Politika

KUVEYT'LE DE VİZE KALKACAK KUVEYT (A.A)

11 Ocak 2011 16:09

-KUVEYT'LE DE VİZE KALKACAK KUVEYT (A.A) - 11.01.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''gerek Kuveyt sınırda, gerek Türkiye sınırında karşılıklı olarak halklar inşallah vize almadan geçebilecekler" dedi. Erdoğan, Kuveyt Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlen İş Forumu Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, kendisine ve heyetine gösterilen ev sahipliğinden dolayı Kuveytli muhataplarına teşekkür etti. Sesinin kısık olduğunu, Kuveyt'e gelmeden önce Erzurum ve Kars'ta programı olduğunu anımsatan Erdoğan, bu illerdeki hava durumunun da eksi değerlerde bulunduğunu, bu nedenle biraz rahatsız olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Kuveyt'i oldukça geniş bir iş adamı heyetiyle ziyaret ediyoruz. İstiyoruz ki artık yeni bir dönem, yeni bir süreç başlasın. Bu süreçte mevcut rakamları aşalım istiyoruz. 2010 sonu itibariyle dış ticaret hacminin 600 milyon dolar olan bir Kuveyt-Türkiye olmasın. Bunun çok daha üstüne ulaşalım. Artık aramızda milyarlarca dolarlık bir dış ticaret hacminin olması gerekir. Bu en kısa zamanda 3 mü, 5 milyar dolar mı olur? Değerlendirmek gerekir. Yapılan görüşmelerle sektörler arasındaki ilişkileri geliştiririz. İş adamlarımızın bu yoğun ilgisi, açıkçası Kuveyt ile iş yapma arzusu iradesi ortada. Bunu, bu buluşmada da çok açık görüyoruz. Şimdi zihinsel olarak buna hazırız ama yeterli değil. Bunu oturup uygulamaya koymamız gerekecek. Bunu ortaya koyduğumuz andan itibaren inanıyorum ki durum çok daha farklı hale gelecektir. Bugün ifade ettim; aslında son dönemde Türkiye ile Kuveyt arasında artan işbirliği iki ülkenin nasıl birbirine özlem duyduğunu, nasıl bir hasret içinde olduğunu da gösteriyor. Bu son 8 yılda bu hasreti Suriye ile Türkiye arasında giderdik. Bu özlemi, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan, Katar ile büyük ölçüde giderdik. Fakat yeterli olmadığını ifade etmek istiyorum.''  -''İNANIN BİZ BİZE YETERİZ''- Başbakan Erdoğan, bölgedeki tüm ülkelerle özellikle yakın olan, komşu olan ortak tarih ve kültür bağları olan tüm ülkelerle 8 yılda çok farklı bir mecrada ilişkiler geliştirdiklerine işaret ederek, ''On yıllardır birbirinden uzak duran bölge ülkeleri olarak artık birbirimize çok daha fazla yakınlaşıyoruz. Halklarımız için işbirliğini artık daha ileri boyutlara ulaştırıyoruz. Bizi başkaları bu kadar iyi anlayamaz, bizi en iyi biz anlarız. Zira biz bu coğrafyada tarih boyunca bir arada yaşadık, acıları, sevinçleri, idealleri, hedefleri bir olan ülkeleriz. Hepsinden öte biz kardeşiz. Kardeşler olarak aslında atmamız gereken adımları henüz atmadık. Bunu başarmazı lazım, inanın biz bize yeteriz. Birbirimizin ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebilecek potansiyele sahibiz. Bu bizde var, ihtiyaçlarımızı rahatlıkla gideririz'' diye konuştu. Erdoğan, altyapı ve üstyapı noktasında Türk müteahhitlik sektörünün, Çin'den sonra dünyada 2. sırada yer aldığını, Türkiye'nin dünyada 5 bin 600 projeyi bitirmiş bir deneyime sahip olduğunu kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Her alanda rahatlıkla ispatı vücut etmiş olan bir sektör. Öyleyse çok daha farklı yerleri aramanın da anlamı yok. Bunu söylerken ticari noktada menfaati düşünmeyecek miyiz? Tabi ki düşüneceğiz... Bunu, kazan kazan anlayışla yapalım ama bunun yanında bizim kolektif bir dünyamız var. Bunu da ihmal etmeyelim. Kuveyt, bağımsızlığını ilan ettiğini biz de kalbimizde