Gündem

Erdoğan, Atatürk için TBMM'de yapılan duayı hatırlattı, 'Yeni Türkiye için Gül ile beraber yürüyeceğiz' dedi

Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM'de yemin eden 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a görevini devretti

28 Ağustos 2014 20:14

Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM'de yemin eden 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a görevini devretti. Gül, Çankaya Köşkü'nün Büyük Resepsiyon Salonu'nda düzenlenen törendeki konuşmasında "Cumhurbaşkanlığı görevini Erdoğan'a devretmekten şeref duyduğunu" söyledi. "Erdoğan ile 40 yılı aşkın dostluklarına ve dava arkadaşlıklarına" vurgu yapan Gül, Erdoğan için "değerli kardeşim" ifadesini kullandı. Erdoğan, konuşmasında "Halkın oylarıyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olduğunun" altını çizdi ve "kapanan dönemin çetelerin ve vesayetin olduğu eski Türkiye dönemi olduğunu" savundu. "Yeni Türkiye için Gül ile beraber yürüyeceğiz" diyen Erdoğan, Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçildikten sonra TBMM'de yaptığı ilk konuşmada duayı edildiğini hatırlattı.  

Cumhurbaşkanlığı devir-teslim töreni için Çankaya Köşkü'nde düzenlenen organizasyona Türkiye'ye gelen 90'dan fazla yabancı temsilci de katıldı. Törende, 15 ülkenin cumhurbaşkanı/devlet başkanı, 6 ülkenin meclis başkanı, 12 ülkenin başbakanı, 3 ülkenin cumhurbaşkanı yardımcısı, 7 ülkenin başbakan yardımcısı, 40 civarında ülkenin bakanları, uluslararası örgütlerden de dokuzunun temsilcisi bulundu. Gül, törene katılan davetlileri kapıda karşıladı.

12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte Köşk'e geçti.  Erdoğan, Köşk'ün giriş kapısında atlı birlikler tarafından karşılandı. Kendisini bekleyen Sancak ve Onur Kıtası'nı selamlayan Erdoğan çiftini de Büyük Şeref Kapısı'nda 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül karşıladı. Karşılamanın ardından halef-selef olan Erdoğan ve Gül baş başa görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmenin ardından Erdoğan ve Gül, Büyük Resepsiyon Salonu'nda düzenlenecek devir-teslim töreni için davetlilerin karşısına çıktı. İstiklal Marşı'nın çalınmasının ardından özgeçmişleri okundu ve iki lider birer konuşma yaptı.
 

Abdullah Gül'ün veda konuşması

 

Abdullah Gül, Büyük Resepsiyon Salonu'ndaki konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Sayın Cumhurbaşkanı, değerli hanımefendiler, ekselanslar,

7 yıl süreyle üstlenmiş olduğum Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevini, bugün Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a devretmekten büyük bir şeref duyuyorum. Devir teslim töreni benim için büyük bir mutluluk kaynağı olmuştur.

Görev sürem boyunca, uyum ve eşgüdüm içinde çalıştığım ülkemizin yasama-yürütme ve yargı organı mensuplarına ve sivil toplumumuza bir kez dehe teşekkür etmek istiyorum.

Türk halkı tarafından Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la 40 yılı aşkın dostluğumuz, dava arkadaşlığımız var. Yarım asra yakın bir beraberliğimiz var. Böyle bir arkadaşıma devrediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı'nın üstün liderlik ve yöneticilik yeteneklerini, vatan aşkını ve millet sevgisini en yakından bilenlerdenim. Son 14 yıl boyunca, önce partimizi beraber kurduk, sonra da Türkiye'nin yönetiminde değişik pozisyonlarda beraber çalıştık.

Gururla söylemeliyim ki, bu 12 yıl cumhuriyet tarihimizin en parlak yılları arasında yer aldı. Birlikte ekonomik, sosyal reformlara imza attık. Ülkemizde demokrasinin derinleşmesini ve refahın artmasını, değerli arkadaşlarımızla hep beraber yaptık. Bölge ve dünya barışına el birliğiyle katkıda bulunmaya çalıştık. Sayın Cumhurbaşkanı, değerli kardeşim Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, görevimi devrederken müsterihim. Tıpkı Başbakanlık görevimi devrettiğim gibi. Sayın Cumhurbaşkanı'nın liderliğinde güçlü ve istikrarlı bir Türkiye'nin büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Türkiye'nin her zamankinden daha güçlü olmasına kendi çıkarlarımız bakımından olduğu kadar bölgenin de ihtiyacı vardır.

Bir teşekkür etmek istiyorum. Önce anneme, babama sağlık sıhhat diliyorum. Çok yükümü çekti, siyasi hayatımın ilk 10 yılında hiç eve uğramadığımız yıllarda çocukları o yetiştirdi. O zaman hiç unutmam ben artık milletin çocuklarını kurtarmak için uğraşacağım, bizim çocukları da sen kurtaracaksın dedim. Devlet hayatımda tabii ki, bizlerin eşlerinin de görevleri oluyor. Devletimizi ve milletimizi temsil söz konusu olduğunda, her türlü gayreti gösterdi. Buna da sizler şahitsiniz. Kendisine, çocuklarıma, kardeşlerime, yakın arkadaşlarıma, hepsine teşekkür etmek istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı, değerli kardeşim, sizi bir kez daha tebrik ediyorum. Şahsınıza, değerli eşinize, çocuklarınıza, sağlık afiyet diliyorum. Allah yardımcınız olsun. Milletimize hizmet etmek için şereften onur duyacaksınız."

