11 Eylül’den sonra kurulan ABD İç Güvenlik Bakanlığı, insanların kafasının içini okuyup "kötü niyetli" olanları belirleyebilecek bir sistem geliştirdi.
"Malintent" adı verilen sistem, kişinin üzerinde taşıdıklarına değil, beyninin içine odaklanıyor. Bu sistem, havalimanları gibi kalabalık yerlere girişlerde, teröristleri diğer kişilerden ayırabiliyor. Bir dizi sensör ve görüntüleme cihazına sahip olan sistem, kalp atışı hızı, vücut ısısı ve terleme gibi sözel olmayan bedensel işaretleri tarıyor. Vücuda herhangi birşey bağlanmadan, "kötü niyet röntgen cihazı" gibi işleyen aygıtın taradığı alandan geçmek yetiyor.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı seyyar bir laboratuvar gibi oluşturulan sistemin denemelerini, gerçekten neyin test edildiğini bilmeyen denekler ile başlattı. Sensörler bir uyarı verdiğinde, bu bilgi anında ve ekran önünde oturan analistlere ulaşıyor. Analistler, gerek görürlerse, uyarı veren kişiyi mikro yüz taramasından geçiriyor. Bu tarama, yüzdeki en küçük kasları ölçerek "kötü niyet" arıyor.
Masumları biliyor
Bakanlık, ayrıca, başlıca yedi duyu ile duyumsal işaretlerin yüz kaslarındaki yansımalarını tanıyan bir sistem de geliştirdi. "Malintent" bu duyumları isimlendirerek güvenlik görevlilerine bildiriyor.
Sistemi oluşturan unsurların tümüne FAST (Future Attribute Screening Technology) adı veriliyor. "FAST" ile bir kişinin en fazla dört dakikada taranması amaçlanıyor. "Uçağımı kaçıracağım" diye endişeliyseniz, FAST bunu da anlıyor. Cihaz, "kaygılı yolcu" ile teröristi birbirinden ayırt edebiliyor. Doğal olarak çok terliyorsanız sistem bunun da farkına varıyor.
Seyyar bir laboratuvar
PROJE ile ilgili birçok unsur halen "gizlilik derecesi" taşıyor. Ancak, ABD İç Güvenlik Bakan Yardımcısı Jay Cohen, "golü attık" diye konuştu. Sistemin kişiyle ilgili herhangi bir yargılama yapmadığı, sadece özel bir alandan geçilirken kişinin durumunu, reaksiyonlarını ve değişimlerini ölçtüğü kaydedildi.
Fast portalından geçen kişilerle ilgili bilgilerin, anında imha edileceği ve bunun bir korku yaratmaması gerektiği de bildirildi. Burns, "Sizin kim olduğuna bakmıyoruz. Bilgileri saklamıyoruz, çöpe gidiyor" dedi. Seyyar bir laboratuar olduğu için, FAST, havalimanları, stadyumlar ve büyük alışveriş merkezleri gibi yerlerde kolayca kurulabilecek.
Sistemin havalimanlarında devreye girmesiyle, halen uçaklara girmesine izin verilmeyen şişe suyu ve büyük kozmetik ürünler gibi maddelerin tekrar uçaklara alınabileceğini belirtiliyor.