bunu hissettik. Kuveyt'in sevinci bizim sevincimiz, acısı bizim acımız. Kuveyt'in işgaline en az Kuveytliler kadar bizler de tepki gösterdik. Çünkü bizler kendisi için istediğini, kendisi için arzu ettiğini kardeşi için de istemeyi kendi değerlerinin bir gereği bilen bir milletiz. Farklı diller konuşuyor olabiliriz ama inanın aramızda yegane fark dillerimizdir. Ama bizi bir kılan başka Bir şey var. Bizim gönül dillerimiz aynı, asıl olan budur. Gerek Türkçe'de gerek Arapça'da bulunan ortak kelimeler, bu farklılığı ortadan kaldıracak kadar fazladır. Türkiye olarak aramızdaki tüm ön yargıları biz kaldırmak için mücadele içindeyiz. Bin yıldan fazla birlikte yaşamış halkların aradaki sanal iddiaları, gerginlikleri ortadan kaldırması şart.'' -''ZEKATLARIMIZIN HESABINI TAM YAPMIŞ OLSAK...''- 2002'de Türkiye'nin, Kuveyt'e ihracatının 139 milyon dolar olduğunu hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''2010 Aralık sonu itibariyle son rakamları almadık Ocak-Kasım arası 362 milyon dolar. Kuveyt'e geliyoruz, toplamda 600 milyon dolar; bu, Türkiye ile Kuveyt'e yakışmıyor. Aşarız biz bunları. Aktörler burada, iş adamları burada. Biz de önünüzde ne kadar engel varsa, taşlar varsa biz de o taşları temizleyeceğiz, yeter ki siz yürüyün. Biz o taşları temizleyeceğiz. Niye? Biz kendimizi birbimizi farklı görmüyoruz. Aramızdaki siyasi, ekonomik, ticari, medeniyet noktasındaki dayanışmamız bizi çok farklı bir yere taşıyacak. Onun için bunu başarmamız lazım.  İçinde bulunduğumuz bölgedeki şartlar her zamankinden çok daha fazla dayanışmayı, paylaşmayı gerektiriyor. 'Bana dokunmayan yılan çok yaşasın' şeklindeki bir bencilliğin içinde olamayız. Benim Afgan kardeşimin sorunu hepimizin sorudur; Irak'lı, Sudan'lı, Mısır'lı, Pakistan'lı kardeşimin sorunu hepimizin sorunudur; Filistin hepimizin sorudur, Gazze, Kudüs hepimizin sorundur. Zaman zaman hepimizin gönlü yanıyor. Öyle sıkıntılarla iç içeyiz ki inanın değerlerimizden kaynaklanan, şöyle zekatlarımızın hesabını tam yapmış olsak, bu fakir fukara dünyamızda inanıyorum ki bu insanların hepsi ihya olur. Öyle zannediyorum ki bu bizim pek semtimize uğramıyor.'' -''ÜLKEMİZDE ORTAK GİRİŞİMLERE GİRECEK KADRO BURADA''- Erdoğan, bu coğrafyada on yıllardır süregelen sorunları aşmadıkça, bölge ve ülkelerin huzur ve istikrar içinde olamayacağını, kalkınma hedefini tam olarak yakalayamayacağını çok iyi bildiklerini ifade ederek, şunları söyledi: ''Türkiye'nin Arap alemiyle yakınlaşmasını, kasıtlı olarak farklı yerlere çekmeye çalışanlar var. Ülkemin içinde de var dışarda da var ama biz bunları çok iyi bildiğimiz için aldırış etmiyoruz ve etmeyeceğiz de... Çünkü biz bu dünyayı paylaşmışız, paylaştığımıza göre ayrımcılığa fırsat vermeyeceğiz; ne etnik milliyetçiliğe, ne bölgesel ne de dinsel milliyetçiliğe fırsat vereceğiz. Yaratılanı, Yaradan'dan ötürü seveceğiz, bunun hizmetini vereceğiz.  Ortadoğu ülkeleriyle son dönemde tesis ettiğimiz ilişkileri farklı yorumlayanlar var, bunları farklı yerlere çekmeye çalışanlar var. Bunlara vereceğimiz en anlamlı cevap, son dönemde yoğunlaşan ekonomik, siyasi, idari işbirliği sayesinde halklarımızın elde ettikleri refah olacaktır. Türkiye'nin şu anda organik tarıma el verişli bol toprakları var. Biz de buna yetecek attığımız adımlarla, suyumuz var. Bu su, artı değer ifade eden bir değerdir iddiasında değilim. Ciddi baraj yatırımlarıyla kayıp yıllarımızı telafi ediyoruz. Ciddi bir teknolojimiz var. Ciddi bir deneyimimiz var. Şimdi ben Kuveytlilere sesleniyoruz