09 Ocak 2018 16:40
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bakanlar Kurulu toplantısında olağanüstü hâlin 6. kez uzatılması kararına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "OHAL'i yeniden uzatıyorlar. Parlamento tamamen devredışı. OHAL'i yeniden niye getiriyorsun? FETÖ ile mücadele ise yap kardeşim. FETÖ ile mücadele değil muhalefetle mücadele ediyorlar" dedi.
OHAL kapsamında çıkarılan 969 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yapılan taşeron işçi düzenlemesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, "Parlamentoya kanun getirmek yerine KHK ile sorunları çözmeye çalıştılar ama çözemediler. Çifte standart yaptılar. Sizi kadroya alıyoruz ama kadrolu işçilerle aynı haklara sahip olamayacaksınız dediler" diye konuştu.
Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 11.1 büyüdüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Vatandaş cebine baktı büyüme yok. Nerede bu büyüme? Bu büyüme gerçek bir büyüme olsa işsizlik azalır. Üniversite mezunları arasında işsizlik daha da yüksek. İşsizliği engelleyeceklerdi sözde" ifadesini kulandı.
Daha önce "Erdoğan, kendi döneminde teslim edilip, Yunan bayrağı çekilen 16 tane adaya baksın önce" diyen Kılıçdaroğlu, geçen günlerde Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın beraberindeki heyetle işgal altındaki Keçi Adası’na gittiğini hatırlatarak, "Ege adaları Yunan ordusunun işgali altında" dedi. Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin olarak şunları kaydetti:
"Keçi Adası kimin kardeşim? Bizimse bizim de değilse değil de. Ama tık yok. Bu adaları siz sattınız mı birilerine peşkeş mi çektiniz? Yunanistan Savunma Bakanı gel de al demişti ben de geleceğim 2019'da alacağım demiştim. Hükümetten birisi çıkıp evet arkadaş alacağız diyecekti. Bunlar gayrimilli."
Grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
Kavga istemiyoruz ama gerçekleri de ortaya koyacağız. Dile getirecek olan bizleriz, bu görev bize düşüyor. Sadece onlar konuşacak, biz hiç ses çıkarmayacağız. Onlar diyecekler ki, 'Ne güzel muhalefet', yanlışları kim dile getirecek? Gerçekleri dile getirmek benim ve partimin boynunun borcudur. Biz gerçekleri her ortamda dile getireceğiz.
2018'in başlarında 2 kaybımız oldu. Biri Münir Özkul. Türk sinema ve tiyatrosunun önemli bir insanı. Zaman zaman Mahmut Hoca oldu, öğrenciliğimizde yaptığımız bütün yaramazlıkları anlattı. Zaman zaman Yaşar Usta oldu, emekçilerin haklarını savundu. Yaşar Usta ne kadar değerliyse emek için uğraşan her işçi kardeşim de bizim için o kadar değerlidir.
Aydın Boysan'ı da kaybettik. Bir İstanbul beyefendisi, bir aydındı. Sofraların kralı diyebiliriz. Evinde onunla yaptığım sohbeti hayatım boyunca unutmayacağım. Aydınları, sanatçıları sadece ölümleri ile değil, yaşarken de onarı anmak hepimizin ortak görevi olmalıdır.
Siyasette zaman zaman kavgalar olur, zaman zaman eleştiririz ama sonuçta siyasetin bir amacı var. Ülkeme hizmet edeceğim. Vatandaşa hizmet etmenin yollarını gösterir. Ama yollarını gösterirken asgari değerler vardır. Hepimiz demokrasiyi, insan haklarını savunmalıyız. İşçiler bir araya gelip sendika kurmak istiyorsa, yönetenler onların önündeki engeli kaldırmalıdır. İşçiler örgütlenince de fabrikanın kapısını göstereceksin. Bunu siyasetçinin kabul etmesi mümkün değildir. Hangi siyasi görüşten olursa olsun şundan emin olmanızı isterim. Sizin haklarınızı sonuna kadar savunan bir parti vardır, adı CHP'dir. Bir anayasal hakkı kullanmak istiyorlar. Herkes örgütlenebilir. Sendika kuruyor diye işçiyi kapının önüne koyarsanız bu olmaz. Herkesin hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Siyasetin temel görevlerinden birisi bu olmalı.
Farklı düşüncelere saygı göstermek siyasetin temel gerekçelerindendir. İnsan olmanın da bir gereğidir. Biz o nedenle farklı düşüncelerden olan insanların haklarını ve hukuklarını koruduk. İşçilere sendika hakkını getiren kişi rahmetli Bülent Ecevit'tir. Siyasetçinin temel görevlerini tanımlayan düzenleme sosyal devlettir. Güçlü bir sosyal devlet kimsenin gelecek endişesi taşımadığı bir devlet demektir. Siyasal düşünceyi kullanıp iktidar olanların da baskıyı değil, demokrasiyi savunması lazım.
