Politika

Kürşat Bumin: Yeni Anayasa'da MGK'ya yer verilecek mi?

Kürşat Bumin, yeni anayasa çalışmalarında MGK'nın durumunun da belirlenmesi gerektiğini söyledi

01 Temmuz 2012 16:29

Kürşat Bumin
(Yeni Şafak - 1 Temmuz 2012)


Yeni Anayasa'da MGK'ya yer verilecek mi?


'Eskiden' Anayasa tartışmalarında MGK'nın Anayasasal bir kurul olarak varlığı çok eleştirilir ve 'Yeni Anayasa'da bu fazlalığın giderilmesi gerektiği vurgulanırdı. Benim de katıldığım çok yerinde ve gerekli bir eleştiri ve öneriydi bu. Siz bakmayın MGK'nın varlığının ilelebet sürmesini isteyenlerin 'Sadece bizde değil, bütün demokrasilerde benzer bir kurul vardır' şeklindeki ısrarlarına, çünkü 'vardır' diyenler -karşılaştırması yapılan diğer pek çok husus da olduğu gibi- önümüze açık-seçik olarak önümüze MGK benzeri bir örnek sunamamışlardır.

Açalım Anayasa'yı ve bu kurulun ne işe yaradığını bir kere daha hatırlayalım:

'Millî Güvenlik Kurulu; Devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirir. Kurulun, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Bakanlar Kurulunca değerlendirilir.'

Açıkça görüldüğü gibi, 61 Anayasası ile mevzuatımıza dahil edilen kurulun bu görev tarifi her şeyden önce kendi içinde bir tuhaflık, hatta 'mizah' barındırmaktadır. Nedeni basit: Çünkü kurulun üyelerinin yarısını oluşturan hükümet başkanı ve ilgili bakanların yanına bir de tarifi gereği 'Yürütme' içinde yer alan cumhurbaşkanını ekleyecek olursanız, 'kimin kime görüş bildirdiği' gerçekten de içinden çıkılması zor bir problem olarak karşınıza dikilir...

MGK toplantılarında cumhurbaşkanı, başbakan ve ilgili bakanlar tabii üye olarak yer alıyorlar, ama ne tuhaftır ki bu zevat o toplantılarda alınan kararların kendilerine ('Bakanlar Kurulu' yani) 'bildirilmesi' için karar alıyor!

Demek ki Anayasa'nın bu maddesinin yorumunun 'Türkçesi' aslında şudur: MGK'nın asker kanadının görüşlerinin 'Bakanlar Kurulu'na bildirilmesi...

Bana sorarsanız, bu tuhaf mı tuhaf, münasebetsiz 'memnuniyet' açıklamalarıyla dolu bildirilerinden hemen hiçbir şey anlaşılamayan, ama nedense varlık nedeninin sorgulanmadığı bu kurulu Anayasa'dan ihraç etmenin zamanı çoktan gelmiştir. (Gördüğünüz gibi MGK'ya ilişkin 'eski defterler'e hiç bulaşmıyorum bile...)

(MGK bahsiyle ilgili olarak 'fıkra' benzeri bir haber metnini hatırlatmadan geçemeyeceğim. Altı ay öncesinin bu şaşırtıcı haberi aynen şöyle idi: 'Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, temel hak ve özgürlükleri genişleterek, Milli Güvenlik Kurulu'nun demokrasi üzerindeki etkisini kaldırdıklarını söyledi.')

Bu 'giriş' çerçevesinde MGK'nın son toplantısından sonra açıklanan bildiriye yakından bakalım:

Bu son MGK toplantısına ilişkin bir fotoğraf ile Yeni Şafak'ta karşılaştım. Bilmiyordum doğrusu, 'oturma düzeni' belki de bilmem kaçıncı toplantıdan beri böyleydi... Neyse de, kurulun 'demokrasi üzerindeki etkisinin kalkması' yönünden olmasa da yeni düzen bana yine de ilginç geldi. MGK 'oturma düzeni' (YAŞ oturma düzeni gibi) bayağı değişmiş. Eskiden cumhurbaşkanı soluna generalleri, sağına hükümeti alarak masaya yerleşirken, bu sefer Genelkurmay Başkanı yerini korurken diğer generaller masanın karşı yakasına (ve de 'sahne'ye epeyce uzak bir bölümde) yerleştirilmişlerdi. Kuvvet komutanlarının eski yerlerini iki Başbakan Yardımcısı işgal ediyordu.

