T24 - Eski Başbakan, Rize bağımsız milletvekili Mesut Yılmaz “AKP’nin en büyük şansı demokrasiyi özümsemiş bir Genelkurmay Başkanı ile çalışmaktı. Ben o kadar şanslı değildim. Kıvrıkoğlu’nun Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde ciddi tartışmalarımız oldu. Kıvrıkoğlu hesap sorar gibi ‘AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer’ sözünün anlamını sordu” dedi.
Namık Kemal Zeybek’in Genel Başkan seçildiği kongrenin ardından DP’den istifa eden eski Başbakan, Rize Bağımsız Milletvekil Mesut Yılmaz, Habertürk TV’de katıldığı programda, 28 Şubat sürecinde yaşanan gelişmeleri anlattı. Yılmaz’ın açıklamaları şöyle:
UYARMIŞTIM: Refahyol Hükümeti kurulmadan önce Erbakan ile bir dizi görüşme yaptım koalisyon hükümeti kurabilirmiyiz diye. Orada Erbakan’ın öyle düşüncelerine muhatap oldum ki adeta 28 Şubat benzeri bir durumun gündeme gelebileceğini Erbakan’a söyledim. ‘Siz bunları yaparsanız Türkiye’de şunlar şunlar olur’ dedim. Çünkü o tarihte dahi Türkiye’de henüz daha askeri müdahale sendromu ortadan kalkmamıştı. O ‘Asker yanımızda’ dedi.
'Erbakan dik dursaydı 28 Şubat olmazdı!'
DİK DURSAYDI:. Sonra Erbakan askerler tarafından getirilen önerileri kabul etti, en azından itiraz etmedi MGK’da. Bugün hala inanıyorum ki eğer başta Erbakan olmak üzere Refahyol Hükümeti o tarihte bu önerilere karşı dik dursaydı, bunları imzalayıp da sonra gidip karşı cephe oluşturmayı istemek yerine orada bir hükümet tavrı duruşu sergileyebilselerdi askerler bunu daha öteye götüremezdi.
ZARARI BEN YAŞADIM: Sincan da yürütülen tanklar demokratik hukuk devletine sığmazdı, gazetecilerle ilgili andıçlarda savunulamaz. Bunları o günkü hükümetin öngörememiş olması, tutumun yaratacağı hassasiyetleri düşünememiş olması ve bunlar ortaya çıktıktan sonra dik duramaması kamçılamıştır, hızlandırmıştır. En büyük zararını da ben yaşadım. 28 Şubat süreci sonucunda Demirel görevi bana geldi. Verirken de güvenoyu alabileceğimden kuşkuluydu. Aldık göreve başladık. Baktım ki Batı çalışma grubu Genelkurmay çalışmalarını devam ettiriyor. Başında Çevik Bir var.
KIVRIKOĞLU’NUN ÜSLUBU: (“Siz de sert ikazlar aldınız mı?” sorusu üzerine): Gerginlikler yaşadık ama ben bunları doğal karşıladım, topluma yansıtmamaya özen gösterdim. Çünkü Demirel’in söylediği gibi bizim ikinci bir ordu kuracak halimiz yok. Bir tane ordumuz var cumhuriyeti, sınırları savunan tek güç. Onun itibarını korumak hükümetin görevi. Bu görevi yerine getirirken zaman zaman görüş ayrılıklarımız, ciddi tartışmalarımız oldu. Hiçbir zaman bunu dışarı taşımadım ama bilahassa Ecevit Başbakan, benim yardımcı olduğum dönemde Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde bu tartışmaların yakışıksız bir üslupla kamuoyuna duyurulduğunu gördüm.
AKP’NİN ŞANSI: Silahlı kuvvetler hakikatten hiyerarşinin otoritenin köklü olduğu bir kurum da olsa TSK’ni dünya görüşü açısından homojen düşünmemek lazım. TSK’nın içinde çok farklı görüşler olabiliyor. Hiyerarşik mekanizma o dönemde Genelkurmay Başkanı kimse onun orduyu temsil etmesi sonucunu veriyor. Malesef ben o bakımdan şanslı değilim. Herhalde AKP hükümetinin en büyük şanslarından birisi demokrasiyi özümsemiş bir Genelkurmay Başkanı’yla çalışmak oldu. Yoksa orduyla ilgili reformları gerçekleştiremezlerdi. Cesaret edemezlerdi.
HESAP SORDU: (‘AB’nin yolu Diyarbakırdan geçer’ sözünün size maliyeti oldu mu? sorusu üzerine): Kıvrıkoğlu kaç defa bana adeta hesap sorar gibi bunun anlamını sordu. Her seferinde izah ettim. Gerçeği söyledim. Düşüncem şu; Türkiye AB’ye gireceksi Güneydoğu sorunu çözmek zorunda. Aday ülkeyiz ulusal programı hazırlamışız paketleri çıkarmışız. Ben diyorum ki Türkiye Güneydoğu sorununu kendi çözmek zorunda. Çözmezse bizi AB’ye almazlar. Defalarca açıklamama rağmen bugün hala anlayamayanlar var. Sanki AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer demek bir bölücü propaganda sloganıymış gibi yorumlayanlar var.
Merkeze kayan partiye destek
'KÖŞEME ÇEKİLEMEM'
(“Siyaseti bırakacak mısınız?” sorusu üzerine): Türkiye’de yaşayıp 30 sene önemli siyasi sorumluluklar üstlenip ülkenin oldukça sorunlu bir döneminde köşeme çekilmeyi sorumluluklarımla bağdaştıramıyorum. Milletvekili olmam şart değil.
CHP VE MHP MERKEZE YÖNELDİ
AKP, eski ANAP gibi hem muhafazakar hem milliyetçi liberallerin ‘benim partim’ diye benimsediği hüvviyete henüz kavuşamadı. Millet nezdinde böyle bir imajı yakalayamadı. CHP ve MHP’nin kısa süre önce merkeze doğru değişim süreci içine soktuklarını kendilerini görüyorum. Bunu olumlu görüyorum.
YENİ OLUŞUM NETİCE VERMEZ
Bazı arkadaşlar yeni bir oluşum öneriyorlar. Bunun şu anda netice vermeyeceğini düşünüyorum. Onun yerine merkeze kayma sürecini hangi parti gerçekleştirirse ona destek vermek gerektiğini düşünüyorum. CHP bunu yapabilirse CHP’ye başka parti yaparsa başka partiye.