-Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a ağır eleştiri TBMM (A.A) - 29.11.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ''Kaçacaksın, açıkça yalan söyleyeceksin, sonra bu ülkede Başbakanlık yapacaksın. Yalancı adamdan Başbakan olmaz'' diye seslendi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Erdoğan hakkında verdikleri ve TBMM Genel Kurulunda reddedilen gensoru önergesi hakkında konuştu. Erdoğan'ın, ''CHP'li bazı belediyelerin, Alman vakıflarından aldığı kredileri müteahhitler aracılığı ile PKK'ya aktardığı'' yönünde iddiada bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Bu iddia üzerine çıktım 'Karnından konuşma, o belediyeleri açıkla' dedim. Tık yok. 'Açıklamazsan gensoru vereceğiz' dedik, tık yok. Gensoruyu verdik, Meclis Televizyonu yayınlamasın diye Cumaya denk getirdiler ve Başbakan da kaçtı, gelmedi. Kendisini Meclis kaçkını ilan ediyorum. Meclise gelme yürekliliğini göstermiyorsun sen. Adam gibi adamsan, iddianın arkasında durursun. Kaçmayacaksın, yürekli olacaksın. Kaçacaksın, açıkça yalan söyleyeceksin, sonra bu ülkede Başbakanlık yapacaksın. Yalancı adamdan Başbakan olmaz.'' Kılıçdaroğlu, siyasi otoriteye teslim olanların özgürce konuşamayacaklarını belirterek, ''Gensoru görüşmelerinde de hiçbir AKP yetkilisi çıkıp şu belediyedir demedi. Son bir görevimiz kaldı. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan hakkında belediyelerimiz tazminat davası açacak. Gitsin mahkemeye bakalım. Mahkemede ne diyecek. Bu yolu deneyeceğiz. Zaten böyle bir şey olsaydı siz emin olun davul zurnayla Mısır'daki sağır sultana bile yalakalarının eşliğinde defalarca giderlerdi. Günün 24 saati o yalaka televizyonlarda programlar yaparlardı. Hangi belediye nasıl almış, ne kadar almış, bütün bunları yaparlardı. Bakın onlarda da tık yok. İnsan biraz sıkılır ve ne oluyor bu ülkeye der. Bir Başbakan yalan söyler mi diye çıkıp bir laf ederler. Ederler mi? Edemezler. Hiç de değil, siyasi otoriteye zorbalığa teslim olanlar özgürce konuşamazlar. Zaten temel sorunumuzda bu. Özgürlüğün olmaması'' diye konuştu. -Bedelli askerlik- Kılıçdaroğlu, bedelli askerlik konusunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk yaşandığını ifade ederek, ''30 bin liran varsa bastır parayı al tezkereni. Paran yoksa doğru askere. Bu nasıl anlayıştır. Böyle bir şey olabilir mi? Parayla tezkere alacaksın 21 gün bile askere gitmeyeceksin'' dedi. Burdurlu esnafın '21 günümüzü geri istiyoruz' dediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: ''O esnaf kardeşlerime sesleniyorum; o pankartı astınız. Size düşen bir görev var. İlk seçimde görevinizi yapın. Sizi aldatan, size yalan söyleyen AKP iktidarına teslim olmayın. Gereğini yapın. Anayasanın güzel bir hükmü var; 11. madde. Hiçbir kimseye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Bu ne? 30 bin lirayı bastırıyorum. Hiçbir şey olmadan tezkeremi alıyorum. 30 bin lirası olmayan fakir fukara ise doğru askere. Terörle mücadele, sen de askere kardeşim. Bakın bu karardan önce sayın Başbakan ne diyor. Diyor ki; 'Ben böyle bir şey yapmam. Yaparsam da referanduma giderim. Çünkü parası olan var olmayan var. Parası olan bastıracak askerlikten kurtulacak. Parası olmayan gidecek askerlik yapacak. Kimlerle görüştüysem ben, kenar köşedeki onlar bu işe sıcak bakmıyor.' Ben o izbe yerdeki vatandaş demiyorum da gariban yoksul vatandaş diyorum. Senin zaten AKP'en var. Senin çocuğun askere gidecek. AKP senin çıkarlarını savunan bir parti değil. AKP ülkenin çıkarlarını savunan bir parti de değil. Çünkü bu AKP'nin lideri ülkesini pazarlamakla görevli olan bir kişi. Onun öyle bu taraklarda bezi yok.'' -''Soyu sopu sorgulayacak yetkiyi nereden alıyorsun''- Başbakan Erdoğan'ın kendisine 'Hangi aşirete'', ''hangi inanç sistemine mensup'' olduğunu sorduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Ben çıkıp dedim ki; 'Sen kin ve nefret tohumları ekiyorsun topluma' Kimse duymadı bunu. Gazeteler de duymadı. Sadece vay sen bunu nasıl eleştirirsin diye beni eleştirdiler. Sen bir insanın inancının bir insanın mensubunu soyunu sopunu sorgulayacak yetkiyi nereden alıyorsun? Bu ayıbı nasıl yapıyorsun diye bir Allah'ın