Politika

Kulis: Başbakan, Yenikapı'da Demirtaş'ın da olmasını istedi, Erdoğan'ı ikna edemedi

Soner Yalçın'ın iddiası...

12 Ekim 2016 13:18

Sözcü yazarı Soner Yalçın, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından muhalefet partileri CHP ve MHP ile iktidarın bir araya geldiği 'Yenikapı Mitingi'ne ilişkin kulis yazdı. Yalçın, "Başbakan Binali Yıldırım'ın HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da Yenikapı mitinginde olmasını istediğini, ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı ikna edemediğini" öne sürdü.

Yalçın'ın Sözcü'de "Nusaybinli İmparator" başlığıyla yayımlanan (12 Ekim 2016) yazısından bazı bölümler şöyle:

Sorunla baş etmenin temel yöntemi gerçekçi olmaktır.

Şunu biliyoruz:
Başbakan Binali Yıldırım Selahattin Demirtaş'ın da Yenikapı mitinginde olmasını istedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı geçemediler/ikna edemediler.
Benim meselem; Selahattin Demirtaş ya da HDP  filan değil.
Söylemek istediğim; devlet meseleleri duygular üzerinden yürütülemez.
Söylemek istediğim; devlet meseleleri bir kişinin inisiyatifine bırakılamaz.
Devlet idarecileri soğukkanlılıklarını korumalıdırlar.
Örneğin; PKK ile Kürt halkı arasındaki ilişkiyi kesecek siyaseti üretmelidirler. “Yenikapı ruhu”/ “Çanakkale ruhu” denilen toplumsal uzlaşma platformuna Kürtleri almayarak yapılabilir mi bu? Aksine. Bu dışlama siyaseti PKK'yı güçlendiriyor.
İnadına. Demokratikleşmekten vazgeçilmemelidir. “B Planı” dediğim budur.
Türkiye; sivil siyaset ile terör arasına çizgi çektiğini göstermelidir. Dünya kamuoyuna PKK'nın kanlı yüzü ancak böyle anlatılabilir. Oysa…
Özgür Gündem'i kapatmanın ya da Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay gibi yazarları hapse atmanın kazancı nedir? Veya belediyelere kayyum atamaların! Kuşkusuz içlerinde teröristlere destek veren vardır; o halde bunu kamuoyuna açıklayın. Bu kadar kanalınız-gazeteniz var; bunlar neye yarıyor? Yoksa…
Bu gibi tutuklamalar nedeniyle dünya kamuoyu şuna inanıyor:
“Türkiye'de Kürtler sadece Kürt oldukları için zulüm görüyor!”
Maalesef. Bu koca yalana siyasal iktidar elinden geldiğince yardımcı oluyor! Oysa. Siyasal aktörlerin sözleriyle eylemleri ve hedefleri arasındaki ilişki doğru orantılı olmalıdır. Ne gezer. Bir gün öyle diyorlar ertesi gün tam tersi! Baksanıza…
Dün muhatabı HDP idi; Kandil idi.
Bugün muhatabı bölgede sorunun kaynaklarından feodal beyler/ağalar!
Kendimizi kandırmayalım:
Bu tür günü geçiştiren yöntemlerle bu kan durmaz.
Salt güvenlikçi politikalarla bu kan durmaz.
Terörü durduracak tek yöntem; Kürtlerin PKK'yı teslim almasıdır. Bu da ancak sivil siyasetin önü açılarak yapılabilir.
Evet. Tartışalım.
Evet. Konuşalım.
Yoksa bu suskunluk bizi uçurumun kenarından kurtaracak değil.
Duyuyor musunuz…
Görüyor musunuz…
Evlatlarımız ölüyor!
Bırakıp şu hamasi nutukları; hal çaresi bulalım…