Türkiye'nin kritik bir eşikte olduğunu söyleyen KONDA araştırma şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem, "Seçim sonuçları ne olursa olsun, isterse bir parti 400 milletvekili çıkarsın, Cumhurbaşkanı parti liderlerini toplayıp Türkiye'nin yönetimiyle ilgili prensipleri konuşmalı" dedi.
Ankara katliamının seçim sonuçlarına önemli bir etkisinin olmayacağını söyleyen Erdem, patlamanın kutuplaşmayı derinleştirmesinde Başbakan'ı da sorumlu tuttuğunu belirterek, "Bir memleketin Başbakanı kendi yurttaşlarını ne kadar çok öldürdüğünü halkına ilan eder mi. Ne kadar ayıp bir şey bu" diye konuştu.
"Türkiye yönetilemez bir noktaya geldi, bunda herkesin sorumluluğu var"
Sputnik'te yer alan habere göre, RS FM'de Yavuz Oğhan'ın sorularını yanıtlayan Tarhan Erdem, Türkiye'nin yönetilemez duruma geldiğini savunarak, "Süreç kritik, zor ama Cumhurbaşkanı 1 Kasım'da devreye girmeli" dedi. Erdem, şunları söyledi:
"Türkiye yönetilemez bir noktaya geldi. Bunda herkesin sorumluluğu var. Geldiğimiz noktada 1 Kasım akşamı ne yapılmalı onu tartışmamız lazım. Bir parti 400 milletvekili çıkarsa bile Türkiye'yi tek başına yönetemez, 20 milletvekili çıkartan bir partinin yardımına muhtaçtır bunu idrak etmek lazım. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı'nın 1 Kasım gecesi siyasi parti liderlerini çağırarak yönetim felsefesi konusunda bir uzlaşma araması şart. Eğer siyasetçiler yönetim felsefesi konusunda bir araya gelmezse, anlaşmazsa bir felaket bitmeden daha büyük bir felaketle karşı karşıya kalırız.
"Bir memleketin Başbakanı kendi yurttaşlarını ne kadar çok öldürdüğünü ilan eder mi!"
Eğer parti liderleri ‘bu memleketi nasıl yöneteceğiz' diye konuşmaktan kaçınıp hükümet kurmaya yönelirlerse bunun soncunu düşünemiyorum. Oradan kaos çıkar, felaket çıkar. Bu fevkalade önemli. Bir büyük uzlaşmadan bahsediyorum. O uzlaşma yoksa nasıl yönetileceğini kimse bilemez. Türkiye gerçekten çok önemli, kritik bir noktadadır. Neler olabilir derseniz benim aklımdaki bir maddeyi bile sayamam, utanırım, ‘yahu bu adam bu memleket için bunları nasıl söylüyor derler' ama benim söyleyeceğim bile azdır."
Toplumdaki yarılmanın en önemli göstergesi olarak tarif ettiği Ankara katliamının seçim sonuçlarına kayda değer bir etkisi olmayacağını söyleyen Erdem, patlamanın kutuplaşmayı derinleştirmesinde Başbakan'ı da sorumlu tuttuğunu belirterek şöyle devam etti:
"Maşallah Başbakan konuşuyor, esip savuruyor, bence söylenmemesi gereken şeyler de söylüyor. Bir memleketin Başbakanı kendi yurttaşlarını ne kadar çok öldürdüğünü halkına ilan eder mi. Ne kadar ayıp bir şey bu. Üç senedir bu memlekette bir asker ölmedi. Şimdi niye ölüyor? Bugün şu kadar terörist öldürülmüştür diye açıklama yapıyorlar. O kadar terörist etkisiz hale getirilirken bir tane de asker şehit oluyor. O etkisiz hale getirilen insan ile şehit edilen askerin defnedildikleri yer arasında 100 kilometre mesafe yok. Aynı ülkenin insanları. Bu hiç düşünülmüyor mu?"
Türkiye'nin yönetilebilmesi için 'normalleşme'nin zorunlu olduğuna dikkat çeken Erdem, bunun için de yönetenlerin bilerek düşman yaratmaktan vazgeçmeleri gerektiğini belirterek, Cumhurbaşkanı'nın Almanya Başbakanı Angela Merkel'e mektup yazan akademisyenleri 'güruh' diye nitelendirmesin, örnek göstererek, "Biz o akademisyenlere gençlerimizi emanet ediyoruz" dedi.