Küçümsememek lazım tabii ki... Hiç yoktan iyidir, bu da bir gelişme olarak kaydedilebilir.... Ama ne zaman ki toplantıdan çıkan açıklamaya göz gezdirdim, yeni 'oturma düzeni'nin etkisiyle içine sürüklendiğim iyimserlik hali hemen o an tornistan etti.

MGK toplantıları sonrasından yapılan açıklamaları duymamış olmanız imkansız. Açıklamalarda gözlenen o dil, o üslup, o konu seçimi (...) gerçekten 'klasik' sıfatını hak eden türdendir. MGK'nın doğum tarihi (1961) epeyce eski olmasa, bu metinlerin yıllardır aynı kalemin elinden çıktığını sanırdık. Ama söz konusu tarz bu açıklamaları kaleme alanların zihninde o kadar etkili olmuş ki bu gidişle (eğer Anayasa'dan ihraç edilmez ise) benzer metinlerle 50 yıl sonra yine karşılaşacağımızı garanti edebilirim.

Son MGK açıklaması da -gerçekten- münasebetsiz konulara girmiş.

Mesela:

'Irak'ın güvenliğine, istikrarına ve toprak bütünlüğüne önem atfeden Türkiye'nin, bu ülkedeki siyasi gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdürdüğü ve bu bağlamda, altı ayı aşkın süredir devam eden siyasi bunalımın bir an önce demokratik ve anayasal çerçevede çözüme kavuşturulmasının önem taşıdığı kaydedilmiştir.'

Irak'ta 'siyasi bunalımın çözüme kavuşturulmasının önem taşıması' gibi aşikar bir olumlu gelişmenin MGK'nın basın bildirisinde özellikle belirtilmiş olmasının nedeni nedir acaba? Irak'a ilişkin böyle bir dilek, düşünce ve politika zaten olması gerektiği ve olduğu gibi hükümetin gündeminde olduğuna göre, MGK'nın bu hususu hatırlatmasının ne gereği var? 'MGK'nın asker üyeleri de bu görüşte' demek için mi?

Mesela: 'Mısır'da 16-17 Haziran 2012 tarihlerinde düzenlenen ve demokratik dönüşüm sürecinin ilerletilmesi bakımından büyük önem taşıyan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarının açıklanması memnuniyetle karşılanmış, (...) tamamlanmasının önemi vurgulanmış, (...) ifade edilmişdir.'

Herhalde yani! İyi ama bu çerçevede duyulan 'memnuniyet'in 'ifade edilmesi'nin ne gereği vardır. Söz konusu gelişme tabii ki başta Mısır'da olmak üzere ülkede ve dünyada aklı başında herkes tarafından 'memnuniyetle karşılanmıştır.'

Benzer bir yorum da Libya ile ilgili. MGK bu sefer bu ülkedeki gelişmeleri henüz 'memnuniyet' değil 'temenni' çerçevesinde hatırlatıyor.

Bu örnekler gösteriyor ki, MGK, sanki, dünyadaki politik-askeri gelişmelerı gökyüzünden izleyip bunlar hakkında 'günlüğüne' notlar düşen uluslarüstü bir değerlendirme kuruludur... Bakıyor, tartışıyor ve memnuniyetini ya da endişelerini not ediyor...

Bu -bence- 'münasebetsiz' gözlemleri okuyanın şu soruyu sormaması imkansız: İyi güzel ama bir önceki MGK toplantısından sonra başka diyarlarda da (mesela sırasıyla Rusya, Fransa, Yunanistan) 'memnuniyet' verici ya da vermeyici gelişmeler oldu. MGK bu gelişmeleri niçin değerlendirmeye tabi tutmadı acaba? Bu fasıla şu soruyu da ekleyebiliriz: MGK, yaklaşan ABD başkan seçimlerinın sonuçları hakkında da bir değerlendirme yapacak mı acaba?

Toparlayacak olursak: 'Yeni Anayasa' tartışmalarına MGK'nın varlığı-yokluğu meselesini de muhakkak dahil etmeliyiz.