Gündem

Köşe yazarları Mehmet Ali Birand'ın ardından neler dedi?

Mehmet Ali Birand'ın yaşamını yitirmesinin ardından köşe yazarları duygularını aktardı

19 Ocak 2013 12:02

Gazeteciler, Türk basının duayen ismi gazeteci-yazar-televizyoncu Mehmet Ali Birand'ın hayatını kaybetmesinin ardından yazdı.

Yılmaz Özdil, Ahmet Hakan, Yalçın Bayer, Ertuğrul Özkök, Taha Akyol, Sedat Ergin, Yalçın Doğan, İsmet Berkan, Hasan Cemal, Can Dündar, Derya Sazak, Ahmet Kekeç, Fehmi Koru, Orhan Miroğlu, Ayşe Böhürler, Akif Beki, Cengiz Çandar, Murat Yetkin, Rauf Tamer, Güngör Mengi, Ruhat Mengi, Okay Gönensin, Reha Muhtar, Zülfü Livaneli, İsmail Küçükkaya, Hüsnü Mahalli, Refik Erduran, Mehmet Barlas'ın yazıları özetle şöyle:

 

Yılmaz Özdil – Hürriyet

Birand

 

Mehmet Ali Birand gelecek, soru soracaksınız, soru sormayana not yok, üstelik, gene sıvışacağımı bildiği için, ilk soruyu da sen soracaksın dedi. Mecbur muyuz... Mecbursun, illa soracaksın. Girdik tabii zorla... Birand geldi oturdu kürsüye, amfi full, elimi kaldırdım, buyrun dedi, “çıkabilir miyim?” diye sordum.

Böyle tanışmıştık.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Ahmet Hakan – Hürriyet

Birand’ın 10 temel özelliği
 

Bu kez böyle bir sorunumuz yok. Çünkü bu kez gerçekten de bir “badem gözlü” öldü. O yüzden... Ben elimi serbest tuttum... Herkese aynısını yapmayı tavsiye ederim. Bu kez böyle bir sorunumuz yok. Çünkü bu kez gerçekten de bir “badem gözlü” öldü.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Yalçın Bayer – Hürriyet

Birand neden öldü

 

Ben merak ediyorum, beyin ölümü olduğuna göre, kimseyi suçlamıyorum ama merak ediyorum. M. Ali Birand neden öldü? Ben bu sorunun cevabını bekliyorum.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Ertuğrul Özkök – Hürriyet

 O sahneyi yeniden oynamış

 

İki gündür televizyonlarda onun görüntülerini izliyorum.
Gözüm hep kravatlarına takılıyor.
Rengârenk, cüretli, hayat dolu kravatlar.
Tıpkı kendisi gibi...
Hep kahkaha atıyor...
Anlıyorum ki, o, Ankara’nın koyu lacivert ve grinin 50 değil, tek tonunun tahakkümündeki gazeteciliğe sadece Anglosakson bir tarz ve üslup değil, aynı zamanda en cüretkâr renkleri getirmiş.
Nitekim Can Kıraç, onu anlatan kolajına onun rengârenk kravatlarını koymuş.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Taha Akyol – Hürriyet

Birand’ın ardından

 

Mehmet Ali Birand’la dostluğumuz on beş yıl önce CNN Türk’ün kuruluşunda başlamıştı; sadece ayrı dünyalardan gelmiyorduk, aramızda bazen yetki sürtüşmeleri de oluyordu.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Sedat Ergin – Hürriyet

Birand’a veda… Tek bir hayata sığmayacak kadar büyük ve dolu yaşa…

 

Bir gazeteci olarak bütün yaptıklarını bir araya getirdiğimizde, hepsinin tek bir insanın yaşam serüveni içine sığmış olması bile olağandışı gözüküyor. Bu haliyle aslında tek bir hayata sığmayacak kadar büyük ve dolu yaşamıştır Mehmet Ali Birand.
Hayatı boyunca hep haber atlatmış, bir tek ölümü atlatamamıştır...

Yazının devamı için tıklayınız

 

Yalçın Doğan – Hürriyet

Mehmet Ali ‘Atlatirsen’

 

Birbirimizi ne zaman görsek, “Oğlum, haber yazmasını öğrendin mi, bak başına neler gelir sonra” diye takılmadan edemiyoruz.
Mehmet Ali ile bizim kuşaktan herkesin bir öyküsü vardır. Hepsi de gazeteciliğe dair. Günümüz gazeteciliği açısından çoktan geride kalan değerleri, keyfi, hırsı, nezaketi ve saygısıyla.
Nur içinde yat Mehmet Ali.