 

12. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması

 

Gül'den sonra konuşan Tayyip Erdoğan da konuşmasında şunları söyledi:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı, çok değerli Abdullah Gül kardeşim, saygıdeğer devlet başkanları, çok değerli bakanlar, yurt içinden ve yurt dışından bu anlamlı törene iştirak eden saygıdeğer misafirler, Türkiye Cumhuriyeti'nin aziz vatandaşları,

Sizleri, en kalbi duygularımla selamlıyor, bu anlamlı günümüzü, bu heyecanımızı bizimle paylaşan tüm misafirlerimize, hoşgeldiniz diyorum.

Bizi şereflendirdiniz diyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığım bu ilk saatlerde, öncelikle ekranları başında bizi izleyen aziz milletime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. 91 yıllık cumhuriyet tarihimizde, 2 bin yıllık Türk tarihinde, ilk kez devletin başındaki isim milletimizin sandık başına gidip tercih yapmasıyla bir cumhurbaşkanı belirlenmiştir.

Halkın oylarıyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olmanın iftiharını yaşıyorum. Bu vesileyle, sorumluluğumun daha fazla arttığının bilinci içindeyim. Gerek 2007'deki anayasa değişikliğine yüzde 69'la evet diyen, gerek 10 Ağustos'ta yüzde 52 oy veren milletime teşekkür ediyorum. Nefes alıp verdiğim sürece, emanetime sıkı sıkı sahip çıkacağıma özellikle vurguluyorum.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı, değerli dava arkadaşıma, şahsım, ailem, ülkem ve milletim adına özellikle şükranlarımı sunuyorum. Şahsım Başbakan olarak Sayın Gül de cumhurbaşkanı olarak 7 yıl boyunca uyum ve koordinasyon içinde Türkiye'ye çok büyük hizmetler ve eserler kazandırdık. 40 yılı aşkın bir süre birlikte olmanın sorumluluğu içinde geldiğimiz bu nokta inanıyorum ki, eserlerle bunu taçlandırmanın geldiği bir noktadır. İşte Türkiye'ye çok büyük eserler bu anlayışla kazandırıldı. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.

Çok değerli misafirler, 12 yıl boyunca, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı olarak hükümetimiz ve partimizle, siyasetin alanının genişletilmesi, demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin standartlarının genişletilmesi için çok büyük reformlar gerçekleştirdi. Yaptığımız her bir değişiklik daha büyük değişimlerin yolunu açtı. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi teknik bir değişikliğin ötesinde aslında bir dönemin kapatılması meselesidir. Bugün kapanan dönem eski Türkiye dönemidir, kapıları ardına kadar açılan yeni dönemse Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki özü taşıyan yeni Türkiye'dir. Eski Türkiye'de siyasetin üstünde engeller vardı, çeteler vardı. Adım adım ve sabırla gerçekleştirdiğimiz her bir reformla bu sorunları hamdolsun geride bıraktık.

Bugünden itibaren Türkiye eski tartışmalarla vakit kaybetmeden, enerjisini heba etmeden, kutuplaşmaya fırsat vermeden, 2023 hedeflerine odaklanacaktır. Seçilmiş cumhurbaşkanı ve seçilmiş hükümet el ele vererek, uyum içinde, ekonomiyi daha hızlı büyüteceklerdir. Toplumsal refah artırılacak, toplumun tüm bireylerinin farklılıklarını birer zenginlik olarak sağlayacaktır. Avrupa Birliği yürüyüşü daha kararlı devam edecektir. Başta çözüm süreci olmak üzere 77 milyonun birliği ve bütünlüğü daha güçlü şekilde tesis edilecektir.

Türkiye'nin dış politikasında ana eksen; barış, dayanışma ve refahtır. Türkiye'nin hiçbir ülkenin topraklarında, içişlerinde planı yoktur, gözü yoktur. Adaletsizliğin ve zulmün karşısında durmayı, dış politikamızın ana ekseni olarak görüyoruz. Filistin davasına çok güçlü şekilde sahip çıkmamızın ana nedeni ölenlerin insan olmasıdır. Suriye meselesinde 1 milyon 200 bin insana kucak açmış olmamasın nedeni onların insan olmasıdır. Şu anda 200 bini aşkın insanın öldürülmüş olduğu Suriye'ye sessiz kalamayız, kalamazdık. Bunu insani, vicdani bir sorun olarak addediyoruz. Irak'ta Afganistan'da, Somali'de insana ve cana verdiğimiz değerin gereği olarak sesimizi yükseltiyoruz.

Bize ya da kendi halkına insana düşman olanı uyarmak da bizim insanlık vazifemizdir. Bize ya da kendine düşman olanı uyarmak her insanın görevidir. Dış politikamız daha aktif ve etkili biçimde devam edecektir.

91 yıldır devam eden ve yeni kazanımlarla devam edecek olan istikbal mücadelemiz de asla kesintiye uğramayacaktır. Yeni Türkiye'nin ve yeni bir başlangıcın ilk dakikalarında Allah'tan ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlar niyaz ediyorum. Misafirlerimize katıldıkları için özellmikle tekrar tekrar teşekkür ediyor, aziz milletimize de şükranlarımı sunuyorum. Yeni Türkiye'nin inşası ve ihyası yolunda biz bu yolu beraber yürüyeceğiz. Allah yolumuzu açık etsin, Allah yar ve yardımcımız olsun, Allah utandırmasın diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum."

Konuşmasının ardından Erdoğan, Gül'e Cumhurbaşkanlığı Forsu ve Devlet Şeref Madalyası takdim etti.