Hatay'da Kızılçat Karakolu'nda onbaşı tarafından vurulan asteğmen ile astsubayın cinayetinin rüşvet ve kaçakçılık nedeniyle işlendiği öne sürüldü.
Yayladağı İlçesi Kızılçat Hudut Karakolu'nda 9 Aralık 2011'de meydana gelen olayda, iddiaya göre Piyade Onbaşı Adem Aydemir, G-3 tüfekle Asteğmen Mehmet Soyuer ile Astsubay Kıdemli Üstçavuş Özkan Kurtoğlu'nu öldürdü. Olaydan sonra tutuklanan Adem Aydemir hakkında 6'ıncı Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca hazırlanan iddianame tamamlandı.
'Beni mi vuracaksın'
6'ıncı Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde önümüzdeki günlerde yargılanacak sanık Adem Aydemir ile aynı karakolda görevli Piyade Er Yaşar Kartalmış'ın rüşvet karşılığında Uğur Uyanık'ın Suriye'den Türkiye'ye kaçak küçük ve büyükbaş hayvan sokmasına göz yumduklarının anlaşıldığı belirtildi. Cinayet sanığının kaçakçılığa göz yummasının ortayı çıkması üzerine, takım komutanı olan Asteğmen Mehmet Soyuer'in soruşturma başlattığı kaydedilen iddianamede şöyle denildi:
"Adem Aydemir'in sınırda nöbeti sırasında üzerinde cep telefonu bulundurduğunun ortaya çıkması üzerine kaçakçılık faaliyeti içerisinde olup olmadığı yönünde araştırma başlatıldığı, bu çerçevede er ve erbaşlarının ifadesini alan Asteğmen Mehmet Soyuer'in soruşturmayı derinleştirdiği, bu durumu öğrenen sivil Uğur Uyanık'ın karakol nizamiyesine gelerek şüpheli ile görüştüğü ve kendisine 'Bu işi halledeceğim, seni kurtaracağız merak etme' dediği, şüphelinin yaşanan bu süreçten etkilenerek yaptığı kaçakçılık faaliyetinin ortaya çıkacağı ve suçlu duruma düşeceği endişesine kapıldığı, bu endişesini 8 Aralık 2011'de karakol termal görevlisi Er Özgür Kılıç'ın yanına giderek 'Komutanlar iftira attı, herkes beni kaçakçı sanıyor. Mehmet Soyuer ve Özkan Kurtoğlu'nun a... koyacağım onların, ikisini de vurup öldüreceğim' dediği, bunun üzerine Özgür'ün ise durumu komutanına anlatıp uyardığı, Mehmet Soyuer'in ise akşam saatlerinde bölüğü topladığı, burada askerlere Adem Aydemir'in kaçakçılık yaptığına dair yoğun şüpheler olduğunu söylediği, konuşmasının sonunda ise şüpheli Adem'e tebessümle bakarak, 'Oğlum beni mi vuracaksın? Al orada silah var, vuracaksan vur' dediği, bunun üzerine Adem Aydemir'in ise kendisine 'Yok komutanım ne vurması, sizi niye vurayım' dediği..."
'Evden ölüme geldi'
İddianamede olay günü, Asteğmen Mehmet Soyuer'in, soruşturma konusunda kendisine yardımcı olması için evinde dinlenen Astsubay Özkan Kurtoğlu'nu araç göndererek karakola getirttirdiği ve odasında değerlendirme yaparken, cinayet şüphelisi onbaşı Aydemir'in, nöbetçi Er Mustafa Topaloğlu'nun dolu şarjörünü 'Karakola saldırı olursa müdahale ederim' diyerek alıp, kendi kullandığı G-3 tüfeğe taktığı, ardından da odaya girerek asteğmen Mehmet Soyuer ile Astsubay Özkan Kurtoğlu'nu öldürdüğü kaydedildi. Askeri Savcılık, cinayet sanığı Aydemir hakkında amirlerini öldürmek suçundan 2 kez ömür boyu hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep ederken, hem Aydemir, hem de erler Yaşar Kartalmış ve Uğur Uyanık hakkında da 'rüşvet ve kaçakçılık' suçlarından görevsizlik kararı verdi. Rüşvet ve kaçakçılık suçlamasıyla ilgili dosya ayrılarak Yayladağı Cumhuriyet Savcılığı'na gönderildi.
'Neden şehit sayılmadı'
Şehit sayılmayan Özkan Kurtoğlu'nun Mersin'in Silifke İlçesi'nde yaşayan eşi Seda Kurtoğlu, eşinin neden şehit sayılmadığını Milli Savunma Bakanlığı'na gönderdiği dilekçe ile sordu. Bakanlık, tarafından gönderilen cevabi yazıda, "Olayla ilgili mevcut bilgiler doğrultusunda yapılan değerlendirmede, Milli Savunma Bakanlığı'nın şehitlik yönergesi kapsamında değerlendirilmeyerek hakkında şehit işlemi yapılmamıştır. Olaya ilişkin Askeri Savcılık tarafından soruşturma devam ettirilmektedir. Soruşturma sonu, şehitlik durumu tekrar değerlendirilecektir" denildi.
Emekli asker baba tepkili
Özkan Kurtoğlu'nun emekli hava astsubay olan babası 62 yaşındaki Mustafa Kurtoğlu, oğlunun şehit sayılmamasına tepki gösterdi. Bu nedenle acılarının arttığını belirten Kurtoğlu da şunları söyledi:
"Ben para, pul peşinde değilim. Oğlumun onurunun verilmesini, şehit olarak kabul edilmesini istiyorum. Bu konuda Askeri İdari Yüksek Mahkemesi kararları var. Şehit sayılabileceğini görevle ilgili çalışmalarda veya geçişlerde engellemelerde vurulanlar ya da sorgulama yaparken olayı değerlendirenlerin ölürse şehit sayılacağı açık mahkeme kararları var. Ancak aradan aylar geçti hala şehitliği verilmedi. Uludere olayında yanlışlıkla öldürülenler kaçakçılık yaparak geçimlerini sağlıyorlardı. Onların şehit kabul edileceği gündeme geldi. Benim oğlum kaçakçıya mani olurken öldürülüyor, hala şehit sayılmıyor. Bunu anlamıyorum."