Gündem

Kurtulmuş'tan yeni Suriye açıklaması: Gücümüz yetmedi!

"Suriye'de uygulanan politika yanlıştı ve maalesef bunun bedelini Suriye halkı ödedi"

06 Ocak 2017 20:31

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Suriye politikası yanlıştı" sözlerinin hatırlatılması üzerine, "Bütün uluslararası camiayı da katarak söylüyorum, Suriye'de uygulanan politika yanlıştı. Türkiye olarak durduğumuz yer doğruydu. Biz Suriye halkının yanındaydık ancak tek başına gücümüz bu savaşı bitirmeye yetmedi" dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş,  Başbakan Binali Yıldırım'ın Irak ziyareti öncesinde, Irak'ta yayın yapan Rudaw televizyonuna açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.

"Suriye politikamız baştan beri yanlıştı şeklinde bir açıklamanız olmuştu. Bundan sonra nasıl bir politika göreceğiz. Esad rejimi öncelik olmaktan çıktı mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Orada söylediğimiz, Suriye politikası, genel olarak uluslararası camiayı da kastederek, Suriye'de uygulanan politika yanlıştı ve maalesef bunun bedelini Suriye halkı ödedi. Burada maalesef hiçbir ülkenin elinde, 'nasıl sorunu çözeriz?' diye bir anahtar, proje olmadı. Baştan beri keşke bölge ülkeleri bir araya gelebilse ve dışarıdan ülkelerin müdahalesi olmadan Suriye'deki krizi çözebilselerdi. Keşke uluslararası camia, Esad rejiminin barbarlıklarını, hatta biliyorsunuz kimyasal silahları da kullandı, ondan sonraki süreçte olsun hiç olmazsa nasıl durdurabileceğiz bununla ilgili bir inisiyatif alabilseydik. Ama bunların hiçbirisi olmadı. Eğit-donat projeleri başarılı olmadı. Suriye'de Özgür Suriye Ordusu'na ciddi bir şekilde destek verilemedi. Sonunda buraya geldik. Şimdi olan oldu. Keşke bunlar olmasaydı. Ama bundan sonraki süreçte Türkiye olarak biz yeni bir barış perspektifini ortaya koymaya çalışıyoruz. Türkiye olarak Suriye'de durduğumuz yer doğruydu. Hiç şüphemiz yok. Yüzde yüz doğruydu. Suriye halkının yanındaydık, Suriye'de demokratik bir sürecin başlatılmasını istiyorduk ama bunları gerçekleştirebilecek politik araçların gelişmesini sağlayamadık, gücümüz tek başına buna yetmedi. Uluslararası camianın bu noktada ciddi bir desteği olmadı. ABD başta olmak üzere birçok uluslararası koalisyonun parçası olan ülkelerin, Suriye'de sonunu nasıl çözeceğine ilişkin bir eğilimi, yönelimi, ortak bir perspektifi olmadı. Dolayısıyla söylediğimiz şey budur. Dolayısıyla biz Türkiye olarak Suriye'de doğru yerde durmuş olmakla birlikte bu doğru yeri tahkim edecek politikaları geliştiremedik. Buna gücümüz yetmedi."

 

"Biz Suriye'nin kuzeyinde Kürt kardeşlerimizin varlığından rahatsız değiliz"

 

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Rojava'da PYD'nin kontrolünde bir tampon var. Türkiye bunların birleştirilmesini kesinlikle istemiyor. Bu konuda Rusya ile bir mutabakat sağlandı mı?" sorusu üzerine, böyle bir mutabakatın olmadığını söyledi.