ülkemizde ortak girişimlere girecek kadro burada. İnanıyorum ki burada suyun maliyeti çok çok fazla. Toprak yok denecek noktada az. Bu topraklar, bizim Anadolu topraklarımız gibi bereketli topraklar değil. Bunu iyi değerlendirerek organik tarımda elde edilenleri Kuveyt halkı değerlendirebilir, istifade edebilir.'' -''VİZELERE TAKILIP KALIRSAK VAY HALİMİZE''-   Erdoğan, enerji alanında Türkiye'nin transit bir ülke olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti: ''Kaldı ki Kuveyt, enerji noktasında potansiyel bir ülke; burada da müşterek yapılacak işler var. Özellikle Akdeniz'de rafineri noktasında, rafine ürünler noktasında müşterek adımlar atılabilir. Bunun da teknolojisinde iyiyiz. Nükleer noktasında sizin de düşünceleriniz var, çalışmalarınız var Ve Türkiye'de nükleer enerjiye giriyor, yine bu noktada müşterek atılacak adımlar olabilir. Raylı sistemde ülkelerimizi kuşatacak bir sistemi raylı sistem olarak kurabiliriz. Tüm Körfezin ürünlerini batıya gönderecek sistemler kurabiliriz. 120 milyar dolarlık bir yatırım hedefi olan Kuveyt'in bu yatırımı içinde 'Türkiye'nin aktörleri Kuveytli iş adamlarıyla el ele omuz omuza işler görebilir' diye inanıyorum ve öyle görüyorum. Küresel krizin etkilerini dünyada azalmasıyla birlikte Türkiye'nin çekebileceği doğrudan yatırımların yükselmeye başladığını görüyoruz.  Kuveytli yatırımcılara fazla sayıda yatırımla ülkemizde görmek isteriz. Ben de kendi yatırımcılarımızı Kuveyt'te görmek istiyorum. Muhataplarımla bunları konuştuk. Vize noktasında inşallah biz zaten vize noktasında sınırda vizeyi Kuveytli tüm vatandaşlara veriyoruz ama dün bir mutabakat sağladık, öyle zannediyorum ki onun imzalarını da en kısa zamanda atarız. Şimdi gerek Kuveyt sınırda, gerek Türkiye sınırında karşılıklı olarak halklar inşallah vize almadan geçebilecekler. Dolayısıyla sınırda bu işler görülecek. Böylece gidiş gelişler hızlanmış olacak. Halklarımızın kaynaşması daha iyi konuma gelmiş olacak. Kardeşliğimizin gereği de bu. Bunlar bu şekilde devam ederken vizelere takılıp kalırsak vay halimize. Türkiye Yatırım Destek Ajansımız, şahsıma bağlıdır. Herhangi bir engel bu noktada tanımıyoruz. Her türlü sorunu çözmeye hazırız. Kuveyt'i takdirle izliyoruz. 5 yıllık döneme ait yer verilen projelerin, Kuveyt'in bölgede bir finans merkezi olmasının da önünü açacaktır. Bu süreçte Türk İş adamlarını daha fazla istifade etmesini arzuluyoruz. Bu ziyaretin bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Bu buluşmayı sağlayanlara teşekkür ederim.'' -BAKAN ÇAĞLAYAN'IN KONUŞMASI- Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da konuşmasına ev sahipliği yapan tüm Kuveytlilere şükran duygularını belirterek, ''İki uçak dolusu 500'e yakın iş adamıyla bir toplantı icra ediyoruz. İş adamlarını Kuveytli muhataplarıyla ikili görüşmeler yaptılar. İkili işbirliği yaparak, üçüncü ülkelerde yatırım imkanlarını araştırdılar. Müteahhitlik, gıda, tekstil ve inşaat sektöründe görüşmeleri de iş adamlarımız yapacaklar'' diye konuştu. Türkiye'nin önemli bir geçiş koridoru olduğunu vurgulayan Çağlayan, Türkiye'nin önemine değindi. İKÖ üyesi 57 İslam ülkesinin kendi arasında ekonomik anlamda bir birlik oluşturabileceğine dikkati çeken Çağlayan, İKÖ'ye üye 57 ülkenin dünya kara paçalarını üçte birine sahip olduğunu kaydetti.  İslam ülkelerinin kendi aralarındaki iç ticaretlerinin oldukça düşük olduğuna işaret eden Çağlayan, bu noktada İKÖ üyesi ülkelerin, kendi aralarındaki işbirliğine ağırlık vermesi gerektiğini dile getirdi.