T24 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi Gürsel Tekin ile bundan sonra da güzel birlikteliklerinin olacağını belirterek, "Parti olarak kimseyi harcama, kimseyi defterden silme, üzerine çizik atma gibi lüksümüz söz konusu değil" dedi.
CNN TÜRK'teki Tarafsız Bölge programına katılan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin'in durumunun CHP'nin iç sorunu olduğunu ve ayrıntıya girmek istemediğini ifade etti. Tekin'in, partinin her kademesinde çalışmaya hazır olduğunu ve makam mevki arayışında olmadığını belirttiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Geçmişte güzel bir birlikteliğimiz vardı, bundan sonra da güzel birlikteliğimiz olacak. O noktada kimsenin endişesi olmasın. Parti olarak kimseyi harcama, kimseyi defterden silme, üzerine çizik atma gibi lüksümüz söz konusu değil. Bırakın partiliyi böyle bir konuma getirmeyi, her yurttaşı parti çatısı altına almaya çalışıyoruz. Sanıyorum Pazartesi günü konuyu MYK'da görüşeceğiz ve herkesin mutlu olacağı sonuca ulaşacağız. Talepleri orada aktaracağım"
Kılıçdaroğlu sözlerine "Sayın Tekin PM üyesi. Kurultaydan sonraki en büyük parti organı. 'Sayın Tekin'i dışladık, onu dikkate almıyoruz' gibi değerlendirme yapmıyoruz. Sayın Tekin'in İstanbul'daki başarısını biliyoruz. Önümüzdeki günlerde Anadolu turuna çıkacağız. Sayın Gürsel Tekin ile birlikte gideceğiz" diye devam etti.
Genel Sekreter Önder Sav ile aralarında İstanbul il örgütünün durumuyla ilgili görüş ayrılığı olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, "Her konuda yüzde 100 görüş birliği içindeyiz diye partinin genelini düşünürsek, böyle bir şeyi iddia etmek doğru değil" dedi.
Sav'ın parti içi uzlaşmada çabası olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Genel Başkan adaylığı konusunda beni ikna etti. Genel Sekreterden grup başkanvekillerimize, il başkanlarımızdan milletvekillerimize kadar konsensüs sağlandı. Bu konsensüsün unsurlarından birisi de Önder Sav'dır" diye konuştu.
"AK Parti inandırıcılığını yitirdi"
Kılıçdaroğlu, halkın gündemine uygun politika oluşturmaya kararlı olduklarının altını çizerek, AK Parti'nin inandırıcılığını büyük ölçüde yitirdiğini öne sürdü.
Halkın partisi olma iddiaları olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Bir iddiamız daha var; bu ülkede bir tek çocuk bile yatağa aç girmeyecek" dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile arasındaki farkı, "Tayyip Bey camdan okuyor, ben candan söylüyorum" diye tanımladı.
Liderlik vasfı ve karakterleriyle ilgili bir soruyu yanıtlarken de Kılıçdaroğlu, "Başbakanlık koltuğuna otursam bile 80 tane, 100 tane polisle gezmem. Sayın Başbakan Meclis'in içinde bile polis ordusuyla geziyor. Eğer bu insana karizma veriyorsa, ben kesinlikle öyle bir karizma istemiyorum. Ben halkın arasında olmaktan son derece memnunum. Aklınızı kullanabiliyorsanız, düşünebiliyorsanız, bana göre en güzel şey o" dedi.
İsrail'in Gazze gemisine saldırı
Erdoğan'ın İsrail'in Gazze'ye yardım konvoyuna saldırmasını iç politikada çok rahat kullanamayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, masum insanların can tehlikesine rağmen Mavi Marmara gemisine bindirildiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Eğer oraya binen insanlar sizin yurttaşlarınızsa ve o yurttaşlarınız bile bile ölüme gidiyorsa 'Benim burada sorunum yok, ben bu işe karışamam' diyemezsiniz. Sivil inisiyatif hükümetlerden bağımsız olarak eylem ortaya koyabilir ama siz, o eylemlerde riski görürsünüz. Yöneticisiniz. Kendi yurttaşının güvenliğini sağlamayıp onu ateşe atan bir tane ülke gösterin. Eğer güvenlik sorunu varsa önlemini alırsınız, ilgili ülke nezdinde girişimde bulunursunuz.
Geminin bandırası nasıl değişti, sigortası var mı? Meclis'e araştırma önergesi verdik. Hükümet gerçekten bu olayın bütün boyutlarıyla aydınlanmasını istiyorsa araştırma önergesine destek verir. O zaman Dışişleri Bakanlığı'nın gümrüklerin, bu konudaki sorumluların belgeleri ortaya çıkmış olur, hepimiz aydınlanırız."
Eksen kayması var mı?
Türk dış politikasında eksen kayması tartışmalarına ilişkin görüşlerini açıklayan Kılıçdaroğlu, bölgede İsrail dahil hiçbir ülkenin nükleer silaha sahip olmaması gerektiğini vurguladı.