Geliyorum bu hedefe acaba ulaşıyor muyuz? Geldiğimiz nokta hedeflerden uzaklaştığımız noktadır. Sendikalaşmak istiyorlar, haklarını aramak istiyorlar, 12 saat çalışacaksın dendiği zaman buna itiraz ediyorlar, başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere haklarının teslim etmemek için her türlü numarayı çekiyorlar. Ben ve arkadaşlarım sizin yanınızda olacağız.
Türkiye'nin gündeminde taşeron işçilik diye bir şey yoktu. 1 milyonu aşkın insan hak talebinde dahi bulunamazdı. Bunları ilk kez Türkiye'nin gündemine biz taşıdık. Bunların siyasi geçmişlerine bakmadık. Bizimle birlikte aynı vatanda mücadele ediyorlar. Biz dile getirdik, mücadelesini yaptık. Sonunda parlamentoya kanun getirmek yerine KHK ile sorunları çözmeye çalıştılar ama çözemediler. Çifte standart yaptılar. Sizi kadroya alıyoruz ama kadrolu işçilerle aynı haklara sahip olamayacaksınız dediler. 2020'ye kadar sizin toplu sözleşme hakkınız yok dediler. Nasıl hakkını arayacak? Önümüzde 2019 var. 2019'da yetkilendir sen de diğer işçiler gibi toplu sözleşme hakkına kavuşacaksın. Onlar hangi haklardan yararlanıyorsa sen de aynı haklardan yararlanacaksın. Taşeron işçilerin bir kısmını sözde kadro aldılar, 50 bin taşeron işçisine kadro vermediler. 26 Kamu İktisadi Teşebbüsü'nde (KİT) çalışan teşaron işçilere size kadro vermiyoruz dediler.
Biz ne diyoruz, kim olursa olsun biz ona sonuna kadar kadroyu vereceğiz. Hiçbir ayrımcılık yapmadan.
Bu ülkeye birinci sınıf demokrasi gelinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Örgütlenme hakkının önündeki bütün engeller kaldırılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kamyon işçilerinin de sorununu dile getirdik. İlk kez bunu TBMM'de bütçe görüşmelerinde dile getirdik. Kamyon şoförlerinin derdini dile getirdik. Arkasından sayın Binali Yıldırım beni eleştirdi. "Sen bilmezsin" dedi. "Onların durumu çok iyi, keyfi de yerinde " dedi. Keyfiniz yerindeyse, dünyanın en pahalı köprülerinden sizi zorla geçirtiyorlarsa siz o zaman isyan etmeyin. Aranızdan bir kişi çıkıp sorunu varsa, tamamını bir tarafa bırakıp, onun sorununa sahip çıkarım. Sayın Binali Yıldırım rakamlar da vermişti. Kendisi bir de Ulaştırma Bakanlığı da yaptı. Arkadaşlarımız bindiler bir TIR'a, Ankara'ya kadar geldiler. Para ödediler, tek tek çıkardılar. O belgeleri bir yazı ile Binali Yıldırım'a göndereceğim. Bakanlık yaptın, yolu, köprüyü, fiyatları bile bilmiyorsun diye belgeleri göndereceğim. Beni asıl üzen hükümetin bu kadar duyarsız olması. Ben hiç duymadım, 'biz hayatımızdan memnunuz' diyen. İki elim yakanızdadır, senin sorununu çözmek için Meclis'te, yolda ben kavga ediyorum. Senden sadece bir oy bekliyorum 2019'da.
İnfaz ve koruma memurları da emniyet sınıfına geçmek istiyor. Sorun olduğunda hemen müdahale ediyorlar. Bizi de emniyet hizmetleri sınıfına alın diyorlar. Arkadaşlarıma talimatı veriyorum, emniyet hizmetleri sınıfına alınması için kanun teklifini hazırlayın verin, bakalım el mi yaman, bel mi yaman görelim.