Rusya’nın, El Bab ve Münbic’e kadar olan bölgede, Fırat Kalkanı Operasyonunda, özellikle El Bab’da hava desteği verdiğini anımsatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bizim niyetimizin herhangi bir şekilde toprak işgali değil, oraların terörden temizlenmesi olduğunu ister istemez görüyorlar. Ruslar da görüyor, Amerikalılar da görüyor. Bizim tavrımız çok net. Biz Suriye'nin kuzeyinde Kürt kardeşlerimizin varlığından rahatsız değiliz. Hatta öyle ki Türkiye'deki sınır ilçelerimiz karşılıklıdır. Bizim akrabalarımız, komşularımız hemen Suriye toprakları içerisindedir. Dolayısıyla biz oradaki Kürt kardeşlerimizden asla rahatsız değiliz. Ama bir tek örgüt, bir terör örgütünün orada bir bölgede hakimiyet iddia ederek, Suriye'nin toprak bütünlüğünün ortadan kaldırılmasına karşı, bu Suriye'nin toprak bütünlüğünün ortadan kalkması demektir. Bu Suriye'nin pratik olarak en az üçe bölünmesi demektir ve ayrıca sadece bir toprak bütünlüğünün ortadan kalkması, Suriye'nin bölünmesi değil, bu bölgeden Türkiye'ye karşı da çok aktif bir terör saldırısının devam etmesi demektir. Nitekim şu anda da biliyorsunuz Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda devam eden birçok saldırının arkasında da PYD/YPG güçlerinin desteklerinin olduğunu biliyoruz. İnsan desteklerinin, lojistik desteklerinin olduğunu biliyoruz. Türkiye böyle bir şeye asla rıza göstermez. Bu, Türkiye'nin beka meselesidir, yoksa Kürt kardeşlerimizin oradaki varlık meselesi değildir.  Dolayısıyla bizim tavrımız açıktır. Orada Kürtler de olacak, Araplar da olacak, Türkmenler de olacak, Ezidiler de olacak hepsi olmaya devam edecek. Ama hiç kimse, 'Burada sadece biz varız, diğerleri olmayacak' demeyecek. Eğer bunu demeye kalkarlarsa PYD bunu söylüyor, YPG bunu söylüyor, bu kabul edilebilir bir durum değildir. Türkiye'ye karşı oradan saldırıların yapılması da asla göz yumulacak bir husus değildir."

 

"Bölgedeki başka hareketlilikleri engellemek için Türkiye Başika'dadır"

 

Başika konusundaki bir soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin Başika'daki varlığının, "Biz Türkiye'den gidelim, herhangi bir toprakta bir üssümüz olsun" şeklinde olmadığını ifade etti.

Türkiye'nin Başika'daki varlığının, özellikle Musul ve Telafer'in, DEAŞ unsurlarından korunmasıyla ilgili olarak yerel unsurların talepleri sonucu oluştuğuna işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun sonucunda da orada hem Peşmergelerden eğitilen çok sayıda kişi oldu aynı zamanda Ninova Muhafızları adına altında unsurlar eğitildi. Orada Türkiye'nin varlığı bu anlamda DEAŞ'a karşı verilen bir mücadelenin gereğidir. Ayrıca diğer terör örgütleri üzerinden de o bölgede başka hareketliliklerin olmasını engellemek için Türkiye oradadır. Şimdi Musul operasyonu gösterdi ki, Allah'tan Türkiye Başika'da Peşmerge, Ninova Muhafızları ve Musul'un yerel halklarıyla birlikte böyle bir çalışmanın içerisinde olmuş, bu eğitimlerden geçen insanların, DEAŞ'a karşı mücadelede oldukça etkili olduklarını gördük. Dolayısıyla biz orada işgal amacıyla bulunmuyoruz. Dost ve kardeş Irak halkına yardım etmek için, oranın DEAŞ terör örgütünün etkisinden kurtarılması için oradayız. Oradaki varlığımız, kardeşlerimizin talepleri, ihtiyaçları devam ettiği sürece sürdürülecektir. Bununla ilgili de tabii Irak merkezi hükümetiyle bu görüşmede de gündeme gelir. Meselenin, hallolması ve bir karşılıklı anlayış zemini içinde çözülmesi için adımlar atılır."

 

 

İlgili Haberler