Arif Kızılyalın
Cumhuriyet Gazetesi Spor Müdürü
Galatasaray, 108 yıllık koca bir çınar Türk futbolu için...
Şampiyonlukların, kupaların, Avrupa'daki başarıların adresi...
Ligde 19 zaferleri var; ezeli rakipleri Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın önündeler...
Ve bu lig şampiyonluklarının 6'sının altında Fatih Terim'in imzası var.
Üstelik tonla Türkiye kupası da işin cabası.
Bizim coğrafyanın Balkanlar'a kadar tek UEFA zaferinden söz etmeye bile gerek yok...
Demek ki, Fatih Terim, Galatasaray'ın her 3 şampiyonluğundan birine imza atmış.
Ve Galatasaray Yönetimi, salı gecesi 'aniden' toplanıyor.
Gündem, Fatih Terim...
'Galatasaray değerlerine özen göstermediği için Terim'le yollar ayrılıyor..."
Hangi değerler?
'Galatasaray değerleri..."
Resmi açıklamada bu ifade yok ama perde arkasındaki nokta bu; değerler...
Araştırıyoruz, 'Başkanın telefonlarına çıkmamakmış özen gösterilmeyen değerler...
Başkana dönüş yapmamak büyük suç!
Yeni kurulan takımı üstelik Kadıköy'de şampiyon yapmak, üst üste 2. lig zaferine imza atmak, Şampiyonlar Ligi'nde yıllar sonra çeyrek final oynatmak gibi 'önemsiz' ayrıntıları unutuyor Ünal Aysal ve ekibi, "değerlere" takıyor kafayı!
Demek ki, Başkan bey arandığında aradığı kişi telefonunu açmıyorsa, 'işinden olabilir" artık Galatasaray'da!
Yandınız ey profesyoneller!
İşin şakası bir yana, Galatasaray tarihinde ilk kez 5. haftada bir teknik direktörü ile yollarını ayırıyor.
Yani bir anlamda Ünal Aysal ve ekibi tarihe geçti; 'tarihi' hocasını daha ligin ilk adımlarında göndererek...
Üstelik, 'değerlere' takılan Galatasaray yönetiminin, 'değer' vermediği bir nokta var.
Hocanın görevine son verildiği 'antrenmanda'yken duyuruluyor ünlü hocaya.
Yani takım Beşiktaş derbisi sonrası ilk antrenmanını yaparken, kenardan birileri hocaya 'kaş göz' hareketi yapıyor, hoca kenara geliyor, hakkındaki 'kararı' öğreniyor.
Fatih Terim'in o anki ruh halini bilemiyorum.
Ama iyi olmadığı kesin.
'Hak ettim mi' diye düşünmüştür en azından.
Bunca alın terini döktükten sonra 'eleman' gibi gönderilmeyi hak ettim mi demiştir bence hoca, demiştir de, içine atmıştır, eşi ile bile paylaşmamıştır, onurundan...
Ve Galatasaray değerlerini savunuyorsa hala birileri, biraz oturup düşünsün...
Değerlere uymayan bir davranış varsa budur...
Hele karşınızdaki hoca Fatih Terim'se.
Hele o hoca kulübün üyesi, hatta Divan Kurulu azası ise.
Yani Galatasaray'ın başkanı 11, bilemediniz 12 yıllık üyeyken, 26 yıllık kulüp üyesi teknik direktörün görevine 'sudan' bahanelerle son veriyorsa, 'adaba uygun' davranır.
Antrenman biter, Ünal Aysal ve ekibi Florya'ya gelir, "Hocam milli görevin var, biz seni yormak istemiyoruz" der, Terim de helalleşip eşyalarını toplar.
İşte, değerlere önem vermek budur.
Galatasaray etiği, Galatasaray örf ve adetleri de bunu gerektirir...
Bu kadar açık ve net!
Gelelim işin bir de öteki boyutuna.
'Temeller geçen yıl atıldı'
Galatasaray yönetimi elbette Salı günü vermedi Fatih hoca ile ilgili kararını.
Daha geçen yıl atılmıştı temeller ayrılık üzerine.
'Eleman' kavgası, transferde iki tarafın zıt kutuplarda dolanması, milli takım süreci ve derken telefon krizi...
Ve işin en can alıcı noktası, Ünal Aysal yönetiminin İtalyan hoca Mancini ve Alman Jupp Hynckess'in menajerlerini İstanbul'a çağırmasıydı.
Hem de Galatasaray yazgısını belirleyecek Beşiktaş derbisine hazırlanırken menajerler Les Ottamans Otel'de cirit atıyordu.
Belki bizler bu durumdan habersizdik, ama Fatih Terim, kulübün üstünde uçan kuşu bilir.
O yüzden 'burulmuştu' Terim.
Ve biliyordu ki, Beşiktaş'a yenilirse başının üstünde sallanan Demokles'in kılıcının kellesini alacağını.
Ama profesyoneldi, Galatasaray sevdalısıydı, takımına hissettirmeden işini yaptı, kazandı ve bir anlamda yönetimi ateşe attı.
Terim ile yolların ayrıldığı dakikalarda sosyal paylaşım sitelerinde Ünal Aysal ve ekibi için yüzümüz kızararak okuduğumuz yorumlar uçuyordu.
Bunları sizle paylaşamayız.
Ancak bir gerçek var ki, Galatasaray genel kurulunun yarısından fazlası Fatih hocayı farklı gözle görür.
Bilirler ki, Fatih hoca Galatasaraylıdır.
Bilirler ki, Fatih hoca Galatasaray'ın makus talihini değiştiren adamdır...
İşte o yüzden, artık Ünal Aysal ve yönetimi çok ama çok dikkatli olmak zorunda.
Ve şu biline ki, Galatasaray bu yıl şampiyon oldu, oldu...
Olamaz ise Ünal Aysal'ın sonu Adnan Polat'ınkinden farklı olmaz.
Sakın kimse çıkıp da , 'hocanın en iyisi gelir' edebiyatı yapmasın.
Polat da Rijkaard'ı getirmişti anı-şanı ile.
Camia, Hollandalının eteğine teneke bağlayıp yolladı.
O yüzden, artık Terim değil, Ünal Aysal düşünecek, "Doğru mu yaptım" diye...