Türkiye’de Macaristan’dan vize alıp başka AB ülkelerine gidenlerin sayılarının arttığını, bunun için emin olamadıkları başvurularda bir uyarı mahiyetinde bu uygulamaya geçtiklerini bildirdi. Büyükelçi, Türkiye’den Macaristan’a yapılan başvuruların sadece yüzde 2’sine bu kağıdın verildiğini belirtti.
Türkiye’de artan Schengen vize retlerine dair de değerlendirmelerde bulunan Mátis, AB ülkelerinin Schengen vizelerini Türkiye’ye karşı bir ceza aracı olarak kullandığı iddialarına karşı çıktı. Mátis, “Schengen vizesi sistemini kötüye kullanan hiçbir AB ülkesi kesinlikle yoktur” dedi.
Mátis redlerin artışıyla ilgili olarak, “Covid’den sonra herkes seyahat etmek istiyor, depremlerden sonra bazı konsolosluklar yöntem değiştirmek zorunda kaldı, Türkiye’de yaşayan insanların ekonomik durumu kötüleşti, herkes yurt dışına çıkmak istiyor…Bütün bunlardan dolayı Türkiye’de Schengen vizelerine inanılmaz bir talep var” değerlendirmesinde bulundu.
Mátis, “Gerçekten çok fazla kural var. Bu, Türklere ve Türkler dışında Schengen vizesi almak zorunda kalanlara ciddi bir yük oluyor. Bunu herkes anlıyor ve biz empati duyuyoruz. Türkler bu vize sisteminden kurtulmak istiyor, ben de şahsen bunu istiyorum” diye konuştu.
Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Viktor Mátis'in T24'ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
- Geçen hafta Macaristan’dan Schengen vizesi alan bazı vatandaşlara dönüşte pasaport kontrolü için büyükelçiliğe gelmelerini belirten bir kağıt verilmesi tartışma konusu oldu. Siz bunun Macaristan’dan alınan vizenin başka ülkeye giriş için kullanılmaması amacıyla yapıldığını söylediniz. Bazı insanlar, bu uygulamayı “onur kırıcı” diye niteledi. Neden diğer AB ülkeleri gibi “visa shopping”* yapanların bir dahaki başvurusunu ona göre değerlendirmek yerine bu yönde bir uygulamaya gittiniz?
İlk olarak, bize Ankara’da vize için başvuran kişilerin sadece yaklaşık yüzde 2’sine bu kağıdın verildiğini size bildirmek istiyorum. Konsoloslar, vize başvurusunu alırken; o başvuru Schengen kurallarına uygun şekilde mi yapıldı diye karar vermek durumunda. Uygunsa, o zaman vize geçmişini, belgelerini, gitme nedenini ve daha birçok şeyi göz önünde bulundurarak vizeyi veriyorlar. Eğer başvuru Schengen kurallarına göre uygun değilse, o zaman o vize başvurusunu reddetmek zorunda kalıyorlar. Herhangi bir seçenekleri veya değerlendirme imkanları yok. Ancak bu ikisinin arasında bir ara bölge var. Ve son zamanlarda sizin de net olarak ne olduğunu bildiğiniz ‘visa shopping’in oranının ciddi bir şekilde yükseldiğini gördük. Bu sebepten arkadaşlarım, bu sözünü ettiğim ara bölgedeki belki ‘visa shopping’ yapan, belki de yapmayan insanlar için bu uygulamayı kullanıyorlar.
Bu uygulamayla, insanlara aslında Schengen kurallarına göre hareket etmeleri gerektiği yönünde bir haber vermiş oluyoruz. Schengen kuralları bunu mümkün kılıyor. Bilginiz olsun ki bunu Türkiye’de yapan tek Schengen üye ülkesi biz değiliz. Bu uygulamayı Ankara’da da İstanbul’da da başka üye ülkeler de kullanıyor. Hatta başka bir ülkenin benzeri bir uygulaması da geçen günlerde haber oldu.
