Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bakanlık görevine nasıl geldiğini anlattı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın fikrini almak için kendisini Beştepe'ye çapırdığını söyleyen Bakan Ersoy, "1 saat toplantı yaptık. Sonra ise adım bakanlar listesindeydi" dedi. Uyum sağlamaya çalmadığını ifade eden Ersoy, "Bize, 'Değişmeniz için değil, değiştirmeniz için getirdik…' dediler" diye konuştu.
Sözcü'den Özlem Gürses'in sorularını yanıtlayan Ersoy'un açıklamaları şöyle:
– Bu bir inceleme gezisi mi yoksa bazı konuların altını mı çizmeye çalışıyorsunuz?
Hepsi bir arada aslında. Biliyorsunuz, 2015'teki terör olayları nedeniyle sıkıntılı bir süreçten geçti bölge. Güvenlik kuvvetleri başarılı çalışmalarla bölgeyi terörden arındırdı, güvenlik ortamı ve huzur geri geldi. Şimdi bizim ticareti ve sosyal hayatı hep canlı tutmamız gerekiyor. Bunun için de en hızlı ve en güçlü etkisi olacak olan alan turizm. Bu nedenle ilk olarak yerel turizme dikkati çekmek için böyle bir gezi organize etmek istedik.
"Arkeoloji vurgusu"
– Doğrusu kısa sürede çok kapsamlı bir gezi olmuş…
Doğru, dar bir zamana çok durak sığdırdık. Ama bakanlık tarafında da çok işimiz var bizi bekleyen. Yılbaşından itibaren konsantre turizm alanları yaratma planımız var. 6 bölgede hayata geçecek. Diyarbakır ve çevresini kapsayan bölgeyi ilk plana alıyoruz.
– 35 yıldır turizm sektöründe faaliyet gösteren bir kurumun da sahibisiniz… Bakan olunca sektöre dair yeni bir şey öğrendiniz mi?
Türkiye'nin kültürel ve arkeolojik hazinesinin algılatılanın çok daha üstünde olduğunu gördüm. Bizim teşviklere, büyük bütçelere filan ihtiyacımız yok; o kadar değerli bir hazinemiz var ki o hazinemizi var olan bütçelerle çok kolay biçimde dünyaya anlatabiliriz.
– Arkeolojik kazının büyük bütçeli iş olduğunu düşünüyordum…
Öyle bile olsa turizmden elde ettiğimiz geliri kazılara aktarıp hem bütçeleri hem de ilgiyi canlandırabiliriz. Türkiye'ye has bu değerleri tanıtım politikamızın ana unsuru haline getireceğiz. Müze ziyaretlerini artırmak istiyoruz. Kaynakların bir bölümünü de buna aktaracağız.
"Önceliğimiz güneydoğu"
– Sadece Doğu ve Güneydoğu Bölgesi için mi bu çalışmalar?
Türkiye genelinde her bölgede yapacağız. Sadece terör meselesi açısından Güneydoğu'ya öncelik veriyoruz. Terörün bittiğinin dünya ölçeğinde de daha çabuk algılanmasını istiyoruz. İşte geziyoruz beraber, gayet huzurlu bir ortam var. Yatırımlar başladı. Tek yapmamız gereken biraz ivme getirmek, biraz farkındalık yaratmak.
– Şunu söylediniz “Sokaktaki insan kazanmaya başladıysa, turizm başarmış demektir…”
Elbette. Çünkü turizm sadece turizm çalışanlarının paylaştığı bir başarı hikayesi olamaz, tabana yayılması lazım. Taksici de çarşıdaki esnaf da kazanacak. O zaman gerçek turizm hayata geçmiş demektir.
"Ekimde güzel haberler var"
– İnsan kaynağı ile ilgili sorunumuz olduğu ortada, turizm de bundan etkileniyor mu?
Ekim ayında bu konuda Milli Eğitim Bakanlığımız ile ortak bir proje açıklayacağız. Bizi heyecanlandıran, turizm eğitimine yönelik bir işbirliği. Çok hızlı hayata geçirip, çok hızlı da sonuç alacağımız bir çalışma.
– Ne değişecek bu projeyle?
Türkiye'de turizm okullarına gidenler son seçenek olarak bu bölümleri yazıyorlar ve yüzde 80'i de mezuniyetten sonra bu işi yapmıyor. Oysa biz tutkuyla bu işi yapmak isteyen insanlar yetiştirmek istiyoruz. Göreceksiniz, başaracağız. Ekimde güzel haberler vereceğiz size.
"Hızımız daha da artacak"
– Nasıl geldi bu bakanlık teklifi size? Bekliyor muydunuz?
Doğrusu hiç beklemiyordum. Ben Sayın Cumhurbaşkanı ile sadece bir kez bir araya geldim. Kendisi bizim şirketimizde yaptığımız vizyoner işleri duymuş, fikrimi almak için Beştepe'ye davet etti. Bir saat 15 dakika ikili bir toplantı yaptık. Sonrasında adımı bakanlar listesinde gördüm.
