-KURTULMUŞ: BU NASIL BİR ZİHNİYETTİR? ANKARA (A.A) - 19.08.2010 - Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, parti kongresinden sonra yaşananlardan büyük üzüntü duyduğunu belirterek, ''Kendi partilerine, kayyum tayin ettirmek için hakim marifetiyle parti basıldı. Bu nasıl bir zihniyettir? O gün, benim siyasi hayatım boyunca en fazla üzüldüğüm gün olmuştur'' dedi. Kurtulmuş, yaptığı açıklamada, partisinin kongresinde iki slogan kullandıklarını belirterek, sloganlarının ''Kongreden İktidara'' ve ''Değişmeden Yenilenmek'' olduğunu söyledi. Bu sloganların bütün işaretlerini Türkiye kamuoyuna kongre salonundan verdiklerini ifade eden Kurtulmuş, kongre sonrasındaki sürecin de bu sloganlara uygun olmasını arzu ettiğini kaydetti. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Sonuçta iki listeli bir kongre seçimi olmuş, burada 2 farklı genel başkan adayı yarışmış değil. Her iki listenin genel başkan adayı Numan Kurtulmuş. Sadece listelerde bir kaç isim değişikliği var ve ana farklılık Yüksek İstişare heyetinde yer alan ağabeylerimizin aynı zamanda Genel İdare Kurulu'nda yer alıp almamaları tartışmasıdır. Biz olmalarını istemedik, teşkilatlarımızın büyük çoğunluğu da böyle olmasını istiyor. Kongrenin hemen ertesi günü, kongreye iptal davası açtı arkadaşlar. Arkasında sayısını unuttuğum ancak 20'ye ulaşan çeşitli davalar açıldı. Kendi partilerine, kayyum tayin ettirmek için hakim marifetiyle parti basıldı, bu nasıl bir zihniyettir. O gün, benim siyasi hayatım boyunca en fazla üzüldüğüm gün olmuştur. Sonunda gelen hakim eksik bir şeyin olmadığını gördü. Bir kongrede çift liste çıktığı için bazı sözler söylenebilir. Benim başından beri söylediğim bir şey var, hiç kimse daha sonradan 'yanlış yaptım, yanlış anlaşıldım' sözlerini söylemezsin, yanlış anlaşılacak işleri, yanlış olacak işleri yapmazsın. Partiyi medyanın önünde sürekli mahkemelerle uğraşan bir parti haline getirmek hangi amaca hizmet eder.'' -GİK YETKİLİ- Kurtulmuş, ortada parti delegelerinin iradesi olduğunu, seçilmiş genel başkan ve Genel İdare Kurulu bulunduğunu ve yasanın verdiği yetkiye göre Genel İdare Kurulu'nun gerekli bütün istişarelerini yaptıktan sonra olağanüstü kongre talebini tamamıyla iptal ettiğini anımsattı. Saadet Partisi'nin olağan kongre sürecine girdiği zaman olağan kongresini yapacağını ifade eden Kurtulmuş, ''Arkadaşların bu acelesi niye? Bu baskısı niye, keşke arkadaşlarım bu süreçte çalıştıkları kadar daha önceki süreçlerde çalışmış olsalardı da ve şimdi de çalışıp iktidar alternatifi olan partimizi daha yukarı kaldırabilelim'' görüşünü dile getirdi. Yaşanan tartışmaların sevindirici bir tarafının da Türkiye'de Saadet Partisi kongresinin hala gündemin üst sıralarında yerini koruyor olması olduğunu belirten Kurtulmuş, Saadet Partisi'nin iktidarın alternatifi olduğunun görüldüğünü ifade etti. -''BAŞBAKAN BENİ YANLIŞ ANLADI'' Kurtulmuş, referandum konusunda tavrını çok net bir şekilde gerekçeleriyle ortaya koyan tek partinin Saadet Partisi olduğunu söyledi. Mevcut Anayasa değişiklik paketindeki maddelerin tam manasıyla bir reform niteliğinde olmadığını belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Gönül arzu eder ki 12 Eylül Anayasası tamamıyla değişsin bu anayasa bütünüyle millet tarafından yapılsın. Biz başından beri bu süreci bu şekilde tanımlıyoruz. Bunun nasıl olacağını da hükümete dosya halinde sunduk, sayın Cumhurbaşkanına takdim ettik ve Türkiye kamuoyuyla da paylaştık.'' Başbakan Erdoğan'ın ''Sayın Kurtulmuş'un 12 Eylül'e kadar 'Evet' 13 Eylül'de 'Hayır' sözünü de anlamış değilim'' sözlerini de anımsatan Kurtulmuş, şöyle konuştu: ''Anayasa paketi bizim tekliflerimize göre 20-30 yıl geri olmasına rağmen mevcut anayasa değişiklik paketini, Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünü açacağı ve Türkiye'de millet egemenliğini sağlama yönünde olumlu bir adım olacağı için biz referandum da 'Evet' oyu kullanacağız. 13 Eylül'de 'Hayır' diyeceğiz ve Topyekün yeni bir anayasa istiyoruz. Onun için yeni baştan bir anayasa yapma süreci için kollarımızı sıvayacağız. Dün benim söylemek istediğim buydu. Dün bunu sayın Başbakana yanlış anlattım galiba, Sayın Başbakan yanlış anladı. Salondakiler böyle anlamadı, salondakiler söylediklerimin ne anlama geldiğini çok net bir şekilde anladılar. Zannediyorum sayın Başbakanın yanlış anlamasından doğan bir reeksiyonuydu.''