T24 Haber Merkezi
Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu 108 kişi hakkında açılan davanın üçüncü duruşmasının 7. oturumu başladı.
Duruşma Ayla Akat Ata'nın avukatı Çiğdem Kozan'ın konuşması ile devam ediyor. Kozan, "Burada yargı tehdidiyle kadınların iradesi baskı altına alınıyor." dedi.
Beyza Üstün: Her yerde siyasi iktidarların müdahalelerine, kapitalizmin saldırılarına karşı yaşamın korunması ve özgürlüğü için mücadele verdim, veriyorum, bunun için siyaset yapıyorum. IŞİD’in Şengal’de yaptığı katliamın sonuçları hala yaşanırken, IŞİD’liler hala açıkça köle pazarlarında satışa devam ederken, IŞİD’i önlemeye çalışan bir partinin siyasetçileri olarak sorumlu kılınıyoruz!
Üstün şunları kaydetti:
"Hükümetle iletişime geçen parti yetkililerimiz; IŞİD ablukasının önlenmesi için güçlü tutum almanın gerekliliğini ve taleplerimizi iletiyordu. Efkan Ala, dönemin Başbakanı Davutoğlu 6-8 Ekim öncesinde görüşmelerin yapıldığı yetkililerden bazıları. Ben siyasetçiyim; katliamların olmadığı, halkların eşit, özgür ve güven içinde olduğu bir coğrafyada yaşamak istiyorum. Böyle bir yaşamın kurulabilmesi için siyaset yapıyorum. Biz barışı, insanca yaşam hakkını savunduğu için HDP’de siyaset yapıyoruz."
"Boşuna aramayın bizim dilimizde azmettirmek yoktur. Bu yargının ve iddia makamının asıl hedefi HDP’nin bu topraklarda yaşama geçirmeye çalıştığı politikalardır. Halkların ve doğanın korunması için değil, kapitalizmin sürdürülmesi için sermayenin yanında ve destekçisi olan, otoriter, tekçi, erkek egemen siyaseti yürüten iktidarlara karşı olmak hepimizin sorumluluğudur. Ekoloji Komisyonunda görev yaptığım HDP; demokratik siyaseti, halkların bir arada yaşamalarını, kalıcı barışı savunmaktadır. HDP’nin siyaset alanında varlığı Türkiye’de demokrasi için güvencedir"
Alp Altınörs şunları kaydetti:
"HDP MYK tüzel kişiliktir. Tüzel kişilik hakkındaki davaları Ağır Ceza Mahkemeleri göremezler. Hele Süleyman Soylu, Fahrettin Altun, Hamza Dağ gibi siyasetçiler bizi hiç yargılayamazlar[Veyis Ateş’in “HDP’yi ekranlara çıkarmam” sözlerini hatırlatarak] Veyis Ateş AKP’nin Habertürk'e atadığı kayyımdır. Bundan sonra HDP’ye saldıranların hangi karanlık ilişkiler içinde olacağını bu örneği dikkate alarak akılda tutmamız lazım.
Bu iddianame gerçekleri ortaya çıkarmak için mi yoksa örtmek için mi hazırlandı? Bu iddianamede IŞİD yok. IŞİD’in Kobani’yi kuşatmasının ardından ortaya çıkan eylemler var ama IŞİD yok! Tarihsel akışın tümüyle çarpıtıldığını düşünüyorum.
İddianamede çözüm süreci hedef alınmış. Çözüm sürecinde çekilen fotoğraflar konulmuş. Bunlar suç değil ki. 7-8 Ekim olayların hedefi çözüm sürecinin ta kendisidir. HDP’nin sağduyu çağrıları ise iddianameye konulmamıştır. İzmir’de Ekrem Kaçaroğlu ülkücü şahıslar tarafından öldürüldü. Ama savcı iddianameye, ‘Kaçaroğlu mahalle sakinleri tarafından darp edilerek öldürüldü’ yazmış. Ne kadar masumane bir ifade... Kaçaroğlu’nun ölümü nedeniyle de yine bize müebbet isteniyor.
İddianamede Muş Varto’da panzerden açılan ateşle kafasından vurulan Hakan Buksur’a yer verilmiş, kimin öldürdüğü yazılmamış. Buksur’u vuran kurşun polis silahından çıktı. Ama bugün Buksur’un ölümünden sorumlu tutularak müebbetimiz isteniyor!"
TIKLAYIN | Kobani davası | HDP'li Ata: Deniz Poyraz’ı katleden katil bir gün sonra tutuklandı, bize 6 saat dışında bir sorgu işlemi yapılmadı ama 8 gün gözaltında tutulduk