Hülya Karabağlı
ANKARA
BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e verdiği soru önergesinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamalarını örnek göstererek Abdullah Öcalan’ın tecritinin, 5275 sayılı Ceza ve ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunla çelişip çelişmediğini sordu. Kürkçü, 59. Gününe giren açlık grevinde artık dakikaların önemli olduğuna dikkat çekti.
Kürkçü’nün önerge gerekçesi ve bakana yönelttiği sorular şöyle:
‘Toplu ölümler kaçınılmaz olacaktır’
Türkiye genelinde çeşitli cezaevlerinde 707 Kürt siyasi tutsak tarafından 12 Eylül 2012 tarihinde başlatılan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinin 59. gününe gelindi. Artık açlık grevlerinde, telafisi mümkün olmayan, yaşamsal sorunlara ve ölümlere yol açabilecek, günlerin değil dakikaların önem kazandığı bir aşamadayız. Cezaevlerinden gelen bilgiler, ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya olan onlarca tutuklu ve hükümlünün varlığına işaret ediyor. Gerekli önlemler alınmaz, tutsaklarla diyalog yolu bulunmaz, 59 günden beri açlık grevini sürdürenlerin insani ve demokratik talepleri karşılanmaz ise tek tek ya da toplu ölümler kaçınılmaz olacaktır.
- Sayın Arınç’ın yaptığı açıklama 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 3.Kısımı’nın 1. Bölümünde “Avukat ve noterle görüşme hakkı” olarak ifade edilen 59. Maddede yer alan, aşağıda alıntılanan hakları açıkça ihlal eden bu görüşe Adalet Bakanlığı katılmakta mıdır?
- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 4. Kısmının, Dördüncü Bölümünde “Hükümlüyü ziyaret” olarak ifade edilen 83. Maddenin aşağıda ifade edilen 1. Paragrafında yer alan yakınları dışındaki üç kişiyle görüşme hakkından Abdullah Öcalan yararlanmakta mıdır?
-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 1.Kısmının ikinci bölümünde “İnfazda temel ilke” olarak ifade edilen 2. Maddeyle düzenlenen (1) “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır” maddesi İmralı Cezaevin’de bulunan Abdullah Öcalan için de geçerli midir? Geçerliyse Abdullah Öcalan’ın 1 yılı aşkın süredir avukatlarıyla görüştürülmemesinin sebebi nedir?