Bölgenin sorunlu olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu risk unsurunu bölgenin kaldırması mümkün değil. Türkiye, dış politikada çok sert ve radikal söylemlerde bulunuyor. Dış politika iç politikaya benzemez. Daha diplomatik bir dil kullanmanız gerekiyor. Sorunlarınızı, düşüncelerinizi yine aktarırsınız ama burada şöyle bir olgu var; İran gerçekten nükleer silah üretme girişiminde bulunmuyorsa, o zaman bu kaygıyı gidermesi lazım. Kapılarınızı uluslararası denetime açarsınız, uzmanlar bakar. Dolayısıyla bir sorun çıkmaz. Türkiye'nin hakemliğinden ötürü protokoller imzalandı ama batı bu konuda ikna olmadı. Türkiye'nin BM'de ret oyu kullanması, ABD'nin ve AB ülkelerinin buna tepki göstermesi, Türkiye ile Batı arasında güven bunalımı doğduğunu gösteriyor."
"Dışişleri bürokratlarını kim aşağılıyor?"
Kılıçdaroğlu, BM Güvenlik Konseyinde İran'a yaptırım kararı alınmasına Türkiye'nin ret oyu kullanmasının nedeni konusunda hükümet ya da Dışişleri Bakanlığı'ndan bilgi isteyip istemeyeceklerine yönelik soru üzerine, geçmişte ilgili bürokratların, bu konularda bilgi verdiğini, ancak, AKP hükümetiyle beraber, bunun sonlandığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Dışişleri Bakanlığı bürokratlarını kim aşağılıyor? Sayın Başbakan. 'Bunlar bir işe yaramaz' diyor. 'Bizim yeni politikamız var...' Nerede üretiliyor bu politika? AKP Genel Merkezinde. Allah aşkına, böyle bir devlet var mı? Kendi Dışişleri bürokratını aşağılayacaksınız, 'Monşer' diyeceksiniz, 'Bunlar bir işe yaramaz' diyeceksiniz, dış politikayı bir partinin genel merkezinde oluşturacaksınız ve dünyaya kabul ettireceğinizi sanacaksınız. Olmadı, gemi olayında olmadı, söylenenlerin hiçbiri olmadı. Ne BM Güvenlik Konseyinin kararı çıktı, ne AB'nin, Arap Birliğinin, ne İKÖ'nün, ne NATO'nun, hiçbir şey olmadı. Bağırdık, çağırdık, yerimize oturduk."
"Fethullah Gülen" sorusu
Parti olarak halen görevde olan veya emekli olmuş büyükelçilerle görüştüklerini bildiren Kılıçdaroğlu, kamuoyu araştırmalarına göre, partisinin iyi bir çizgide olduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Fethullah Gülen ile görüşmeniz oldu mu?" sorusuna, "Görüşmemiz olmadı ama Zaman gazetesinden geldiler. Onlarla, seçildikten sonra bir görüşmemiz oldu" yanıtını verdi.
"Genelkurmay Başkanı'nın Bakanlığa bağlanması..."
Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazeteye "Genelkurmay Başkanı'nın Milli Savunma Bakanlığına bağlanması" yönünde verdiği demecin hatırlatılması üzerine, söz konusu gazeteden kendisine ilk olarak "AB uyum yasalarına destek verip vermediğinin" sorulduğunu belirtti.
"Evet" cevabı üzerine ikinci soru olarak da bu sorunun geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Zamanı, sırası gelir ve başlıklar açılırsa o da tartışılır ve tabi, eğer AB normlarına uygunsa Genelkurmay
Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanır" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Asker-sivil ilişkilerinde bir sorun olup olmadığı yönündeki soruyu ise, "Asker-sivil ilişkileri konusunda ciddi bir sorun olduğuna inanmıyorum ama siyasetle asker arasında geçmişten kaynaklanan sorunlar var. Bugün biz askerin kendi kışlasında olmasını, dolaylı veya doğrudan siyasete müdahale etmemesini, eğer bir sorun varsa, kendi içinde hükümete ve cumhurbaşkanına aktararak bu sorunları gidermesini istiyoruz" şeklinde cevapladı.
"Başbakan'la görüşür müsünüz?"
"Başbakanla görüşür müsünüz?" sorusunu, "İlk talebin herhalde onlardan gelmesi lazım. Biz seçildik geldik. En azından bir 'merhaba' demeleri lazım" sözleriyle yanıtlayan Kılıçdaroğlu, AK Parti yöneticilerinin CHP Kurultayı'na davet edilmediğini hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, "Doğrudur. Ben yine çıkıp, 'davet gitmemişse kendilerinden özür diliyorum' dedim. Fakat o yapı içinde hiçbir partiye davetiye gitmedi. Özür diliyoruz bütün siyasi partilerden" diye konuştu.
Kılıçradoğlu, "Genel başkan seçildikten sonra hayatınızda neler değişti?" sorusuna da, "Evdeki yaşam eskiden de yoğundu. Bu hareketlilik zaten benim hayatımda var. Aile de buna alışkındı ama bu kez evdeki rahatlık eskisi kadar yok" karşılığını verdi.
"Deniz Baykal'ın mitinglere geleceği" yönündeki sözünün hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Şeref verirse bundan mutluluk duyarız" dedi.