Yaşam

Kızı, Suruç'ta katledilen 'Bahar Ana'yı anlattı: Sosyal yardım kampanyalarında en ön sıralardaydı

'Annemiz, hem evine bağlı bir Anadolu kadını, hem de mücadelesini her zeminde sürdüren devrimci ruha sahip bir insandı'

24 Temmuz 2015 15:41

Maltepe Belediyesi'nin CHP'li Meclis Üyesi Yasemin Boyraz, Suruç katliamında hayatını kaybeden annesi Bahar Nazegül Boyraz'ın ardından bir mektup kaleme aldı. Boyraz, mektubunda "Cumhuriyet Halk Partisi'nin yürekli bir neferiydi ve partinin düzenlediği sosyal yardım kampanyalarında en ön sıralardaydı. Yabancı kültürlere açık, Uzakdoğuluları evinde misafir eden, hem evine bağlı bir Anadolu kadını, hem de mücadelesini her zeminde sürdüren devrimci ruha sahip bir insandı" dedi. Yasemin Boyraz, mektubuna "Bahar Ana hepimizin annesi, acısı hepimizin acısı, tüm dostları saygıyla selamlıyoruz" diye son verdi. 

Evrensel'de yer alan habere göre, Yasemin Boyraz “Şehr-i İstanbul’dan Amara’ya” başlığını taşıyan ve ailesi adına yazdığı mektubunda annesini şöyle anlattı: 

“Suriye’de 4 yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan iç savaşın etkilerinin her geçen gün televizyon ekranlarında ve sosyal medyada boy gösterdiği bir dönem yaşanmaktaydı. Kobane direnişi, Türkiye’nin Suriye sınırı alev alev yanarken; kanton içerisinde zulme, faşizanlığa ve barbarlığa karşı canlarını hiçe sayıp insanlık onuru için mücadele eden bir avuç yürekli insanın hikâyesiydi. İşte tam bu süreçte, savaşın acımasızlığı toplum katmanlarında yer bulurken, vicdanını ve merhametini bu direniş için seferber eden koca bir yürekti Nazegül (Bahar) Boyraz Ana. Ana diyoruz, çünkü o 55 yaşında ve 4 evladı olan bir anaydı.

 

'Gördükleri karşısında vicdanı sızlayan bir anneydi o'

 

Yaşadığı çevrede, genci-yaşlısı herkes tarafından neşesi, güleryüzü, paylaşımcılığı ve duyarlılığıyla ön plana çıkan bir kadındı o. Azmi ve mücadele hırsı ile 53 yaşında yılmadan birçok işe imza atan girişimci ve zeki bir kadındı anamız. Yaşadığı zaman zarfında ideolojisini benimseyip mücadelesini yürüttüğü Cumhuriyet Halk Partisi’nin yürekli bir neferiydi ve partinin düzenlediği sosyal yardım kampanyalarında en ön sıralardaydı. Yabancı kültürlere açık, Uzakdoğuluları evinde misafir eden, hem evine bağlı bir Anadolu kadını, hem de mücadelesini her zeminde sürdüren devrimci ruha sahip bir insandı. Dini, dili, ırkı ve cinsiyeti ne olursa olsun herkesi kucaklayan, merhametli, içi insan sevgisiyle dolu, temel noktası hümanizm olan, gördükleri karşısında bir şey yapmak isteyen ve vicdanı sızlayan bir anneydi o.

 

'Mutlulukla çuvalı sırtladı'

 

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’ndaki (SGDF) pırıl pırıl gençlerin bölgeye yardım edeceğini haberini alır almaz Bahar Ana kollarını sıvadı. Sınırdaki görüntüleri izlerken annem gözyaşlarına engel olamıyor, bölgedekilere nasıl yardım edeceğinin yollarını arıyordu ki, SGDF ona aradığı fırsatı sundu. Suruç’a gitmeden önce bize bu fikrini açtı. Bizlerle bu çalışmalar üzerine fikir münakaşaları yaptı. Bizlere okumuş olduğumuz kitapları ve giyilmeyen elbiseleri Kobane’ye götürmek istediğini dile getirdi. Tabi o çoktan kitap ve elbiseleri paketlemişti, kararı kesin ve netti. Bizlerle görüştükten sonra mutlulukla elindeki çuvalı sırtlamış ve 15 saat sürecek bir yolculukla Suruç’a hareket etmişti. Tabi her zamanki gibi, yolda gençlerin yiyeceğini düşünerek onlar için hünerli elleriyle yöresel yemekler hazırlamıştı. Amara Kültür Merkezi’ne ulaştığında bizleri aradı ve gözlerinin mutlulukla parladığını, içinin sevinçle dolduğunu bizlere anlattı. Ve tarih 20 Temmuz 2015, saat 11.45. Yüreklerimizi yakan ve tarihe kara bir leke olarak düşen bu menfur olayla anamızla birlikte 31 canımız yüreğimize ateş düşürerek aramızdan ayrıldılar. İşte anamız bu anlayışla oradaydı. Bahar Ana hepimizin annesi, acısı hepimizin acısı, tüm dostları saygıyla selamlıyoruz” dedi.