Kot taşlama, cam, seramik, diş teknisyenliği, madencilik, inşaat gibi sektörlerde kullanılan kumlama tekniği uzun süre solunması sonucunda işçilerin can güvenliğini tehdit ediyor. Tedavisi olmayan silikozis hastalığının sadece koruyucu önlemler alınarak önüne geçilebiliyor. Hürriyet’ten Mesude Erşan’ın haberine göre, kot taşlama yasaklansa da çalışanların akciğerlerini bitiren silikozis hastalığı cam, teflon gibi birçok alanda sürüyor. Mustafa Topsakal (38) ve Mehmet Boşnak (43) bu hastalardan sadece ikisi. Eve mahkûm Topsakal’ın nefesi konuşmaya bile yetmiyor.
Türkiye silikozis hastalığını, kot kumlaması yapan çok sayıda işçide gelişip akciğerlerini bitirince haberdar oldu. Bu sektörde kumlama yasaklandı ancak cam, seramik, diş teknisyenliği, madencilik, inşaat, tersaneler başta olmak üzere pek çok sektörde uygulanıyor. Bu mağdurlardan Mustafa Topsakal, Kastamonulu, 12 çocuklu bir ailenin çocuğu. Topsakal, kendi ailesini kurmuş, iki de çocukları olmuştu. Çerkezköy’de yaşıyor, bulabildiği işlerde çalışarak ailesini geçindiriyordu. Branda, madeni eşya, çelik, teflon tencere-tava üretimi yapan işletmelerde görev alıyordu. Ancak 8 yıl önce şikayetleri başlayıp, çalışamaz hale gelince eşi terk etti ve çocuklarından birini alarak boşandı.
Maskem olmadı
Hastalığı ilerlemeye devam edip, çalışamaz duruma gelince de anne ve babası, Topsakal’ı Başakşehir’deki evlerine, yanlarına aldı. Sobada odun ve kömür yakarak ısındıkları evlerinde görüştüğümüz Topsakal’ın sürekli ve boğulurcasına öksürmesi nedeniyle konuşması sık sık kesildi. Topsakal, “Aralıklarla çelik, teflon tencere zımparalamasında çalıştım. Bunların içine kum atarak zımparalıyorduk sonra boyaya (teflon kaplama) gönderiyorduk. 4 yıl bu işi yaptım. Elim, yüzüm kum içinde kalırdı. Ama çalışırken maskem bile olmadı. Bu maddelerin zarar verebileceğini bilmiyordum” diye anlattı.
Şikayetlerinin nefes darlığı ile başladığını anlatan Topsakal, “Her geçen gün daha kötüyüm. Nefes almak çok çok zor. Ağrı çekiyorum, kusuyorum. İştahım yok. Sadece çorba içebiliyorum. Bazen hiç uyuyamıyorum. Oksijen desteği alıyorum. Yemek yiyemiyorum. Hastaneye kontrole gitmek büyük eziyet. Otobüste, minibüste çok öksürdüğüm için korkup, ‘hastalık bulaştıracaksın’ diyerek arabadan inmemi istiyorlar. Hastanede de kan vermek, film çektirmek için merdiveni inmek, çıkmak eziyet” dedi.
Dava açmak pahalı
Hastalığından sorumlu iş yerlerini dava edemediğini belirten Topsakal, “Dava açmak pahalı. Kime açayım, açsam nasıl kazanırım” diye soruyor. Topsakal malulen emekli olabilmek için SGK’ya 1.5 yıl önce raporlarıyla birlikte başvurusunu yaptı. Ancak henüz bir yanıt alamamış. Yanındaki zihinsel engelli 12 yaşındaki çocuğu nedeniyle 3 ayda bir aldığı 960 lirayla geçinmeye çalışıyor. Yeşil Kartı var.
Korkuyorlar
Doktorlarının kötüleşmesi halinde oksijen makinesine bağlanacağını söylediği Topsakal, “4 duvar arasında yaşamak zor. Evimize çok az kişi geliyor. Benim bu hastalığı onlara da bulaştırmamdan korkuyorlar” diye konuştu.
Orada böcek yaşamaz
Mehmet Boşnak (43) da bu hastalardan biri. 3 çocuk babası Boşnak anlatıyor: “5 yıl cam kumlamada çalıştım. Haftanın her günü, 10-12 saat çalışıyordum. Havalandırması hiç yoktu, her taraf kapalıydı. Bir böcek bile yaşayamazdı orada. Ayda bir kağıt maske verilirdi. Sigortam yılın birkaç ayı yatırılmış, sürekli giriş çıkışım yapılmış. Başka bir firmada cam montajında çalışmak için başvurmuştum. Ustalık belgesi alabilmem için istenen testlerde akciğerlerimde sorun görüldü. Önce verem sanıldı. Verem tedavisine başlandı. Sonra silikozis olduğu anlaşıldı. % 20 oranında maluliyetle ve ayda 258 lira maaş bağlandı. Çalışmak zorundayım. Sıkıntılarım giderek artıyor. Ayın belki 10 günü evde yatmak zorunda kalıyorum.”
Uzman görüşü: Tedavisi yok
Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan (İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı): SGK verilerine göre yılda yaklaşık 400-500 meslek hastalığı bildiriliyor. Bunların yüzde 90 kadarı silikozis ve benzer hastalıklar. Ancak gerçek rakamın çok daha yüksek olduğunu biliyoruz. Silikozis, doğada çok bulunan toprağın silika maddesinin solunum yoluyla alınmasıyla oluşan ilerleyici, ölümle sonuçlanabilen ancak önlenebilir bir akciğer hastalığı. Akciğere ulaşan silika dokuyla reaksiyona giriyor ve yaralanmaya, enflamasyona yol açıyor. Akciğer katılaşıyor, esnekliğini kaybediyor. Batı ülkelerinde ileri derece önlemlerle silikozis hasta sayısı ve bağlı ölümler önemli derecede azaldı. Birçok meslekte silikaya maruz kalmak mümkün. Ancak silika maruziyetinin en tehlikeli olduğu yer, kumlamanın yapıldığı işyerleri. Cam, metal, tekstile vs. çok ince taneli kumun yüksek basınçla püskürtülmesi çok tehlikeli. Solunum yoluyla vücuda kolay giriyorlar. Neredeyse tüm Batı ülkelerinde kumlama yasaklandı. Bazı ülkelerde çok özel koşullarda (açık havada, uygun giysilerle vs.) izin veriliyor. Türkiye’de sadece kot kumlamaya yasak geldi. Diğer alanlarda da yasaklanmalı.
839 hastanın 3’ü kadın
İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde 2007-2016 tarihlerinde toplam 839 hastaya silikoz tanısı kondu. Sadece 3’ü kadındı. Bunların yüzde 31’i metal, yüzde 26.5’i kot kumlama, yüzde 13’ü diş teknisyenliği, yüzde 10’a yakını da taş, mermer, kum sektörü, yüzde 8’i seramik, yüzde 5-6’sı cam sektöründe çalışıyordu. Bunların yüzde 30’unda henüz şikayet yokken filmde saptanmış, ancak diğerlerinde şikayetler başlamıştı. En çok görülen şikayet de nefes darlığı.