CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kılıçdaroğlu yalan söylüyor” diyenleri de bir televizyon kanalında tartışmaya davet ederek, “Çıksınlar beni mahcup etsinler. Yanlış biliyorsam ben de öğrenmiş olayım. Siz yarım saat konuşun bana 15 dakika verin, ona da razıyım” dedi.
Gerçek Gündem’de yer alan habere göre, Kılıçdaroğlu, Adana'da bir otelde muhtarlarla bir araya gelip sorunlarını dinledi. Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Pek çok yerde muhtarların sorunlarını dinlediğini ve problemlerin ne olduğunu gayet iyi bildiğini anlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bize yetki vereceksiniz bakın bakalım çözülüyor mu çözülmüyor mu?” dedi.
"Sözünün arkasında durmayan siyasetçiyi"
CHP’li belediyelerde asgari ücretin net bin 500 lira olduğunu, Ankara’da aile sigortasının başladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Söz verip sözünün arksında durmayan siyasetçiyi siyaset sahnesinden çıkarmamız lazım. Türkiye’nin bu olgunluğu yakalaması lazım. Siyaset verilen sözü tutma sanatıdır aynı zamanda. Her seçimde söz verip seçimden sonra verdiği sözleri unutan bir siyaset anlayışının tarihe gömülmesi lazım. Bu olgunluğu Türkiye’nin yakalaması lazım. Sorunların tamamı çözülebilir. Bağ-Kur primleri çok fazla, muhtarlar icralık diyorlar. Ben de biliyorum. Belediye başkanı seçimle gelir, sosyal güvenlik primlerinin bir kısmını devlet öder. Muhtar da seçimle geliyor. Daha temiz bir seçimle geliyor. Niye ödenmez? Bu soruyu bana soruyorsunuz. Sorunun muhatabı iktidarda olanlar. Biz kesinlikle milletvekilleri, belediye başkanları için hangi kuralar geçerliyse aynısının muhtarlar için geçerli olmasını savunuyoruz.”
"Eğer vatandaşın cebini düşünürseniz sorun çözülür"
27 yılını devlete verdiğini ve bu süreçte pek çok tecrübe kazandığını aktaran CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Eğer vatandaşın cebini düşünürseniz sorunların hepsi çözülür ama seçildikten sonra ‘şu malı götürelim’ derseniz vatandaşın değil kendi sorununuzu çözersiniz" diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
- A, B, C partilerini kenara bırakıyoruz. Hangi partiden olursak bu memlekette huzur içinde birlikte yaşamak istiyoruz. Anayasa bizim temel haklarımızı korumalı. Eşit yurttaş olarak birbirimize selam vermeliyiz. Farklı görüşlerimiz, kimliklerimiz, coğrafyalarımız olabilir. Farklı hayat tarzlarımız da olabilir ama sonuçta 80 milyon bir arada kardeşçe yaşamak istiyoruz. Bize bunu sağlayacak olan ana tema nedir? Ana güvence nedir? Anayasa. Benim haklarımı güvence altına almalı, sizin de almalı. A partisine mensup olanları güvence altına alalım, B’yi dışlayalım; o, toplumu ayrıştırır ve böler. O nedenle anayasalar birer toplumsal uzlaşma belgeleridir. 80 milyonun anayasası, ana kanunudur.
"Hiçbir bürokrat sizin ve milletvekillerinin telefonuna çıkmayacak"
- Yeni modelde bakanların hiçbiri milletvekili değil. Milletvekili telefon açacak, bakan diyecek ki ‘Ben seçimle gelmedim. Beni seçen bir kişi. Bana niye telefon ediyorsun?’ Hiçbir bürokrat sizin ve milletvekillerin telefonlarına çıkmayacak.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yeni anayasanın referandumdan geçmesi halinde hükümetin güven oyunun ve gensoru önergelerinin kaldırılacağını belirterek “Bu doğru mudur?” diye sordu.
"Tam bir parti devleti olacak"
Devlet ve siyasetin ayrı tutulması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bundan sonrası tam bir parti devleti olacaktır. Nisan ayında sandığa gidip kararınızı vereceksiniz” dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Düşünün CHP’nin genel başkanı hakim tayin ediyor. Düşünün başka bir partiliye güvenir mi? Her şey bir kişi oluyor. Yargı bağımsızlığı, yasama yürütme tamamen bir kişinin kontrolünde oluyor. Bir kişinin kontrolünde olduğu zaman sorun çıkar. ‘E olsun ne olacak ki’ diyen arkadaşlar olabilir. ‘Bir kişi hakim de savcı da vali de kaymakam da tayin etsin. E ne olacak?’ Bunu düşünen vatandaşlarımız da olabilir. Adaletin çok daha ötesinde başka bir tehlike var. Temel tehlikeyi unutmamak lazım. Bir kişiyi ikna ettiğiniz zaman en geç 24 saat içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçirirsiniz. En geç 24 saat içerisinde. Kızıyorlar; ‘FETÖ 35 yıldır devlette yapılandı. 35 yıla gerek yok, 1 kişiyi ikna ettiğiniz zaman 24 saatte ele geçiriyorsunuz. Erzurum kongresinde 1 adam mı vardı? Oturmuşlar adamlar TC’nin geleceğini düşünüyorlar. Sivas kongresine bakın, 1 kişi mi karar veriyor? Batılı ülkelerden niye bir tek cümle duymuyoruz ‘bu yanlıştır’ diye. Demokrasiyi biz sokakta mı bulduk? Bu iş bir parti meselesi değildir. Bu memleket meseledir. Etrafta bizim parti logomuz yoktur. İnsanımızı seviyoruz ve bu ülke için çalışmak istiyoruz. Demokrasimiz gelişsin. İnsan hakları gelişsin. Birlikte yaşamalıyız. Ayrılık olmamalı. Kavgadan bıktık. Bu memleket gerilimden bıktı. Niye geriliyoruz, niye kavga ediyoruz? Benim düşüncem başka olabilir, arkadaşımın da farklı olabilir. Farklı düşünceler toplumu ileri taşır, geriye değil. Akıl akıldan üstündür diye ben mi söyledim? Babam, dedem söyledi. Bu toplumu ortak söylemidir. Akıl akıldan üstündür. Hatasız kul olur mu arkadaşlar? Tüm yetkileri birisine veriyorsunuz, bir hata Türkiye’yi felakete sürükler. Bunun vebali büyüktür. Düşünerek gideceğiz sandığa ve öyle oyumuzu kullanacağız.”
"Bana 15 dakika verin"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Kılıçdaroğlu yalan söylüyor” diyenleri de bir televizyon kanalında tartışmaya davet ederek, “Çıksınlar beni mahcup etsinler. Yanlış biliyorsam ben de öğrenmiş olayım. Siz yarım saat konuşun bana 15 dakika verin, ona da razıyım” dedi.