Yazının devamı için tıklayınız

 

İsmet Berkan – Hürriyet

Doğum ve ölüm parantezinin arasında anlam aramak

 

Kendisine de onlarca defa söyledim.
Bence onun içinde her şeyi merak eden ve herkese her soruyu sorabilen bir çocuk yaşıyordu.
O çocuk sayesinde, 71 yaşında hepimizden daha gençti.
O çocuğu bütün ülke çok sevdiği için, hepimizden genç öldü aslında.
Sevgili eşi Cemre ve oğlu Umur’a, onun yokluğuna dayanma gücü dilerim. Toprağı bol olsun, nur içinde yatsın.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Hasan Cemal - Milliyet

Gazetecilikte ‘ilklerin adamı’ Birand için…

 

Sevgili Mehmet Ali sabah erkenden aramıştı. Sesi her zamanki gibi neşeliydi: “Haso günaydın. Bir insana öldükten sonra yazılabilecek bir yazıyı hayattayken yazmışsın, teşekkür ederim.” Sevgili İblis; seni çok özleyeceğim.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Can Dündar – Milliyet

"Durursam ölürüm" demişti

 

Aradığım numaraya ilk kez ulaşılamıyor.
Ve bu durum, sadece habercilikte değil, her kararında ona danışan, her derdinde ona koşan bizlerin hayatında da bir dönemin bittiğini kanıtlıyor.
Nur içinde yat Mehmet Ali abi!
“Canci” sana minnettar.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Derya Sazak – Milliyet

Cesur gazeteciliğin simgesi

 

Yorulmaz bir gazeteciydi Mehmet Ali Ağabey.
Sonuna dek haber peşinde koştu. Gazete kağıt ve mürekkepten ibaret değildir, ona değer veren, ruh katan gazetecilerdir.
Mehmet Ali Birand, gazeteci gibi yaşadı gazeteci gibi öldü.
Birand’ın ailesine ve meslektaşlarına Milliyet’teki çalışma arkadaşları adına başsağlığı dileriz.  

Yazının devamı için tıklayınız

 

Ahmet Kekeç – Star

Birand

 

Sayfanın başına “Birand” yazdım... Bekliyorum. Gerisini getirmesem de olur aslında. Kendi kendisini anlatan bir isim... Nasıl derler, çağrışımı bol...

Yazının devamı için tıklayınız

 

Fehmi Koru - Star

Elinde kalemiyle öldü, ne mutlu ona...
 

Haklısınız, şaşırtıcı bir durum... Hakkında bunca tezvirat yapılmış, devletin en önemli kurumlarından birinin hazırladığı ‘vur emri’ ile kurda kuşa yem haline getirilmiş, Askeri Mahkeme’de yargılanmış Mehmet Ali Birand, meğer ne kadar takdir ediliyormuş…

Yazının devamı için tıklayınız

 

Orhan Miroğlu - Star

Zamansız bir ölüm
 

Bu defa olmadı maalesef, Mehmet Ali Birand, hastaneden çıkıp aramıza gelemedi, onu kaybettik. Oysa, beyin ölümünün gerçekleştiği yolunda duyulan haberin yalanlanmasına ne çok umutlanmış ne çok sevinmiştik... Dün akşam saatlerinde, eve büyük bir acıyla girdim.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Ayşe Böhürler - Yeni Şafak

Hayır dua ile uğurlanmak...

 

32. gün uzun süre Türkiye'nin derin hesaplaşmalarının konuşulmaya cesaret edildiği tek program oldu. Güzel işler yaptı, gazetecilikte bir ekol oldu, hep hayırla anılacağı güzel bir miras bıraktı. Allah rahmet etsin, kendisini hayırlı dualarla uğurluyoruz...

Yazının devamı için tıklayınız

 

Akif Beki - Radikal

Birand'ın yıkıcı faaliyetleri

 

Yıkıcı faaliyetlerin unutulmayacak. Bütün haylazlıklarına, bütün muzipliklerine bin selam. Darkafalı ve bağnaz biri değildi Mehmet Ali Birand. En ağır suçu buydu bir kere. Diğer bütün suçları, bu ilk ve en ağır suçun bir süreği.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Cengiz Çandar – Radikal

Yine kazandı M. Ali…

 

İstediği gibi yaşadı. Ve bu dünyadan istediği şekilde ayrıldı. Yine kazandı yarışı!

Yazının devamı için tıklayınız

 

Murat Yetkin – Radikal

Birand ufkumuzu değiştirdi
 

Türkiye çapında süper starlarımızın dışarıda pek bilinirliği yoktur, alınmasınlar, dışarıda en çok Birand tanınırdı.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Rauf Tamer - Posta

Birand ve Barış Süreci
 

Müjdeyi POSTA’dan aldı: - Haberler çok iyi abi. Son saatlerinde eminim ki hissetmiştir Diyarbakır’daki Barış Şöleni’ni... Yıllardır bu günü bekliyordu. Yoğun bakımda şöyle bir doğruldu: - Madem haberler çok iyi dedi ekranlara niye yansıtmadınız?

