Medya

Kulis: Erdoğan, Bakanlar Kurulu'nda "Ya atılım yapacağız, ya küçüleceğiz" dedi

Akif Beki: Erdoğan’ın büyüme ya da küçülme diye bahsettiği şey, coğrafi büyüme ya da küçülmeymiş gibi anlaşılıyor

12 Ekim 2016 11:29

Hürriyet yazarı Akif Beki, Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet'in Bakanlar Kurulu'yla ilgili olarak yazdığı kulisi aktardı. Beki, "Acet’in yazısından aynen aktarıyorum. 'Arkadaşlar' diye başlıyor Cumhurbaşkanı, 'Türkiye artık bu noktada kalamaz. Statüko bir şekilde değişecek. Ya ileri hamlelerle atılım yapıp kazanacağız. Ya da küçülmeye mahkûm olacağız. Ben kendi adıma ileri hamleler yapmaya kararlıyım'" ifadesini kullandı.

"Yazıdan sanki Erdoğan’ın büyüme ya da küçülme diye bahsettiği şey, coğrafi büyüme ya da küçülmeymiş gibi anlaşılıyor. Ben emin olamadım" diyen Beki, "Yine de önümüzdeki tablo, riskleri ve fırsatlarıyla netleşiyor. Suriye’de Fırat Kalkanı harekâtı, Erdoğan’ın sözünü ettiği ileri hamlelerden biri" ifadesini kullandı.

Akif Beki'nin "Türkiye ya büyüyecek ya küçülecek" başlığıyla yayımlanan (12 Ekim 2016) yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe'deki son Bakanlar Kurulu toplantısının başında tarihi bir cümle sarf etmiş.

Pazartesi günü Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet’in köşesinde okudum.

Bu cümleyi bir kenara not edin.

Acet’in yazısından aynen aktarıyorum.

“Arkadaşlar” diye başlıyor Cumhurbaşkanı:

“Türkiye artık bu noktada kalamaz. Statüko bir şekilde değişecek. Ya ileri hamlelerle atılım yapıp kazanacağız. Ya da küçülmeye mahkûm olacağız. Ben kendi adıma ileri hamleler yapmaya kararlıyım.”

Dün Avrasya İslam Şûrası’nda, Irak Başbakanı İbadi’ye sert çıkmasının arkasında da bu var.

Irak ve Suriye’de kimseden izin almadan bağımsız adım atacağımızı ilan etti.

Şurası kesin; Erdoğan gelinen noktada, kendi göbeğimizi artık kendimizin kesmesi gerektiğine inanıyor.

Mehmet Acet, Kanal 7’nin Ankara Temsilcisi. Sıkı gazetecidir, teyitli çalışır, kaynakları sağlamdır.

Yazısından sanki Erdoğan’ın büyüme ya da küçülme diye bahsettiği şey, coğrafi büyüme ya da küçülmeymiş gibi anlaşılıyor. Ben emin olamadım.
Yine de önümüzdeki tablo, riskleri ve fırsatlarıyla netleşiyor.

Suriye’de Fırat Kalkanı harekâtı, Erdoğan’ın sözünü ettiği ileri hamlelerden biri. 

Irak’ta Musul harekâtına katılmakta ve Başika Kampı’ndaki ısrarımız, böyle bir hamle.

Çözüm Süreci’yle yapamadığını sahada askeri güç koyarak yapmaya çalışıyor Ankara.


ÇÖZÜM SÜRECİ'NİN TELAFİSİ GİBİ
BÖLÜNÜP küçülmek yerine büyümeye imkan verecek altın bir fırsat olarak görülüyordu Çözüm Süreci.

İçeride ayrılıkçılığı bitirecek... Dışarıda Suriye ve Irak’taki Kürtleri de kucaklayarak Türkiye’nin nüfuz alanını büyütecekti. 

Hatta günün birinde oralardaki otonom Kürt idarelerinin bir modelle Türkiye’ye bağlanabileceği hayalleri bile kurulur olmuştu.

Yani bir batında hem bölünme tehlikesi bertaraf edilmiş olacak, hem de önünüzde bir büyüme ufku açılacaktı.

Ancak... Çözüm Süreci’nin rafa kalkması... PYD’nin de PKK’dan ayrışıp bağımsız bir aktöre dönüşememesi Suriye ayağını çökertti.

Irak ayağındaysa bölgesel Kürt yönetimiyle iyi ilişkiler sürüyor.

Fakat PKK ile İran’ın kışkırttığı Bağdat hükümeti hâlâ ayak bağı.

Üstüne ABD’nin, IŞİD’le savaşta PKK-PYD’den yararlanmasının çıkardığı zorluklar da eklendi.

Müttefiklerimizle aramıza ciddi kuşkular ve güven bunalımı girdi.

Ankara, şimdi zor kullanarak bu oyunu bozmaya azmetmiş görünüyor.

IŞİD bölgenin bağrından sökülüp atıldıktan sonra, kurulacak masada yerini sağlama almak istiyor.


IŞİD BİTTİĞİNDE PKK NE OLACAK?
IŞİD’le savaş son virajda.

Tarihin gördüğü en hunhar vahşet organizasyonlarından biriydi ama sonu göründü.

Yabancı savaşçı katılımı kesildi deniyor.

Etrafındaki çember giderek daralıyor.

Musul ve Rakka’da tutunamazsa daha fazla ayakta kalamaz.

Bu katil sürüsünün yenilgiye uğratılması yakın. Bunca toz boşuna kalkmıyor.

Musul ve Rakka operasyonlarında kim olacak, kim olmayacak kavgası, bunun işareti.

IŞİD sonrasının hesapları yapılıyor. IŞİD coğrafyası yeniden şekillendirilirken hak iddia etme ve söz sahibi olma hesapları...

Peki IŞİD yenilirse, IŞİD’le savaş üzerinden kendini meşrulaştırma hayalleri kuran PKK’yı ne bekliyor?

Kehanete gerek yok, derin bir yalnızlık ve izolasyon...

Bel bağladığı güçler nezdinde işlevsiz kalacak ve terk edilecek.

Ne bölgedeki AK Parti yöneticilerine alçakça suikastlar, ne kalleş siyasi cinayetlere girişmesi, ne de terör melanetini şehirlere taşıması...

Hiçbiri ama hiçbiri PKK’nın kaderini değiştirmeyecek.

Kaçınılmaz son yaklaşıyor.