kulu çıkıp sormadı. Hemen ifade edeyim ki; insanların soyuyla, sopuyla inancıyla meşgul olmayı siyaset zannedenler kendi soyuyla sopuyla problemi olanlardır'' dedi. -''Ben Türkiyeliyim''- ''Mezhebi sahih olan bir siyasetçi böyle bir sorumsuzluk yapmaz'' diyen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: ''Biz büyük bir imparatorluğun mirasçılarıyız. Tarihin potasında bin yıldır beraberdik ve ulus olduk. Biz milletiz artık. Çanakkale'de, Sarıkamış da, Yemen çöllerinde, Sakarya'da Dumlupınar'da beraber yatanların kucak kucağa yatanların evlatlarıyız biz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, böyle bir ulusun çocukları arasına nifak sokmaya ve kin tohumları ekmeye nasıl cüret edebilir? Hangi ahlak bunu gerektirir? Ve eminim bu kin tohumlarını eken, nifak tohumlarını eken ilk Başbakan Recep Tayyip Erdoğandır. İnşallah da bu sonuncusu olacaktır. Ben Sayın Başbakanın devlet adamı sorumluluğundan uzak bu sorularına cevap vermeyi ulusumuzun tarihsel mirasına, kimliğine hakaret sayarım. Koyun koyuna yatan şehitlerimizin ruhaniyetine hakaret sayarım. Atatürk'ün ve Cumhuriyetin ideallerine hakaret sayarım. Recep Tayyip Erdoğan unutmasın. Ben sadece Dersimli değilim, ben Konyalıyım, ben İzmirliyim, ben Uşaklıyım, ben Diyarbakırlıyım, ben Hakkariliyim, ben Trabzonluyum, Ben Türkiyeliyim Recep Tayyip Erdoğan.'' - ''Yunan kuvvetleri Polatlıya geldiğinde...'' Kılıçdaroğlu, Kurtuluş Savaşı sırasında Dersim Milletvekili Diyap Ağa'nın sözlerini anımsatarak, şunları söyledi: ''Recep Tayyip Erdoğan'ın unutmaması gereken bir şey daha var. Yunan kuvvetleri Polatlıya geldiğinde top sesleri Ankara'dan duyuluyordu. Meclis'in Kayseri'ye taşınması konuşuluyordu. Bir yiğit adam kürsüye çıktı. 'Biz buraya kaçmaya değil, ölmeye geldik' dedi. Bunu söyleyen adam Dersim Milletvekili Diyap Ağa idi. Ama sen kalkıp diyorsun ki; 'Benim dedem bana tavuk kümeslerinde nasıl saklandıklarını anlattılar.' Ben sana ne söyleyeyim. Ben CHP Genel Başkanıyım. En zor zamanda bile 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır' diyen şerefli bir kişinin mirasçısıyım. Ben CHP'nin Genel Başkanıyım. Benim misyonum, benim sorumluluğum toplumu ayrıştırmak, bölmek demek değildir. Benim misyonum insanları birbirine düşürmek, hasım etmek değil, birleştirmek bütünleştirmektir. Biz insanların etnik kökenine bakmayız. Biz insanların inancına karışmayız, mezhepleri ile ilgilenmeyiz. Çünkü biz CHP'yiz. Biz din kavgalarını, mezhep kavgalarını her türlü kardeş kavgasını tarihe gömen bir partiyiz. Herkesin kimliği de inancı da mezhebi de hiç kimse unutmasın CHP'nin güvencesi altındadır. Biz sayın Başbakan'ın soyunu sopunu neye inanıp inanmadığını da merak etmiyoruz.'' ''Türkiye her yıl iddia edildiği gibi büyüyorsa, aç insanların sayısı nasıl bu kadar artıyor. Onun derdindeyiz'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''İşsizlik ve umutsuzluk batağında kıvranan ve kendinden utanan milyonlarca işsizimize nasıl iş bulacağız. Onun derdindeyiz. Bu ülkede gencecik çocukları terörün pençesinden nasıl kurtarıp alırız. Onun derdindeyiz. Biz bu ülkede analar göz yaşı dökmesin, onları da kazanalım. Ülkeyi özgürlüğü, barışı hoşgörüyü getirelim. Onun peşindeyiz. Son 5 yılda Cumhuriyet tarihinde bir rekor daha kırıldı. İntihar edenlerin sayısı bin 972 oldu. Bu intiharları nasıl engelleri onun peşindeyiz. Kadına yönelik şiddet yüzde bin 400 arttı. Bizim derdimiz bunu nasıl engelleriz? Bizim derdimiz bu onun dertleri farklı. Ben bu ülkeyi nasıl bölerim, kardeşi kardeşe nasıl düşürürüm. Buradan nasıl siyasi rant elde ederim aramızdaki fark bu. Biz ülkeyi o kendisini. Biz vatandaşın cebini, o kendisininkini düşünür. Aramızdaki fark bu. Ama buradan sesleniyorum. Bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü ve kardeşliğini sana yıktırmayacağız. Acılar üzerine kurduğun tuzaklara düşmeyeceğiz. Dikta heveslerine boyun eğmeyeceğiz. Yarattığın korku imparatorluğuna direneceğiz. Senin o korku imparatorluğuna teslim olmayacağız. Yeri gelirse Nene Hatun olacağız direneceğiz, yeri gelirse Sütçü İmam olacağız direneceğiz, yeri gelirse Kubilay olacağız direneceğiz, yeri gelirse Uğur Mumcu olacağız.''