17 Ağustos 2014 16:51
Ezidiler, inanışları hakkında yanlış bilinenler nedeniyle birçok kez hedef oldular. 4 bin yıl önce şekillenen Ezidilik en eski tek tanrılı dinlerden biri.
Birleşmiş Milletler’e göre, Irak’ta terör estiren IŞİD örgütünün saldırıları altında ‘soykırım’ tehdidi ile karşı karşıya kalan Ezidiler, tarih boyunca da birçok katliama uğradı, anavatanları olan ülkelerden kaçmak zorunda kaldılar. İran ve Mezopotamya’da yaşamış,Ortadoğu’nun en kadim topluluklarından biri olan, kökenleri 4 bin yıl öncesine dayanan Ezidilerin hedef olmalarının sebebi ise onlara yapılan yanlış yakıştırmalardı. Kimileri onları şeytana tapmakla suçladı, kimileri “güneşe tapanlar” olarak adlandırdı. IŞİD gibi radikaller tarafından ise ‘sapkın’ olarak görüldüler.
Milliyet'ten Gizem Acar'ın derlediği haber şöyle:
Öncelikle Ezidiler, tek tanrılı bir inanca sahip. Hatta, kendilerini Hz. Adem’den bu yana tek tanrıya inanan dünyadaki ilk insanlar olarak tanımlıyorlar. Ancak doğuştan Ezidi olunabiliyor. Ezidilerin büyük çoğunluğu kendini Kürt olarak tanımlarken, küçük bir kısmı da Ezidiliğin kendine özgü bir milliyet olduğunu savunuyor. Yine de genel kabulde Kürt sayılan Ezidilerin ana dili ve ibadetlerinde kullandıkları dil de Kürtçe...
Ortadoğu’da ulusal kimlikleri olmayan İran’daki Bahailer gibi Ezidiler de dini bir cemaat. Ezidilik, çoğunluk dinlerinden etkilenmiş, fakat hiç birinin tümüyle izini taşımamaktadır. Ezidi inancının mitolojisini anlatan Mishefa Reş kutsal Kitapları, Ezidi önderi Şeyh Adi tarafından yazılan Kitab-ı el Celve ise pratik kuralları anlatan kitap olarak kabul ediliyor. Ancak Ezidilerin gelenekleri ve ritüellerinin çoğu yazılı değil sözlü. Hem İncil hem de Kuran Ezidiler tarafından kutsal sayılıyor.
Ezidiler; bugün Irak, Suriye, Türkiye, Rusya, Ermenistan,Gürcistan, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşıyor. Ezidilerin nüfusunun toplamda 700 bine gerilediği düşünülüyor. Avrupa’da 150 bin, Türkiye’de ise sadece 550 Ezidi yaşıyor.
Ezidilik’te ağır bir kast sistemi uygulanmaktadır. Müritler ve din adamları olmak üzere iki sınıf vardır. Din adamları arasında Mirler (Emirler), Şeyhler, Pirler, Qewallar (Kavallar), Fakirler (Karabaşlar), Koçekler ve Çömezler olmak üzere bir hiyerarşi vardır. Emirler, en üst rütbeli kişilerdir. Emir, Ezidilerin her anlamda sözcüsü, temsilcisidir. Veraset sistemiyle başa gelmektedirler. Birini Ezidilikten çıkarma sadece Mir’in isteğiyle olabilir. Dini önderler Şeyhler ve Pirleri izleyen, Qewallar, yılda bir defa tüm Ezidi cemaatlerini dolaşırlar. Böylece birbirinden uzak Ezidi bölgelerinde bile birliğin canlı tutulmasını sağlarlar. Fakirler yılda 92 gün oruç tutar, sert kumaşlar üzerinde yatarlar. Tıraş olmaları, silah taşımaları ve kan dökmeleri de yasaktır. Sadaka ile yaşamlarını sürdüren Fakirler toplumda barışı sağlayıcı kişilerdir. Çömezler, Şeyh Adi türbesinin bakımından sorumludur. Müritler, dini bağlamda en düşük kastta olmalarına rağmen çiftçilik, hayvancılık, toprak sahipliği, çobanlık, rençberlik veya yevmiyeli işçilik yaparak toplumun ana direğini oluşturmaktadırlar.
Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerdeki ‘Şeytan’ ile, Ezidilerin inancındaki ‘Şeytan’ arasındaki fark, suçlamalara neden olmuştur. Semavi dinlerde ‘Şeytan’ denilen meleği Ezidilerin ‘Melek Tavus’ olarak adlandırması, onların Şeytan’a taptıklarına dair hatalı bir düşüncenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İslam inanışına göre; Tanrı dünyanın ardından ilk insanı yani Adem’i yarattı ve herkesin ilk insana secde etmesini istedi. Şeytan secde etmediği için Allah’a şirk koşmuş oldu. Bu yüzden İslam inanışına göre Şeytan lanetli bir melektir. Ezidilere göre ise, Şeytan, Allah’tan başkasına secde etmeyecek kadar O’na bağlıdır. Bunun için de Şeytan, ilk başta cennetten kovulmasına rağmen sonradan Tanrı tarafından affedilir. Hatta Tanrı dünyanın yönetimini artık Melek Tavus olarak anılan bu meleğe verir. Kısacası Ezidiler Şeytan’a tapmıyor, sadece o meleği algılayış biçimleri diğer tek tanrılı dinlerden tamamen farklı. Ezidilikte, ‘Şeytan’ adının ağza anılması yasaktır.
Ezidiler, birçok dilde ‘Yezidi’ olarak anılıyorlar. Bu kullanım, konu hakkında bilgisi bulunmayan bazı kesimlerin Ezidileri, Emevi hanedanının ikinci halifesi olan Yezid İbn Muaviye’nin takipçileri zannetmesine neden oluyor. Kerbela Olayı’ndan sorumlu tutulan Yezid, İslam’da zulmün ve kötülüğün sembolü... Ancak Ezidiler ve Yezid’in hiçbir bağı yok. Yezid kelimesi Farsça’da melek ya da ilah anlamındaki “İzed” kelimesinden geliyor. Kürtçe olan Ezidi kelimesi ise “Allah’a inananlar” anlamına geliyor, “Ezam” kelimesine dayanıyor.
Ezidilerin birçok dinsel pratiği bulunuyor; dini törenler ve bayramlar kutlanıyor, zekat veriliyor, hac ibadeti yapılıyor ve oruç tuttukları günler bulunuyor. Önemli günlerde kutsal sayılan yerler ziyaret ediliyor ve günlük olarak ibadet ediliyor. Çocuklar için hem sünnet hem de vaftiz geleneği bulunuyor. Kadınlar ve erkekler bir arada ibadet edebiliyor. Ezidiler, attıkları her adımda Allah’ın adını anarlar. Ancak onlara göre Allah, dünyanın sadece yaratıcısıdır, dünya yönetimi ile ilgilenmez. Melekleri onun emirlerini uygular. Meleklerin başı Melek Tavus’a büyük saygı duyarlar.
Allah’ın insanları peygamber göndermeksizin de doğru yola itebileceğine inanılır. Ancak Semavi dinlerdeki peygamberleri de kabul ederler. Ezidiler günde beş kez Melek Tavus’a dua ederler. Gün doğumu ve batışında Güneş’e dönülüp ibadet edilir. İbadetten önce eller ve yüz yıkanır. Melek Tavus’un ışık saçtığı düşünüldüğü için ışık saçan herşey kutsaldır. En büyük ışık kaynağı Güneş’e dönülüp ibadet edilmesi bu yüzdendir.
Ahiret inancı yok
Müritler yılda 3 gün, din adamları 80 gün oruç tutarlar. Hac ibadetinde 15-20 Eylül arasında Laleş Vadisi’ndeki Şeyh Adi mabedi ziyaret edilir. Ahiret ve dolayısıyla bir cennet-cehennem inancı yoktur. Ezidiliğe göre; ruh bedenin ölümünden sonra başka bedenlere geçerek varlığını sürdürür.
Ezidiler hakkında bugüne kadar verilmiş 73 ferman emri bulunuyor. Tarih boyunca çıkarılan her ferman ölüm ve zorunlu göçü beraberinde getiriyor. Ezidiler şu an yaşadıklarını 74’üncü ferman olarak kabul ediyorlar.
Ezidiler, Osmanlı Devleti’nde ehli kitap olarak görülmeyip dışlanmışlar. Ermeni tehciri döneminde devlet politika ve pratiklerinden Ezidiler de ciddi bir şekilde etkilendi. 1912’deki nüfus sayımında 37 bin civarında olan Ezidi nüfusu 1923’te yapılan nüfus sayımında 18 bine düşmüştür. Cumhuriyetin ilanından sonra da homojenleştirme politikaları nedeniyle göç etmek zorunda bırakıldılar. Irak’ta ise Saddam dönemi sonlanana dek büyük baskılar altında yaşayan Ezililer,ABD işgali sonrası Irak anayasasına göre ise dini vecibelerini yerine getirme ve en az bir milletvekiline sahip olma hakkına sahip.
