Kürtçe yayına başlayan TRT-6’nın ardından ikinci Kürtçe açılımı Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’den geldi. Bakan Şahin, cezaevlerindeki Kürtçe yasağını kaldırmak üzere bürokratlarına talimat verdi. Cezaevlerinden gelen şikayet mektupları üzerine harekete geçen Şahin, Kanunlar Genel Müdürlüğü’ne talimat vererek, cezaevindeki görüşlerde ve telefon görüşmelerinde Türkçe dışında bir dilin kullanılmasını şartlara bağlayan düzenlemenin değiştirilmesini istedi verdi. Tüzük değişikliği Danıştay onayından geçerse yürürlüğe girecek.
Kürtçeye ceza kesiliyordu
Türkiye’deki Kürtçe yasağının kökeni tek parti dönemine dayanıyor. Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra yaygınlaşan “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyaları sonucu aralarında Diyarbakır Belediyesi’nin de olduğu bazı belediyeler sokakta Kürtçe konuşan vatandaşlara para cezası veriyordu. Kürtçe müzik ve yazı yasağı da uzun yıllar sürdü. Ancak Kürtçe yasağının en katı biçimde uygulanması 12 Eylül döneminde oldu.
12 Eylül Anayasası’na eklenen, “Düşüncelerin açıklanması ve yayılmasında kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dil kullanılamaz” ifadesi ve 1983’te çıkarılan Türkçe’den Başka Dillerde Yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun, Kürtçeyi neredeyse tamamen eve hapsediyordu. Kanun, Türk vatandaşlarının anadilinin Türkçe olduğunu ve Türkçe’den başka dillerin anadil olarak kullanılmasına ve yayılmasına yönelik her türlü faaliyette bulunmanın yasak olduğunu düzenliyordu. Bu yasak nedeniyle Kürtçe müziğe yönelik yasaklar sert biçimde uygulandı. Polis yaptığı aramalarda bulduğu Kürtçe kasetleri topladı, dinleyenlere ceza kesildi.
İlk adımı Özal attı
Kürtçe üzerindeki yasakların kaldırılması yönündeki ilk adım 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da desteğiyle ANAP hükümeti döneminde atıldı. 12 Nisan 1991’de Türkçe’den Başka Dillerde Yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılırken, Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri 3 Ekim 2001’de anadille ilgili yasaklamalardan arındırılarak değiştirildi.