Bu aslında büyük bir şey değil. O ortada olan, net bir şekilde hakkında karar veremediğimiz insanlara seyahat fırsatı verebilmek için bunu yapıyoruz. Yüzde 100 emin olmadığımız herkese ret de verebilirdik ama biz bunu yapmak istemiyoruz. Tam ortada olan iyi niyetli insanlar, kötü niyetli insanlar yüzünden yanlış bir uygulamaya düşmesinler. Biz bu kişilere destek vermek istiyoruz, bunun “onur kırıcılık” veya başka bir şeyle alakası yok. Schengen kodunun mümkün kıldığı bir prosedür ve gerçekten Macaristan’a gitmek isteyen insanlara yardım etmek istedik.
- Türkiye’de Schengen konusu son yılların en çok tartışılan başlıklarından. Türk vatandaşlarına yönelik retler artıyor, akademisyenler konferanslara gidemiyor, sanatçılar konser için vize alamıyor, profesyoneller toplantılarını kaçırıyor. Bazı AB başkentlerinin Türkiye’ye karşı Schengen’i bir ceza aracı olarak kullandığı iddiaları hakkında ne dersiniz?
Bu hiçbir şekilde doğru değil. Organize edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı olan, “Onlar Avrupa’ya daha zor gelsin” diyen bir uygulama hiçbir şekilde yok, sistematik bir şey yok. Burada son senelerde birçok detay gündeme geldi. Covid’den sonra herkes seyahat etmek istiyor, depremlerden sonra bazı konsolosluklar yöntem değiştirmek zorunda kaldı, Türkiye’de yaşayan insanların ekonomik durumu kötüleşti, herkes yurt dışına çıkmak istiyor… Bütün bunlardan dolayı Türkiye’de Schengen vizelerine inanılmaz bir talep var ve bunu insan kaynağı yükseltmekle de çözmek mümkün değil.
Biz Macaristan Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu olarak da insan kaynaklarımızı yükselttik, prosedürlerimizi gözden geçirdik. Geçen sene, bir öncekine kıyasla daha fazla vize başvurusu aldık. Bu sene de ilk 5 ayda gelen başvuruları göz önünde bulundurursak geçen seneye kıyasla daha fazla başvuru alacağız. Yani, Schengen vizesi sistemini kötüye kullanan hiçbir AB ülkesi kesinlikle yoktur. Tabii benim onların adına konuşma hakkım yok, ama arkadaşlarla yaptığımız görüşmelerden kesinlikle böyle bir durum olmadığını anlıyorum.
- Macaristan, Türkiye’nin AB içindeki önemli müttefiklerinden biri ve siz de Schengen konusunda görüşmeler yaptığınızı söylediniz. Siz ve Macaristan Türkiye’nin Schengen sorunu konusunda ne türde adımlar attı?
Schengen sorununun aşılması için en önemli hedef aslında vize serbestisi. Vize serbestisine ulaşılması için AB tarafından Türkiye’ye verilen 72 kriter var. Bunun 66’sını Türkiye net şekilde kapattı, altısı kaldı. Bu altısı konusunda ilgili bakanlıklarla, bakan yardımcılarıyla son aylarda görüşmeler yaptım ki Macaristan’ın dönem başkanlığı sırasında o konuda herhangi bir ilerleme mümkün oluyorsa, o zaman bunu doğru şekilde AB üye ülkelerine Brüksel’deki meslektaşlarım aktarabilsin. Burada diyalog çok önemli, Türk tarafının durumunu anlamak ve ona göre hareket etmek çok önemli. Tabii ki Türk tarafının da yapacağı şeyler var, onlar da yerine getirilmeli.
