CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın görüşmesi sonrası iki taraftan yapılan ve birbiriyle çelişen ifadelere tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Orası farklı burası farklı açıklama yapıyor. Ben de diyorum ki, bantları yayınlayın, Amerikalıları mahçup edin. Niye gizliyorsunuz bunu?" diye konuştu.
ABD’nin talebi üzerine Erdoğan ve Trump arasında, ABD'nin talebi üzerine gerçekleştirilen görüşmenin ardından Beyaz Saray'ın internet sitesinde yayımlanan açıklamada, “Başkan Trump, Afrin'de şiddetin yükselmesi ve Suriye’deki ortak hedeflerin zarar görmesi riskine dair endişelerini yineledi” denmişti. Açıklamada, Trump’ın, Erdoğan’a ‘Türk ve Amerikan güçleri arasında çatışma yaratabilecek risklerden kaçınılması ve bu konuda önlem alınması’ yönünde çağrı yaptığı belirtilmişti.
Ardından Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından yapılan açıklamada "ABD tarafının yazılı açıklaması görüşmenin içeriğini tam olarak yansıtmıyor" denmişti.
TIKLAYIN - Erdoğan - Trump görüşmesine ilişkin Türkiye ve ABD'den 'çelişkili' açıklamalar
Yerel yöneticilerle adalet konulu toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu'nun çıklamaları şöyle:
Bir kişi kalkıp diyor ki, "falan kişi suçludur, haindir". Savcılar harekete geçiyor ve karar çıkıyor. Biz diyoruz ki, 'bu ülkede adalet var'. Bu ülkede adalet yok. Biz adaletin mücadelesini veriyoruz. Devleti var eden adalet ve liyakattır. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra BM'ye bir yazı yazıldı. 21 Temmuz 2016'da. BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme. Bu sözleşmenin 13 maddesine çekince koyduk, 'OHAL döneminde askıya alıyoruz' dedik. Uygulamayacağız. 2 madde var ki çok ama çok önemli. Bunun üzerinde hiç kimse durmadı. Adil yargılama. Diyor ki, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti BM'ye verdiği dilekçe ile 'Ben OHAL döneminde adil yargılama yapmayacağım' diyor. Bir başka madde daha var. 'Tutulanlara insanca davranmayacağız' diyor. Yani, 'işkence yapacağım' diyor. Bizim anlı şanlı medyamız var ya, CHP bir şey söylediğinde, 'nasıl eleştiririz' diye yazanlar var ya. Bu iki madde hakkında kalem bile oynatamadılar.
Adalet kavramı soylu bir kavram. Herkesin üzerine titrediği bir kavram, adalet yüceltmek hepimizin görevi. Yerel yönetimlerde adalet. Hangi adalet? Bazı kentler Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıldı. Oradaki il özel idaresinin görevi sona eriyor, mal varlıklarını tasfiye etmek zorunda. Bir bakıyorsunuz belediye iktidarın elindeyse, vali karar alıyor. İl özel idaresinin mal varlıkları belediyeye veriliyor.Düne kadar o hizmeti götüren araçların normalde belediyeye devredilmesi lazım. CHP'li bir belediye varsa devredilmiyor. Bize dönüp diyorlar ki, 'Biz adaletle ülkeyi yönetiyoruz'. Devlet adaletle yönetiliyor.
Bugün Türkiye'nin geldiği nokta parti devletini aşmış, bir aile devletine, şahsi devlete dönüşmüştür. Siyasi otorite yargı üzerindeki gücünü o kadar ileri bir noktaya götürmüştür ki, en alttaki hakim en üstteki hakime 'Senin kararlarını tanımam' diyor. Anayasa böyle yazıyor diyor Başbakan, iyi de Anayasa askıda. Hangi Anayasa? Hangi yargı bağımsız.
"Bu mücadelenin yanındayız ama beyler bundan rahatsız"
İki hükümet var. Bir saray hükümeti, bir Binali Yıldırım hükümeti. Bir yasal, biri gayri yasal. Afrin'de operasyonlar yapılmalı, hiçbir itirazımız yok. Ordumuza sonuna kadar güveniyoruz. Bu mücadelenin yanındayız ama beyler bundan rahatsızlar. Bunu gayet iyi biliyorum. Biz ülkemizin selameti için, 'önce Türkiye' diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti sınırları pergelle çizilen bir ülke değildir.
Erdoğan-Trump görüşmesi "Bantları yayınlayın"
Açıklamalar yapılıyor aralarında büyük farklılıklar var. Trump ile konuştuk. Anlatacaksınız gerçekleri evet. Orası farklı burası farklı açıklama yapıyor. Ben de diyorum ki, bantları yayınlayın, Amerikalıları mahçup edin. Niye gizliyorsunuz bunu?
Biz hiçbir zaman denetimde şikâyet etmedik. Hiçbir zaman. Bizim belediyelerimizin vermeyeceği hesap yok. Gelip denetlesinler ama şu gerçeği de herkese ifade etmek isterim.