Koronavirüs

Koronavirüs'ü atlatan doktor Köse: Hastane çevresinde bile maskesiz dolaşanlar var, bu kadar duyarsızlık olduğu sürece salgının devam edeceği aşikâr

"Ben de çekiniyorum çünkü bir daha yakalanırsam bundan kurtulma şansım çok düşük"

06 Ağustos 2020 15:27

Türkiye'nin ilk Covid-19 vakalarından biri olan ve haftalarca yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Dr. Selçuk Köse maskesiz dolaşanlara tepki göstererek, “Çünkü toplumda bu kadar duyarsızlık olduğu sürece bu salgının devam edeceği aşikâr. Dolayısıyla ben de çekiniyorum çünkü bir daha yakalanırsam bundan kurtulma şansım çok düşük” dedi.

Koronavirüs salgınının Türkiye’de ilk görülmeye başlandığı mart ayında hastalığa yakalanan ve yaşam mücadelesi ile haftalarca gündemden düşmeyen Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümünden Dr. Selçuk Köse, tam 4 aylık aradan sonra hastanedeki görevine döndü.

İki hafta önce hastalarını yeniden muayene etmeye başlayan Dr. Köse, verdiği röportajında, “28 yıllık meslek hayatımda hastalarımdan hiç bu kadar uzak kalmamıştım. İlk gün oldukça heyecanlıydım bu yüzden. Binlerce mesaj aldım hem hastalarımdan hem meslektaşlarımdan. Sosyal medyadan da keza öyle. Yani çok mutluluk verici ve duygulandırıcı bir durum benim için. Demek ki onlara bir faydam olmuş ki onlar da sağ olsunlar beni hiç yalnız bırakmadılar. Hepsine sonsuz minnettarım. Hastalarım polikliniğe geldiğinde onlar bana 'geçmiş olsun' diyor artık. Arkadaşlarımın hızlı müdahalesi ve en uygun şekilde tedavi etmesi sonucu hala hayattayım ve buradayım” dedi.

Şikâyetlerinin martın ilk günlerinde başladığına işaret eden Dr. Köse, “Türkiye’nin hemen hemen ilk hastalarından biriyim. Çalıştığım serviste yattım birkaç gün. Durumum kötüleşince yoğun bakıma alındım. Binlerce kez girip çıktığım, hemen yan koridordaki yoğun bakıma hasta olarak girmek gerçekten çok zormuş. Giderken çocuklarım ve ailemle vedalaşmıştım. Nisanın 7’sine kadar 23 gün boyunca uyutuldum. Akciğerlerim ciddi şekilde zarar görmüş, kalbim durmuş, mide kanaması geçirmişim, virüs beynimde dahi tutulum yapmış. Haftalarca çok ciddi bir şekilde yaşamla ölüm arasında gidip gelmişim. Uyutularak tedavi gördüğüm için o anları hatırlayamıyorum.” diye konuştu. 

"Bir daha yakalanırsam bundan kurtulma şansım çok düşük"

Göreve başladığından bu yana en çok vatandaşların önlemlere uymamasına üzüldüğünü anlatan Dr. Köse, “Şimdi bakıyorum hastane bahçesinde bile maskesiz insanlar görüyorum. Maskesiz, mesafesiz kalabalık bir şekilde bir araya geliyor insanlar. Bunlar beni gerçekten çok üzüyor. Çünkü sırf bu yüzden ben hayatımı neredeyse kaybediyordum. Bu virüsün yaygınlaşmaması için çok basit kurallar var. Bunu artık herkes biliyor, Bakanımız her gün söylüyor. Endişeleniyorum gerçekten. Çünkü toplumda bu kadar duyarsızlık olduğu sürece bu salgının, virüsün devam edeceği aşikar. Dolayısıyla ben de çekiniyorum çünkü bir daha yakalanırsam bundan kurtulma şansım çok düşük. Hastalığı bu kadar ağır geçirmişken tekrar virüs kaparsam hayatımı kaybedebilirim” düşüncesini dile getirdi. 

Köse,“20 Nisan'da taburcu oldum. Yaklaşık 3 ay evde istirahat ettim. Şu anda hala fizik tedavi alıyorum. Kaslarımı tekrar eski gücüne kavuşturmam gerekiyor ki ameliyatlarıma dönebileyim. Ben bir cerrahım, göğüs cerrahisi uzmanıyım.  Dolayısıyla yaptığım en önemli iş bana göre, ameliyat yapmak. Bir süre daha ameliyathaneden uzak kalacağım. Ama en kısa sürede inşallah başlamayı düşünüyorum. Ameliyathanedeki arkadaşlarımın hepsi de beni hasretle beklediklerini söylüyorlar." ifadesini kullandı. 

"Benim için ciddi çaba sarf eden çalışma arkadaşlarıma minnettarım"

Antiviral tedavide kullanılan Favipiravir adlı ilacın Türkiye’de ilk kez verilen hastalardan biri olduğunu vurgulayan Dr. Köse, gece gündüz başından ayrılmayarak kendisini yaşama döndüren mesai arkadaşları ve meslektaşlarına minnettarlığını da şu cümlelerle özetledi:

“Başhekimimizin de (Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş) içinde bulunduğu ekiple birlikte yoğun uğraşlar vermeleri, kök hücre nakli yapılması, yoğun bakım hocalarımızın ciddi çabaları, özellikle Zafer Çukurova hocamıza ve Oya hocamıza (Dr. Gülsüm Oya Hergünsel) gerçekten minnettarım. Beraber çalıştıkları uzman arkadaşlarımız, hemşirelerimiz personellerimiz, adlarını tek tek sayamadığım herkese gerçekten minnettarım. Çünkü onlar olmasaydı ben burada olamazdım sanırım.” (DHA)