Bu vize serbestisinin er ya da geç hayata geçeceğine inanıyorum, ben bunun için de çalışıyorum. Biz hem AB üye ülkeleri ve Türkiye arasındaki diyalogu, hem de bir kurum olarak AB’nin Türkiye ile diyalogunu olabilecek en fazla alanda geliştirmek istiyoruz. Vize serbestisine ulaşana kadar ikili olarak vize kolaylaştırma diye bir kavram gündemde. Vize sürecinin kolaylaştırılması için ülkeler ikili olarak çalışabilir. Biz şu anda Macaristan ve Türkiye arasında turistler için bir pilot projede teknik kolaylaştırma yapma çalışmasındayız. Kolaylaştırma burada ne olabilir? Schengen kuralları çok net. Az alanda, hafif bir hareket kabiliyeti veriliyor üye ülke ve konsolosluklara. Bunları hareket alanlarını tek tek bulmaya çalışıyoruz. Turistler için 3 aydır kullandığımız çok teknik, çok küçük bir alan var, ama onu da kullanıyoruz. İş insanları için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile bir anlaşma taslağımız var. Bu anlaşma taslağının sonuna varıp imzaladığımızda Türkiye’den Macaristan’a gidecek olan iş insanlarına vize kolaylaştırması sağlanması için TOBB ve Ticaret Bakanlığı’yla ciddi bir kolaylaştırmaya varmış olacağız. Bunun üzerinde birkaç aydır çalışıyoruz, sonlandırmak istiyoruz ama tabii ki çok hassas bir konu çünkü Türk tarafı en kolayı olsun istiyor, biz ise Schengen kurallarına dikkat etmek zorundayız. Sistemi Türkiye’deki tüm iş insanlarına çok iyi anlatmamız gerekiyor; çünkü bu kolaylaştırma sadece Macaristan’a gidecek ve Macaristan’da iş yapacak iş insanları için geçerli olacak. Başka bir AB ülkesinde iş yapmak istiyorlarsa o zaman o ülkenin büyükelçilikleriyle anlaşmaları gerekiyor. Ben Macaristan için görevliyim ve biz Macaristan-Türkiye ilişkileri için çalışıyoruz.
Genel olarak tabii ki Türkiye’de çok ciddi bir kızgınlık ve kırgınlık olduğunu anlıyorum ama burada Schengen vize kurallarını daha da iyi anlamak gerekiyor. Çünkü gelen başvuruların ciddi bir oranı Schengen başvuru kurallarına uygun değil. Burada en ciddi problem ‘visa shopping’. Bu durumu başvuru yapacakların iyi anlaması gerekiyor. Onun dışında maalesef gerçekten çok fazla kural var. Bu, Türklere ve Türkler dışında Schengen vizesi almak zorunda kalanlara ciddi bir yük oluyor. Bunu herkes anlıyor ve biz empati duyuyoruz. Türkler bu vize sisteminden kurtulmak istiyor, ben de şahsen bunu istiyorum. Vize serbestisine vardıktan sonra bu konuyu tekrar konuşmamız gerekmeyecek ve Türkler rahat rahat Avrupa’ya ve Macaristan’a gidebilecek. Ben buna inanıyorum ve biz bunun için çalışıyoruz.
- Temmuz itibarıyla Macaristan Avrupa Birliği Konseyi dönem başkanlığını devralıyor. Aday ülke Türkiye’nin toplantılara daha sık davet edildiğini görecek miyiz?
Macaristan, dönem başkanlığı planlarını bu hafta sonu yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden sonra Brüksel’de tanıtacak. Bu sebeple detaylı bir şekilde bir cevap veremiyorum ama AB toplantılarına genel olarak AB üye ülkelerinin yüksek düzeyli temsilcileri katılıyor. Birkaç istisna var, mesela gayri resmi bakanlar toplantıları. Buraya kesinlikle Türkiye’nin, belki başka aday ülkelerin de temsilcilerinin davet edilmesi arzusundayız. Bunun dışında da birkaç diğer alanda da ilerleme kaydetmek etmek istiyoruz. Özellikle burada AB ve Türkiye arasındaki yüksek düzeyli diyalogun çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum ve bu alanda da ciddi bir ilerleme kaydedebileceğimize inanıyorum.