Melek Tavus: Ezidilerin inancına göre Allah’ın dünyanın yönetimi görevini verdiği birinci melek.
Şeyh Adi: Şeyh Adi, Ezidilerin çok saygı duyduğu bir yol göstericidir. Kendisini Allah yolunda iyiliğe, doğruluğa ve güzelliğe adamış, insanların hak yolunu bulmaları konusunda onlara yardımcı olmuştur. Ancak sanılanın aksine Ezidiler’in peygamberi değildir.
Laleş: “Ezidilerin Mekke’si” olarak anılan Laleş Vadisi, Ezidilerin en kutsal mekanı. Hac ibadetinin yapıldığı vadide Şeyh Adi’nin mezarı da bulunuyor. Allah dünyayı yaratırken ilk toprak paçasının burada oluştuğuna inanılıyor.
Babaçavuş: Laleş Vadisi’nde yaşayan; Tapınağın temizliği, ziyarete gelenlerle ilgilenme ve onlara yol gösterme, dini bilgiler verme ile sorumlu olan Pir’ler. Hem kadın hem de erkek olabilen bu din adamlarından bazıları hiç evlenmiyor.
Karayılan: Hayatını Ezidi inancını yaymaya adayan ve 1162’de Laleş Vadisi’nde ölen Şeyh Adi’nin mezarının bulunduğu tapınağın giriş kapısında bir karayılan figürü göze çarpar. Bu figür, Nuh Peygamber’in gemisi Laleş Vadisi’den geçerken dağa çarpması sonucu meydana gelen deliği gövdesiyle kapatarak su almasını önleyen karayılanı simgeliyor. Karayılan, Ezidiler için dokunulmazdır.
Ezidilerin farklı bir dine mensup biriyle evlenmesi yasaktır. Çünkü evlenen kişinin dininin bozulacağına, kirleneceğine ve artık Ezidiliğin saflığını üzerinde barındıramayacağına inanılır. Dolayısıyla bunun aksini yaparak başka dine mensup biriyle evlenen bir Ezidi, Mir tarafından kesinlikle aforoz edilir. Bunun dışında kastlar arası evlilik de yasaklanmıştır.
Her Ezidi ancak kendi kastından bireylerle evlilik yapabilir.
Türkiye’de yakın zamana kadar Ezidilerin nüfus cüzdanlarındaki din hanesinde (x) işareti vardı, şimdi ise bu hane boş bırakılıyor.
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) ilk ve tek Ezidi vekili olan Feleknas Uca, Irak’taki krizin patlak vermesinden sonra Ezidilerin durumunu incelemek için oluşturulan Avrupalı heyetin üyesi olarak geçen hafta Türkiye’ye geldi. Türkiye’den Almanya’ya göç eden bir ailenin kızı olan Uca, 1999-2009 yılları arasında Sol Parti’den AP vekili olarak görev yaptı. Uca, 2005’te Irak anayasası değişene kadar dünyadaki dek Ezidi parlamenterdi.
Milliyet’in sorularını yanıtlayan Uca, artık devlet baskısının kalkmış olması nedeniyle, göç etmek zorunda kalan Türkiyeli Ezidilerin geri dönmeye başladığını doğruluyor. Ancak Uca, 1990’lı yıllarda şiddet olaylarından, köylerin yakılmasından kaçan Ezidilerin geri dönüşünün sıkıntılı olduğunu söylüyor. Bunun nedeni ise Ezidilerden boşalan evlere korucuların yerleştirilmiş olması. Uca, Batman’da birçok Ezidi köyünün bu nedenle mahkemelik olduğunu söylüyor. Uca, Avrupa’da yaşayan Ezidilerin de sorunları olduğunu anlatıyor. Avrupa’da Ezidiler herhangi bir baskı görmemelerine karşın resmi olarak tanınmıyorlar. Uca, Avrupa’nın Ortadoğu’dan gelenler için yalnızca ‘Arap’, ‘Türk’ ve ‘Farsi’ kimliklerini tanıdığını belirtiyor. Ancak Ezidilerin çok sayıda ve büyük çaplı örgütler ve federasyonlara sahip olduğunu, bunlar aracılığıyla resmi kurumlarla ilişkilere sahip olduklarını ekliyor.
© Tüm hakları saklıdır.