Çevre

“Kömürü Terk Ediş Süreci" raporu: Sektör çalışanlarını zorlu bir süreç bekliyor

Gecikilmesi durumunda: Yüksek derecede uzun vadeli işsizlik ve iş göremezlik ödemeleri, bozulan çevrenin temizlenmesi ve nesiller arası ekonomik sakıncalar öngörülüyor

28 Haziran 2017 13:33

Sürdürülebilir Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IDDRI) ile İklim Stratejileri adlı uluslararası düşünce kuruluşları “Kömürü Terk Ediş Süreci” raporunu yayımladı. Raporda, kömür üreten bölgelerin geleceği hakkında bilgilendirme yapmak için daha önce Hollanda, Birleşik Krallık, Çek Cumhuriyeti, Polonya, İspanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan kömürü terk etme süreçlerinden çıkarılan temel derslerin altı çizildi. Paris İklim Değişikliği Antlaşması hedefleri doğrultusunda maden işçileri ve toplulukları açısından adil bir geçiş süreç için öneriler, diğer ülkelerin terk etme süreçleri üzerinden sunuldu, maden sektörü çalışanlarını zorlu bir sürecin beklediği vurgulandı.

"Kömür sektörü çalışanlarını zorlu bir süreç bekliyor"

Paris Antlaşması’nı imzalayan büyük kömür tüketicisi ülkelerin iklim hedefleri, yerel hava kalitesi ve su kıtlığı sorunları, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve enerji depolama maliyetlerinin düşmesi göz önünde bulundurulduğunda, karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin geleceğine dair iyimser varsayımlarına rağmen, küresel kömür tüketiminin kademeli olarak terk edilmesinin kaçınılmaz olduğu belirtildi. Raporda, kömür sektörü çalışanları, yerel madencilik toplulukları ve kömür tüketimine bel bağlayan şirketlerin tümünü zorlu bir adaptasyon süreci beklediği ifade edildi.

Israrla kullanılmaya devam edilen kömürün küresel enerji sisteminden zamanında çıkarmadan Paris İklim Değişikliği Antlaşması hedefleri doğrultusunda, iklim sistemini stabilize etmenin mümkün olmadığını vurgulayan rapor, bu geçişin işgücü ve yerel topluluklar açısından da “adil” olması gerektiğine dikkat çekti.

“Adil geçiş” için vaktin daraldığını belirten rapor geçiş süreçlerinin başarılı olabilmesi için, iş gücünün yeniden eğitilmesi ve alternatif işlere geçişlerinin yapılması, bölgesel ekonomilerin yeni ekonomik faaliyetlere yatırım yapmaları, şirketlerin hala kar ederken yeni faaliyet alanlarına yönelmeleri gibi, zorlu uyum süreçlerinin tamamlanabilmesi için vakte ihtiyaç olduğu dile getirildi. IDDRI Uzman Araştırmacı Oliver Sartor, "Şoku hafifletmek ve değişimi yönetmek için, koşullar hala olumluyken, önümüzde ne kadar çok vakit olursa, sonuçlar herkes için o kadar iyi olacaktır. Ancak iklim politikaları hedeflerimiz açısından, fazla vakit kalmadı. Bu da adil bir geçiş sürecinin acilen ele alınması gereken bir konu olduğu anlamına geliyor” dedi.

"Maden işçileri açısından adil bir geçiş süreci"

Raporda, doğru hazırlıkların yapılmsı ve aktif şekilde yönetilmesi durumunda, kömürün terk edilme sürecinin adil olacağı belirtilerek iş gücü, bölgeler ve şirketlerin mümkün olan en kısa zamanda hazırlık yapmaları ve geçiş sürecine başlamalarının önemli olduğu vurgulandı. İklim Stratejileri Direktörü Andrzej Blachowicz “Maden işçileri ve toplulukları açısından adil bir geçiş süreci, ekonomi size karşı dönmeden önce harekete geçmek anlamına geliyor. Bu geçiş sürecini erkenden kabullenmek ve hazırlıklı olmak, eski maden bölgelerinde çalışan yetişkinlerin %50’sinin iş bulamaması ya da hemen hemen %100’ün iş bulması arasındaki fark anlamına gelebilir” dedi.

Raporda, rekabet gücü olmayan bir sektörü desteklemenin maliyetinin çok yüksek olduğu belirtildi. Oliver Sartor bu konuyu şöyle açıklıyor: “İş gücü ve topluluklar açısından adil bir geçişe yeterli kaynak yatırımı yapılmamış olması, hükümetleri çok büyük maliyet yükü altında bırakabilir. Bu maliyetlerin içinde çoğu zaman yüksek derecede uzun vadeli işsizlik ve iş göremezlik ödemeleri, bozulan çevrenin temizlenmesi ve nesiller arası sosyal ve ekonomik sakıncalar da bulunmaktadır.”

Hükümetlerin rolü önemli

Raporda adil bir geçiş sürecine olanak verecek temel önerilere yer verildi. Hükümetlerin yapıcı bir sosyal diyaloğu desteklemek için erkenden ağırlıklarını koymaları, paydaşların kendilerine ait ve yerel koşulları da yansıtan geçiş planı geliştirmeleri bu öneriler arasında yer aldı. Andrzej Blachowicz’in altığını çizdiği bir diğer nokta ise: “Hükümetlerin ve paydaşların ‘adil geçişi’ sadece finansal bir tazminat konusu olarak görmekten imtina etmeleri, ve gelecek nesiller için ekonomik yenilenme ve öğretim fırsatlarına yatırım yapmaları gerekiyor.”