Politika

Korucu olana Kürt raporu yazdırılır mı?

Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Murat Sabuncu, Eski CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'le görüştü.

21 Temmuz 2010 03:00

T24 - Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Murat Sabuncu, Eski CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'le görüştü. Tekin, CHP'nin hazırladığı Doğu ve Güneydoğu raporlarıyla ilgili olarak, "Raporu hazırlayan ekibin içindeki Mahmut Duyan korucu bir aileden geliyor. Raporun objektif olması için bence onun bu ekipte olmaması lazım" dedi.

Murat Sabuncu'nun Milliyet gazetesinde "21 yıl önce Kürt demiştik" başlığıyla yayımlanan (21 Temmuz 2010) yazısı şöyle:


21 yıl önce Kürt demiştik

Ağustos başında CHP’nin parti meclisi toplanacak. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinden yaklaşık iki ay sonra...

Türkiye’nin sıcak gündemi başta referandum olmak üzere burada konuşulacak, tartışılacak. Parti meclisinin belki de en “renkli” simalarından biri CHP’nin İstanbul eski il başkanı Gürsel Tekin. Bir dönem Kılıçdaroğlu, İstanbul’a belediye başkan adayıyken her anını beraber geçiren isim.

Genel başkan olmasıyla beraber “artık daha az yan yana gelen” bir siyasi figür. Dün sabah kendisiyle buluştum. “Neden daha az görüştüklerinden referanduma kadar” geniş bir perspektifte konuştuk. Bunların bir kısmı yazılmamak kaydıyla idi. Yazabileceklerime gelince: Konuşmada beni en çarpan kısım Tekin’in “CHP’nin hazırladığı Doğu ve Güneydoğu raporu ile ilgili” söyledikleri idi. Aynen şöyle söyledi:Hazırlanan rapora niye Güneydoğu raporu deniyor? Neden Kürt raporu demiyoruz? 21 yıl önce Kürt Raporu demişiz şimdi de diyebiliriz. Bir de raporu hazırlayan ekibin içindeki Mahmut Duyan korucu bir aileden geliyor. Raporun objektif olması için bence onun bu ekipte olmaması lazım. “

Tekin’in bahsettiği rapor henüz SHP döneminde Deniz Baykal partinin genel sekreteri iken hazırlanmıştı. Raporun adında Kürt geçmiyordu ama içinde sık sık Kürt sorunu tanımlamaları vardı. Raporda yapılan şu tespit o dönem için “hayli ileri” kabul edilmişti: Doğu ve Güneydoğu Anadolu sorunu da, Kürt sorunu da Türkiye’nin demokratikleşme ve demokratik haklar sorunu ile iç içedir. Nitekim sorunların yoğunlaşarak arttığı dönem, demokrasinin askıya alındığı dönemdir. Bugün CHP’de Kürt kelimesi fazla telaffuz edilmiyor.

“Peki neden Kemal Bey ile gezmiyorsunuz? Genel başkan seçildikten sonra beraber birkaç yere gittiniz, niye bitti?”

Bu konuda konuşmak istemiyor. Algımı söyleyeyim. “Kırgın değil ama parti için çalışma isteği çok yüksek olduğu için, çalışamamaktan sıkıntılı.” Ve sonrasında “Örtüyle, türbanla, çarşafla uğraşmayı bıraksak artıkÖ” diyen Tekin’in, bir diğer saptaması hayli ilgi çekici:

“TÜSİAD ile de MÜSİAD ile de çok sıkı bir görüşme zinciri içinde olmalıyız. Ben halkın geniş kısmıyla olduğu gibi işadamlarıyla da sık sık görüşüyorum. Bizim genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu iş dünyası için büyük şans. Çünkü bürokrasiden geliyor. Ve bürokrasinin iş dünyasına çıkardığı zorlukların farkında. Onun döneminde iş dünyası çok rahat edecek.”