Deniz Kılınç / İstanbul, 12 Ekim (DHA) - Blockchain Türkiye Platformu (BCTR), Yürütme Kurulu üyesi ve Accenture Türkiye Genel Müdürü Dilnişin Bayel, küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın 2027 yılında yüzde 10’unun blockchain üzerinden geçeceği öngörüsüne dikkat çekti.
BCTR’nin Haziran ayındaki kuruluşundan bu yana bünyesine kattığı şirketler ve BCTR Yürütme Kurulu üyelerinin tanıtımı gerçekleştirilen basın toplantısında, Yürütme Kurulu üyelerinden Dilnişin Bayel, blockchainin kişisel verilerin korunması ve saklanması konusundaki etkisine de değindi. Bayel, şöyle konuştu:
“Blockchain dediğimizde birçok ülkede hem ülke hem de ülkelerarası kapsamda dijital ekonomi ve dijital ekosisteminin ana gerekliliği olan aracısızlaştırmayı, şeffaflığı, güveni ve güvenilirliği sağlamak için kullanılan bir hızlandırıcıdan bahsediyoruz. Bu kavram hayatımızda bugünün dünyasında çözemediğimiz birçok konuyu yeniden ele alıp blockchain üzerinde tanımlayıp çözmemizi sağlıyor. Bir taraftan hem dijital ekonomi hem de ekosistemlere ek olarak hayatımıza dijital dönüşümde kişisel verilerin korunması kavramı giriyor. Kullanıcılara kendi verileriyle ilgili söz sahibi olabilme ve kendi verilerini paylaşma konusunda yetkilendirme fırsatı sağlıyor. Bu da \'dijital ID\' dediğimiz dijital kimlik yönetimiyle ilgili konularla gündeme geliyor.
“Verilere baktığımız zaman 2027 yılı itibariyle küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYH) yüzde 10’nun blockchain üzerinden geçeceği varsayımı var. Dünya genelinde ise birçok problemin blockchain teknolojisi ile çözülebildiğini görüyoruz. Birleşmiş Milletler’in de Accenture ile yürüttüğü \'ID 2020\' projesi var. Dünya üzerindeki ir milyardan fazla kişinin dijital kimlik ile kendini doğrulaması ve mülteci probleminin çözülmesi gibi konularda bu şekilde kurgulanıp çözülebiliyor.
“Günümüzde birçok firma hala blockchain teknolojisinin nasıl kullanılacağı konusunda soru işaretlerine sahip olmasına rağmen tek bir konuda hem fikir; blockchain işletmelerde kapana kısılmış çok büyük bir değerin kilidini açıyor. Bu yeni teknoloji süreçlerin yeniden şekillenmesi, verimlilik ve kalitenin iyileştirilmesi taraflar arasında şeffaflığın artması gibi üç temel konuda köklü bir değişim sağlıyor. Günümüzün temel ajandası olan ekosistem bazlı düşünmeyi ve eni modeller geliştirmeyi hızlandırıyor.”