Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e suikast krokisinden de Köşk’teki toplantıdan da Başbuğ’un haberi yok. Önceki gün Taraf gazetesinin manşetini görünce ve “haber”in imzasına bakınca, hah dedim, Mehmet Baransu yine, Fatih Camisi bombalanacaktı diye manşetlerden duyurduğu ve sahte belgelerle piyasaya sürdüğü Balyoz davasına benzer bir haberle ortalığı karıştırma görevini üstlendi!
Oral Çalışlar’ın yayın yönetmenliğini üstlendiği Taraf adlı gazetenin manşetindeki haberin başlığı şuydu: “Çankaya’da suikast zirvesi.” Çalışlar belli ki çok heyecanlandı, haberi manşete çekti, doğru mu yanlış mı hiç bakmadan...
Baransu sözde “Arınç suikastı” planında sadece Bülent Arınç’ın oturduğu evin krokisi değil, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Gül’e yönelik bir “kroki”nin de ele geçirildiğini ileri sürüyordu. Hatta birkaç kroki vardı.. Baransu, “devletin en üst kademesinde görev yapan” haber kaynağı ile lüks bir restoranda buluşmuş ve kendisine bu bilgiler verilince çok şaşırmış... Hatta “haber kaynağı” onu arabasına alıp “suikast güzergâhını” gezdirmiş. Sonra Balgat’taki askeri karargâhı göstererek “Suikasttan sonra buraya kaçacaklardı” demiş...
Nasıl, James Bond’un casus filmlerine taş çıkaracak bir planlama ama! Zaten Baransu da tam bu işlerin adamı!
Baransu’nun önemli “haber kaynağı”na göre, konuyu görüşmek üzere Gül, Başbakan ve o zamanki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Çankaya’da bir araya gelmiş. Gül, Başbuğ’dan konu hakkında bilgi istemiş.
Baransu’nun “suikast zirvesi” de bu görüşmeymiş... Zirvede ise bu suikast planı ve krokinin kamuya açıklanmaması kararı alınmış...
Konuyu en azından bir tarafıyla araştırdım. Gül ve Erdoğan’dan soramayacağıma göre, Başbuğ’un böyle bir toplantıya, yani “suikast zirvesine katılmadığını, krokiden haberdar olmadığını ve kroki görmediğini ve kendisine gösterilmediğini” öğrendim...
Yani Baransu’nun üfürüğünü doğrulayacak en önemli kaynaklardan birinin olaydan habersiz olduğu ortaya çıkıyor. Erdoğan ve Gül’ün, kamuoyuna pompalanan bu iddia üzerine açıklama yapması gerekir...
Baransu’nun Başbakan ve çevresiyle arası iyi değil. Böyle bir üfürük oradan gelmiş olamaz. Gül çevresinden gelebilir mi? Bilmiyorum. Baransu bu çevreden mi dolduruşa getirildi? Yoksa MİT içinde Baransuculardan biri mi var? Veya devletin en üst kademesi derken Baransucuların al takke ver külah içinde olduğu yargıdan veya emniyetten bir “üst görevli” mi söz konusu? Ama kaynak her kimse, Baransu’nun da bilgisi dahilinde, buradan diğer gazetelere de benzer ipuçları pombalandı son zamanlarda...
Aklı başında biri, okuduğunda, iddianın bir zırvakafanın ürünü olduğunu hemen anlar. Yahu hangi suikast planı, böyle krokilerle, kaçacak yerlerle belirtilir de birilerinin eline tutuşturulur! Eh yani düşünceleri şu: Balyoz planını yutturduk, hepsini içeri attırdık ya, bunu da niye yutturmayalım?..
Aslında plan program cemaatçilerin ordu ile hesaplaşmasının bir parçası. Bu kesimin gazetecileri bir süredir, 28 Şubat’a odaklandı. Hatta medya patronlarına kadar uzanan yeni tutuklamaların “müjdesini” veriyorlar! TSK “özel kuvvetler komutanlığı” üzerine yapılan son yayınlar konusunda 16 maddelik bir açıklama yapmış ve “Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesindeki bazı unsurların illegal faaliyetlerde bulunduğu, şeklindeki iddialardan yola çıkılarak TSK personelini ilgilendiren ve devam eden soruşturma ve kovuşturmaları etkileme sonucu doğurabilecek nitelikteki yayınların kurumsal olarak TSK’yi de etkileyecek boyutlara dönüştüğü değerlendirilmektedir” denilmiş ve özel kuvvetlerin illegal bir kurum olmadığı vurgulanmıştı.
Açıklamada şöyle denilmişti: “Gündeme getirilen iddiaların kaynağı, 2007’de dönemin MİT müsteşarı tarafından devletin ilgili makamlarına elden sunulan isimsiz ve imzasız ihbar mektuplarıdır. Bu mektuplarda yer alan iddialar 2007 yılında incelenmiş, ancak herhangi bir işleme gerek görülmemiştir.”
MİT’in darbeleri araştırma komisyonuna gönderdiği dosyada bulunan bazı ihbarları, komisyonun ciddiye almadığı ve raporuna yansıtmadığı da biliniyor. Bir de uydurulan haberin bir hedefi, 28 Şubat savcılığını etkilemek olabilir...
TSK’nin bu uzun açıklaması da Başbakan’la Necdet Özel arasında yapılan ve uzun süren bir görüşmeden sonra kamuoyuna duyurulmuştu...
“İllegal darbeci faaliyetler sürüyor” palavrasının kamuoyuna pompalanarak özellikle Balyoz davasının Yargıtay’daki süreci etkilenmeye çalışılıyor. Vee, aynı şekilde deliller açısından da çöken, ancak mahkemenin bir an önce mahkûmiyet kararı vermek için çırpındığı Ergenekon davasının verilecek mahkûmiyet kararlarına haklılık kazandırmak için kamuoyu bu zırvalıklarla etkilenmeye çalışılıyor.
Ergenekon’da yargılanan Başbuğ ve suikast zirvesi uyduruk haberinin, bu bağlamda gündeme getirildiği görülmekte. Baransu’nun palavralarını manşetlere çekmek görevini, şimdi Oral Çalışlar’ın üstlenmesi de, “eşyanın tabiatı” gereği olduğunu belirtelim şimdilik... Doğrusu yakışmıyor değil...
(Orhan Bursalı/ Cumhuriyet)