Muğla’da bulunan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının neden olduğu hava kirliliği bölgeye zarar vermeye devam ediyor. Termik santral ile kömür üretim tesislerinin ‘dışsal maliyet’ olarak çoğu zaman görmezden gelinen gerçek bedelleri; insanların hayatları, sağlıkları, sosyal-ekonomik ve kültürel varlıkları, ekosistem tahribatı ve iklim değişikliği olduğu yapılan araştırma sonucu çıkan raporda ortaya konuldu. Araştırma sonunda insan ve doğa yaşamına ilişkin çok çarpıcı bilgi ve bulgular elde edildi. Avrupa İklim Ağı tarafından 2018 yılında başlatılan çalışmaya, bilim insanları ve çok sayıda kuruluş tarafından destek verildi.
BirGün'ün haberine göre raporun en dikkat çeken yanı, santrallerden kaynaklı hava kirliliğinin yol açtığı ölümler. Santrallerin yarattığı hava kirliliğinden dolayı yılda 280 erken ölümün gerçekleştiği belirtilirken, 2017 yılı sonuna kadar 45 bin insanın hayatını kaybettiği öne sürülüyor. Santrallerin 2043 yılına kadar çalışmaya devam etmeleri halinde ise, 5 bin 300 insanın daha erken ölümüne neden olunacağının altı çiziliyor.
Bölge halkından 30 bin kişi yerinden ediliyor
Avrupa İklim Ağı’nın raporunda kömür sahaları nedeniyle bölge halkının köylerinde taşınmak zorunda kaldıkları bildiriliyor. Geçtiğimiz yıllar içinde kömür madenlerinin işletmeye alınması nedeniyle bölgede 8 köyün yer değiştirmek zorunda kaldığı belirtilen raporda, “Bir kısmı birden fazla taşındı. Santrallerin kapasite artırımı, ömürlerinin uzatılması ve maden ruhsat alanlarının işletmeye alınması planları gerçekleşirse, 48 köyün halkı daha yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalacak. Bu da, Milas’ta 8 bin 300, Yatağan ve Menteşe’de 20 bin 400 olmak üzere toplamda 30 bine yakın insanın doğrudan veya dolaylı olarak yerinden edilmesi anlamına gelecek” görüşlerine yer veriliyor.
Raporu hazırlayanlar ve katkı verenlerden Avrupa İklim Ağı Türkiye Koordinatörü Elif Gündüzyeli “Böylece hem Milas'ta hem de Yatağan'da bu üç termik santrale kömür tedarik eden maden alanlarının ruhsat alanları içinde genişleyerek, köy halklarını yerinden etmeyi sürdürdüğünü, zeytinliklerin, ormanlık alanların tahrip olduğunu duydum. Alanı ilk ziyaret edip yöre halkları ve Muğla Çevre Platformu temsilcileriyle görüştüğümde, Muğla'daki bu geniş tahribatla ilgili kapsamlı bir bilgi, belge derlemesine ihtiyaç olduğunu gördüm” dedi.
"Toplumsal mücadele hattı oluşturmalıyız"
Mahalle meclislerinin hayata geçirilmesi, bölge belediyelerinin ortak eylem planı oluşturması gibi hedefleri olduğunu ifade eden MUÇEP Kömürsüz Muğla Çalışma Grubu üyesi Abide Zübeyde Elbaşı “Muğla’da da kömürün yarattığı katma değeri çok aşacak ekonomik üretim olanaklarımız var. Bunların başında elbette enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan üretme potansiyelimiz, özellikle güneşimiz geliyor. Ancak yenilenebilir kaynaklardan da olsa enerjiyi ne için, kimin için, ne miktarda ve nasıl üreteceğimiz çok önemli. Bölgede enerji alanının ve ekonominin adil dönüşümü için yurttaş odaklı, yerinden üretimi ve enerji demokrasisini odağına koyacak; yenilenebilir enerji üretim kooperatifleri için somut adımların atılması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
"Kadınlar ekonomik bağımsızlığını kaybedecek"
Tarımın, kadınların ekonomik ve toplumsal yaşamın içerisinde üretken bağımsız bireyler olarak var olmasını sağladığını söyleyen Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel “Köyün satın alınmak istenen ovasını ekip biçmek, zeytin işi kadında. Ürünü toplayıp Milas'a pazara götüren de kadın. Toprağını kaybederse hem mesleğini hem gelirini kaybetmiş olacak. Ekonomik bağımsızlığı gidecek, aile içindeki söz hakkı gidecek. O da yetmeyecek eve/köye hapsolacak; sosyal hayatı bitecek. İşte bu yüzden Mayıs ayından beri linyit sahasını genişletmek isteyen termik santral şirketine arazilerini satmak için zorlanan Ekizköylü kadınlar ayakta” ifadelerini kullandı.
"Sessiz kalmaz ve hep birlikte karşı durursak Muğla’yı kurtarabiliriz"
Ormanları, tarihi arkeolojik kalıntıları, köyleri mahvettiklerini söyleyen Makinesi Mühendisi Mustafa Tuncaelli “Santrallar yaşlandı; Yatağan 37 yaşında, Yeniköy 33, Kemerköy 26. Çoktan kapatılma vakitleri geldi ama çalıştırmaya devam ediyorlar. Sessiz kalmaz ve hep birlikte karşı durursak, bu termik santralları ve kömür ocaklarını kapattırıp, hem Muğla’yı kurtarabilir hem de doğaya verdiğimiz zararı bir nebze olsun azaltmış oluruz” dedi.