Yazının devamı için tıklayınız

 

Güngör Mengi – Vatan

Yazık ki yedeği yok

 

Rolüne sığmayan adamlar vardır hani; Mehmet Ali Birand öyle biriydi.

Bizler, mükemmel bir arkadaş ve meslektaşı yitirmenin acısını uzun zaman yaşayacağız, bu normal; ama genç kuşak gazetecilerin kaybı daha telâfisiz bir kayıp olacak.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Ruhat Mengi – Vatan

İnsan gibi insan olabilmek!

 

Dün ben de rastladığım herkes gibi kendimi onu düşünmekten bir an bile alamadım, bu nedenle yine onu yazıyorum. Bu kayba duyduğum üzüntünün çok uzun süreceğini, onun gülen yüzünü, renkli ve sıcak kişiliğini hep hatırlayacağımı biliyorum. Nur içinde yatsın.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Okay Gönensin – Vatan

‘Gazeteci’ye veda

 

Gazetecilikte fazla dost edinmek kolay değildir; ama meslekteki esas unsurun gazetecilik, herkesin bilgi alma hakkı olduğu hususunu gözünün önünden hiç ayırmayan gazeteciler dost kaybında hep en alt sınırda kalır. Birand da öyle yapmış. Huzur içinde uyusun...

Yazının devamı için tıklayınız

 

Reha Muhtar – Vatan

Birand’ın başına o kaza gelmese gazeteci olmayacak, bu hayatı yaşamayacaktı...

 

Hayatın “ilk bakışta şer görünen olaylarda” size tanıdığı fırsatları göremezseniz, “hep mutsuz, hep umutsuz, hep karamsar ve hep hayatı yanlış okuyor olursunuz...”

Bugün toprağa vereceğimiz Mehmet Ali Birand’ın hayat yolculuğunda “başta şer olan olayın nasıl hayatının fırsatına dönüştüğünün” farkında mısınız?..

Yazının devamı için tıklayınız

 

Zülfü Livaneli - Vatan

Birand'ın ardından
 

Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle, zaman zaman bozulsa bile hep yüksek tutmaya çalıştığı bir moralle Türkiye’nin belleğine yerleşmişti Mehmet Ali Birand.

Yazının devamı için tıklayınız

 

İsmail Küçükkaya - Akşam

Birand'ı niye sevdik?
 

İyi gazeteciydi. Çok iyiydi hatta. Ama sektörümüzde sayıları hiç de az değildir onların. Batı tipi gazeteciydi. Araştırır, okur, gezer, öğrenir, anlatırdı. Eleştirir ama hep üslubuna dikkat ederdi.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Hüsnü Mahalli – Akşam

Gazeteci olmak

 

İstanbul'a döndüğümüzde Esad'ın kendisiyle ilgili söylediklerini ilettiğimde çok duygulanıp ve 'Ne olur benim adıma ondan özür dile' demişti. Çok samimi ve dürüsttü. Çünkü Esad'la çok samimi bir dostluk kurmuş, Esad da onu çok sevmişti. Nitekim geçen yıl ameliyat olduğunda Esad'ın ofisinden aranmış, ulaşılmadığı için başkanın geçmiş olsun dilekleri iletilmişti.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Refik Erduran – Sabah

Bir gerçek kahraman

 

Genelde Birand'ın toplum rotamız üstündeki etkisi çok önemli. Serinkanlı aklın, mantığın, hoşgörünün sesi, en geniş anlamıyla barışın savunucusu oldu. Pusulara düşürülmek, iftiralarla aşağılanmak istendiği zamanlarda bile ülkesine ya da işine küsmedi, kan davası gütmedi, kutuplaşmaya katkıda bulunmadı. Tersine, elinden geleni yaptı kardeşliğin lafta bırakılmamasıyla huzurlu dengelerin korunması için.
Mehmet Ali Birand bir vesayet geriletme kahramanıdır.

Yazının devamı için tıklayınız

 

Mehmet Barlas – Sabah

Demek toplum Birand gibi gazeteciyi seviyormuş

 

Hayat bir maratondur.
Nefesinizi tutacaksınız, mesleğin temel ahlak kurallarını çiğnemeyeceksiniz, güneşin battığı gibi mutlaka doğduğunu da bilerek hukukun üstün olduğu, temel hakların kutsandığı özgürlükçü demokrasiye yönleneceksiniz.
1988'de Öcalan'la söyleşi yaptığı ve "Kürt Realitesi"ni anlamaya çalıştığı için Mehmet Ali Birand'ı andıçlayacak olan post-modern darbe süreci "Devlet"inin, bugün de "İmralı Süreci"nin başlatıcısı olduğunu hiç unutmayacaksınız.

Yazının devamı için tıklayınız

 

 

İlgili Haberler