– Nasıl bir insan kaynağı ile çalışıyorsunuz bakanlıkta? Alıştınız mı?
Uyum sağlamaya çalışmadım açıkçası. Bu göreve gelirken bize şöyle denildi: “Değişmeniz için değil, değiştirmeniz için getirdik…” Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Bakanlıkta 28 bin arkadaşımız var. Hızıma ayak uydurabilen kadrolarla çalışıyoruz. Hızımız daha da artacak çünkü yapacak çok işimiz var. Temel yaklaşım olarak “Niçin yapılamaz” değil “Nasıl yapılabilir” diyoruz. Bunun bütün gerekliliklerini de uyguluyoruz.
"Hedefimiz 5 yılda turizm gelirini 2 katına çıkarmak"
– Bu sene turizmde ziyaretçi sayısında rekor kırdık. Peki bu turizm gelirlerine de yansıdı mı?
Kişi sayısında evet, rekor kırdı Türkiye. Ancak, gelirde istediğimiz yerde değiliz. Yine de geçen seneye oranla gelirde ciddi bir artış var. Fakat kişi başı gelirimiz hâlâ çok düşük. Gelen turistin niteliğini, buna bağlı harcama kapasitesini artırmamız gerek. Amacımız kişi başı geliri de artırıp daha büyük hedeflere koşmak.
– Bu gerçekleşebilirse, turizm gelirleri Türkiye ekonomisine nasıl bir değer yaratabilir?
Bu yıl turizm gelirleri Gayri Safi Milli Hasıla'nın yüzde 4'ünü oluşturuyor. Bizim amacımız 5 yıllık bir planlama içinde bunu yüzde 8'e getirmek.
– Türkiye'nin potansiyelinin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Kendinizi ne kadar geliştirirseniz, turizminize ne kadar yatırım yaparsanız o kadar hızlı büyürsünüz. Ben gerçekçi ve mantıklı hedeflerden yanayım. İlk 5 yılda 50 milyon kişi 50 milyar dolar yetmez… 50 milyon kişiyi zaten yakaladık, geliri de en az iki katına çıkaracağız.
– Bu potansiyelin gerçekleşmemesinin önündeki engeller ne olabilir? Demokrasi sorunları mı, adalet sıkıntıları mı?
Tabii, herkes bize akıl veriyor, haklısınız… Ama kimse, ‘Komşun kim?' diye sormuyor. Bence en önemli sıkıntımız Türkiye'nin karşı karşıya olduğu jeopolitik sorunlar. Avrupa'da bir şey yapmak kolay, adamın komşusu Avrupalı ülkeler. Türkiye'nin yanı başındaki komşularla bu işi yapmak çok zor. Buna rağmen Türkiye bir yere gelmeyi başardı. Terörle mücadele dünyanın en zor işi, mülteci akınıyla bile başa çıkamadı Avrupa. Bence biz okyanusu aştık, bundan sonrası daha kolay.
"Turizm her şeyden etkilenir"
– Dolar kuru meselesi size nasıl yansıyor? Bizzat siz de çok eleştirildiniz şirketlerinizde dolar fiyatlaması devam ediyor diye…
İnsanlar eksik bilgiyle konuşuyor. Dövizle fiyat veren, yurtdışı turlar satan şirketlerimizin çalışanları bile dövizle maaş alıyor. Yurtiçi operasyonlarımızın tümü TL. Otel müşterimizin de yüzde 80'i yabancı ziyaretçiler. Onlara da döviz üzerinden fiyat veriliyor. Türk müşterilerimiz ise hem yüzde 15 avantajlı hem de TL üzerinden ödüyorlar. İşin gerçeği bu.
– Her alanda olduğu gibi turizm alanında da küçük ölçekli işletmeler sıkıntıda…
Sektörün yüzde 1'i bu tür işletmelerden oluşuyor. Çoğu da ne yazık ki özsermaye ile değil, ciro ile bu işe girmişler. En büyük sıkıntıyı şu anda onlar yaşıyorlar ne yazık ki… Ciro ile bu işe girmek doğru bir yaklaşım değil.
– Tanıtım için nasıl adımlar atacaksınız?
Turizm her şeyden etkilenen bir sektör. Ama Türkiye'nin kendine ait gerçeklerini de yok göremezsiniz. Tanıtım politikalarında çok ciddi bir değişikliğe gidiyoruz, bunu görecek, hissedeceksiniz yılbaşında. Bu işte çok başarılı olan kurumlarımız var, onlarla da çalışacağız, profesyonel kişilerle de çalışacağız. Algı yönetiminde başarılı olmuş güçlü şirketleri, lobicilikte uzman isimleri gönüllülük esasıyla bakanlığımıza çağıracağız.