- AB’nin Devlet ve Hükûmet Başkanları Özel Zirvesi’nde alınan kararlar Türkiye’nin beklentilerinin çok altında kaldı. Bu Ortak Bildiri için AB içinde bir fikir birliği gerekiyordu, Macaristan’ın olası bir Türkiye-AB yakınlaşması hakkındaki vizyonu ne?
Macaristan, Türkiye’nin AB’ye tam üye olarak katılmasını istiyor. Bunun için birkaç kriter doldurmak lazım. Bu konuda ciddi siyasi işler de var. Türkiye’nin AB’ye üye olması sadece fasıl bazlı olabiliyor. Bu fasıllarda son zamanlarda pek fazla bir ilerleme yok ve siyasi nedenlerden şu anda mümkün de gözükmüyor. Bunun dışında gümrük birliği modernizasyonu ve o alandaki teknik ilerleme çok önemli. Macaristan da bunu ciddi biçimde destekliyor ve bunun için hem Türkiye hem Brüksel’de görüşmeler yapıyor. Vize serbestisini konuştuk, ama bu da çok önemli. Onun dışında sizin söylediğiniz gayri resmi toplantılar ve benim söylediğim yüksek düzeyli diyaloglarla bütün bunlarla aslında önümüzdeki 6 ayda önemli bir ilerleme mümkün olabilir. Biz elimizden geleni yapacağız, bu kesin ama şunu da bilmeniz lazım, gerçekten geçen seferki bildiri istediğimizin altında kaldı. Ancak kapıyı kapatma söz konusu değil. Bu çok önemli bir şey, çok ciddi bir ilerleme mümkün. 1 Temmuz-31 Aralık arasındaki 6 aylık süreç için ben çok umutluyum.
- Bu hafta sonu AP seçimleri var. AB’nin içinde sizce bir kutuplaşma tehlikesi var mı. Bu AP seçimlerinden sonra siz büyük bir değişim bekliyor musunuz?
Bunu daha çok düşünce kuruluşlarına sormanız gerekir. Kesinlikle değişim olacak, zaten AP seçim sisteminde değişiklik de oldu. Güçlerin bir yerden öbür yere kaymasını son yıllarda net şekilde görebiliyoruz. Macaristan hükûmetinin düşüncesi de son zamanlarda işlerin iyi yönde gitmediğiydi. Bu sebeple hükûmetimiz daha çok değişim bekliyor. Ama tabii ki 9 Haziran’da durum netleşecek. Daha sonra zaten bir geçiş dönemi yaşanacak, AB’deki bütün kurumlar yenilenecek. Tam ne olacağı, kimlerle çalışılacağı şu an belli değil, ama kesinlikle bir şekilde ilerlememiz lazım. Değişiklik gerektiren bazı durumlar da var. Bakalım siyasetçiler ne yapacak, ama ilk önce AB içindeki seçmenlerin kararlarını vermesi gerekiyor. Göreceğiz…
- Türkiye ve Macaristan arasındaki ilişkiler bir süredir iyi yönde ilerleme trendinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Orban arasında da bir dostluk var. Kısa vadede ikili ilişkilerimiz arasındaki hedefler neler?