2017'nin son ayları, bütçe görüşüldü. Yüzde 11.1 büyüdük. Olağanüstü. Dünyada birinci. Ama bu büyük bir heyecan yaratmadı. Vatandaş cebine baktı büyüme yok. Nerede bu büyüme? Bu büyüme gerçek bir büyüme olsa işsizlik azalır. Üniversite mezunları arasında işsizlik daha da yüksek. İşsizliği engelleyeceklerdi sözde. AK Parti Genel Başkanı "Bu seferberlikle işsizliği gümbür gümbür çökerteceğiz" dedi. Ne oldu? İşsizlik mi azaldı? Elin parası ile işsizliği önleyemezsin. O nedenle biz üretim, istihdam diyoruz. Vatandaşın geliri değil, borcu arttı. Geçen yılla bu yıl arasında vatandaşın bankalara borcu, 2016 aralık 433 milyar lira, 2017 aralık ayında 499 milyar liraya çıkmış. Artan borç miktarı 66 milyar lira.
Faize karşıyız diyorlar, faizi düşür, düşüremiyor. Üniversite hocasını atarken KHK çıkarıyorsun. Faiz sıfırdır de. Vatandaş dünyanın en ağır vergilerini ödüyor. 620 milyar liralık faizi kim aldı? Çıkıp hesabını versinler. Vatandaşın haberi olmadan vatandaşı kandırarak ondan ağır vergiler alıyorlar. Vatandaş bilmesin diye 3 ayrı yerden parça parça parayı kesiyorlar. Emekliden ne istiyorsunuz siz ya?
9 çeşit vergi alıyorlar. Bu beyler ne yapıyor? Vergi ödememek için Man Adası ile ilişki kuruyorlar. Bunları ben söyleyince de nasıl bunları dile getirirsin seni mahkemeye veririz. Vermezsen namertsin kardeşim.
Bir milim geri adım atarsam namertim. Kendisine sordum bu para için şirket sattım. Kimin şirketi hangi şirket tık yok. Bu soruya cevap yok. Suriyelilere 30 milyar dolar para harcadık diyordu hepsi sokakta dileniyor. BM Genel Kurulu'nda dedin 30 milyar dolar. Nereye gitti bu para? Ortada yok. Ülke adaletle yönetilir.
"Borçlanma 1 yılda yüzde 124 artmış. Her şeye vergi koydukları halde. Bu hükümet nerede gariban görse soymaya kalkıyor. Bu yıl yat ve kotralarda özel tüketim vergisini yüzde sekizden sıfıra indirdiler. Seni tepe tepe kullanmalarına izin verme kardeşim."
"Tarım ürünü ithalatı yapıyorlar. AK Parti'nin genel başkanı yurtdışına gittiği zaman getirin et mi eti aldım zeytinyağı aldım. Ne kadar şey varsa al sat diyorlar. Bizim ülkemizde tarım öldü. Fransa'da et getirtiyor Türkiye'de et yok dışarıdan et gelecek. 2010 yılında başladı. Sırbistan'dan da getirmişlerdi. Sırbistan'dan et getirdiklerinde 'müslüman kesiminden alıyoruz' demişlerdi. Fransa'nın hangi kesiminden
OHAL'i yeniden uzatıyorlar. Parlamento tamamen devredışı. OHAL'i yeniden niye getiriyorsun? FETÖ ile mücadele ise yap kardeşim. FETÖ ile mücadele değil muhalefetle mücadele ediyorlar. Gerçekleri yazan gazetecilerle gazetelerle mücadele ediyorlar. Hapishanelerde yatan yüzlerce öğrencimiz var. Boğaziçi Köprüsü'nde boğazı kesilen er var.
ByLock uygulaması dolayısıyla 11 bin kişiyi boşa hapishanede tuttular. Yanlış yapıyorsunuz dediğimiz zaman vay FETÖ'cüsünüz. 11 bin kişinin FETÖ'cü olmadığı gerçeği ortaya çıktı. Kurunun yanında yaş çıktı ortaya. 11 bin yaş olur mu? İtibarlarını iade edin.
Hakimler üzerinde büyük baskı var. HSK görevini sağlıklı yapamıyor. HSK'nın üyelerine sesleniyorum saraydan talimat alıp karar verecekseniz o görevden ayrılın.
Birisi konuşacak savcı hemen fezlekeyi hazırlayacak. Bu modelin adı Hitler modelidir.
Ege adaları Yunan ordusunun işgali altında. Erdoğan'a sordum bu adalarla ilgili hakkımız var mı? Tık yok. Keçi Adası'na çıktılar... Keçi Adası kimin kardeşim? Bizimse bizim de değilse değil de. Ama tık yok. Bu adaları siz sattınız mı birilerine peşkeş mi çektiniz? Yunanistan Savunma Bakanı gel de al demişti ben de geleceğim 2019'da alacağım demiştim. Hükümetten birisi çıkıp evet arkadaş alacağız diyecekti. Bunlar gayrimilli.''
© Tüm hakları saklıdır.