2024’te karşılık bir kültür yılı devam ediyor. Bu kültür yılı kapsamında karşılıklı olarak birbirimizin ülkesinde 100’er adet kültür faaliyetiyle ülkelerimizi tanıtmak istedik. Ancak 100’de hiçbir şekilde durmayacağız, ne Türkiye ne Macaristan. Planlarımız bu yönde. Türkiye’de Macar kültür faaliyetlerinin sayısı bu sene sonunda 120-130’u bulabilir. Bu çok ciddi bir rakam. Küçük bir ekiple her üç günde bir ciddi bir kültür programı organize ediyoruz. Macaristan hükûmeti bunun için ciddi bir finansman da sağladı. 2024’te daha yüksek düzeyli görüşmeler yapacağız, bu sene içinde açıkçası kaç tane bakan seviyesinde görüşme yapıldı onu sayamıyorum bile. Bazı AB ülkeleriyle Türkiye’nin yılda bir, iki yılda bir toplantısı olduğunda “iyi” deniyor, bizle toplantı olmayan ay yok. Hatta bir ay birçok toplantı da olabiliyor. Bunlar Türkiye’de de, Macaristan’da da, üçüncü ülkelerde de olabiliyor. Bu çok önemli. Demek ki diyalog var, demek ki iyi bir ilişki var, demek ki ileride daha fazla planlarımız olabilir. 18 Aralık 2024’te bu kültür yılımızı kapatacağız. Diplomatik ilişkilerimizin 101. yılına gireceğiz, kültür yılı 100. yılda başlamıştı. Ve hemen 2025’te bilim ve inovasyon ortak senesini başlatıyoruz. Bu çok önemli. Bilim ve inovasyon önümüzdeki yılları ciddi manada şekillendirebilir. Yapay zekâ, savunma sanayii gerçekten önemli.
Ekonomik alandaki kısa vadeli amaçlarımız geçen sene sonundaki 4.3 milyar dolarlık ikili ticaret hacminden 6 milyara kadar gelmek. Bunun için yine iyi bir yoldayız. Bu seneki ilk ayların rakamlarından görüyoruz ki rekor kırdığımız geçen seneki ikili ticaret hacmi bu sene de yükselecek. Oranını söylemek için biraz erken ama büyük ihtimalle 4.5 milyar dolara varabilir. Benim amacım 5 milyar, ama o çok zor olacak. Fakat geçen sene, bir önceki seneye göre yüzde 19 arttı ticaret hacmimiz, dörtte birlik bir büyüme kaydedebilirsek 5’i geçiyoruz. Çok önemli bu.
Yine eylül ayında 200 kişiye kadar Türkiye’den Türk uyruklu öğrenci, Macaristan devlet bursuyla her sene olduğu gibi ülkemize gidebilecek.
Yani hem siyasette, hem ekonomide, hem kültürde, hem eğitimde çok ciddi işlerimiz var ve yeni alanlar da keşfetmeye çalışıyoruz. Zaten bizim geçen seneden itibaren başlayan geliştirilmiş stratejik seviyedeki ilişkilerimizin amacı, şu ana kadar hiç birlikte çalışmadığımız alanları tespit etmek ve onlarda beraber çalışmak. Şu anda geliştirilmiş stratejik seviyede ilişkiler hem Türkiye’de hem Macaristan’da çok az. Demek ki her alanda ciddi, kuvvetli bir birlik istiyoruz. Uluslararası arenada AB olsun, NATO olsun, Türk Devletleri Teşkilâtı olsun, nerede bir işbirliği, sinerji yapabiliyorsak yapmaya hazırız. Hem hükûmet, hem bürokratlar, hem insanlar bunu çok iyi biliyor. Türkiye’nin AB yoluna çok olumlu bakıyoruz ve gerekli olduğuna inanıyoruz. Türkiye’de şu anda inanılmaz bir güç birleşimi oldu; hem güvenlik politikaları, hem enerji, hem göç; çok fazla konuda Türkiye’siz bir Avrupa yok artık.
* Visa shopping ifadesi, bir kişinin Schengen vizesi için seyahat edeceği ülke yerine vize almanın daha kolay veya hızlı olacağını düşündüğü bir Schengen ülkesine başvuru yapmasına deniyor. Schengen kurallarına göre başvurunun, ilk seyahatte Schengen bölgesinde birden fazla ülke ziyaret edilecekse en uzun süre yapılacak ülkenin temsilciliğinden yapılması gerekiyor. Eğer her ülkede eşit süre kalınacaksa, başvurunun ilk girilecek ülkeden yapılması gerekiyor.
© Tüm hakları saklıdır.