Politika

Kılıçdaroğlu: Üniter yapının garantisi biziz

CHP lideri Kılıçdaroğlu: Ülkemizin sorunları gerçekten ağır. Komşularımızla ilişkiler gerçekten sorunlu. Ancak bunların hepsini çözmek mümkün. Yeter ki siyaseti ülke çıkarları üzerine inşa edelim

28 Mart 2013 17:03

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin Türkiye'nin üniter yapısının teminatı olduğunu belirterek, "CHP olduğu sürece bu ülkenin birliğinden bütünlüğünden üniter yapısından kimse endişe duymasın onun garantisi biziz" dedi.

Kılıçdaroğlu Adana Ticaret Odası'nda Ticaret Odası, Sanayi Odası ve Ticaret Borsası başkanları ve yönetim kurulu üyeleriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada Adana'nın önemini bütün Türkiye'nin hatta dünyanın farkında olduğunu ifade ederek, "Genel Başkan olurken, "Yeni CHP demiştim. Herkes merak ediyordu, neden böyle söyledim diye. Biz toplumun bütün kesimleriyle sıcak dostane bir birimiz anlayacak ilişki içinde olmak istiyoruz hedefimiz bu" diye konuştu.

Genel Başkan olduktan sonra gittiği her ilde eğer bir miting yoksa mutlaka ticaret sanayi odalarını, borsaları esnaf kuruluşlarını ziyaret ettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Çünkü Türkiye ağırlaşan sorunlarını çözmek istiyorsa buradaki ana hedefin ana omurganın buralar olduğunu gayet iyi biliyorum. Bu ülkede üreten herkes alınteri döküyor. Siyasetçinin görevi o alınterine gerekli önemi vermektir" dedi.

Kılıçdaroğlu Türkiye'de demokrasiye, özgürlüğe, yeniliğe, ihracata, üniversitelerin bilgi üretmesine ihtiyaç olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Ülkemizin sorunları gerçekten ağır. Komşularımızla ilişkiler gerçekten sorunlu. Ancak bunların hepsini çözmek mümkündür. Yeter ki siyaseti ülke çıkarları üzerine inşa edelim. Yeter ki siyaseti sanayicinin rahatlıkla üretebileceği bir atmosferi sağlayacak ortama getirelim. Eğer biz bunu yapabilirsek bu ülke her şeyi başarırız. Ben buna yürekten inanıyorum o yüzden buradayım."

Kılıçdaroğlu daha sonra oda başkanları ve yöneticilerle basına kapalı bir görüşme yaptı.

 

'Üniter yapının garantisi biziz'

 

Kılıçdaroğlu daha sonra Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odaları birliğini ziyaret etti. Adana ESOB Başkanı Kazım Barışık burada yaptığı konuşmada esnafın sorunlarının yanı sıra terör konusuna da değindi. Barışık "terör belasının" biran önce bitirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Biz birlik, dirlik ve düzenin olmasını istiyoruz, ülkenin bölünmeden parçalanmadan kardeşçe yaşaması hepimizin isteği" ifadelerini kullandı. Barışık'ın ardından kürsüye gelen Kılıçdaroğlu ise "Sayın Başkan ülkenin birliğinden ve bütünlüğünden söz ettiniz. Endişe taşıyorsunuz. Bir şeyden emin olmanızı isterim. CHP olduğu sürece bu ülkenin birliğinden bütünlüğünden üniter yapısından kimse endişe duymasın onun garantisi biziz" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu konuşmasında Türkiye'yi kuran kadroların CHP'yi de kurduğunu belirterek, "Bizim köklerimizde Kuvayı Milliye vardır. Bizim genlerimizde de Kuvayı Milliye vardır. Bu ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü ve bütünlüğü için mücadele edeceğiz. Bu bizim temel görevlerimizden birisidir. Varlık nedenimiz de budur zaten. Yeter ki bu ülkede barışı ve huzuru sağlayalım. Bu bizim en büyük hedeflerimizden birisidir" dedi.

 

'Esnafın da değişmeye ihtiyacı var'

 

Kılıçdaroğlu esnafın sorunlarına da değinirken kendilerinin parlamentoda esnafın hakkını savunduklarını ancak esnafın oyunu yine AK Partiye verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Esnaf şapkasını önüne alıp düşünecek. Adana sanayini merkeziyken nasıl oldu da 10 yılda işsizliğin merkezi haline geldi? Esnafın bunu düşünmesi lazım. Türkiye değişiyor Sayın Başkan, esnafın da değişmeye ihtiyacı var" dedi. Kılıçdaroğlu CHP iktidarında sosyal güvenlik destek primini de kaldıracakları sözünü verdi.

 

Atatürk'ün ruhuna fatihayayı kaldırırsanız

 

Kılıçdaroğlu, Adana ESOB Başkanı Barışık'ın konuşmasında Atatürk'ten söz ettiğini ve bunun da kendisini çok gururlandırdığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Biz önemli günlerde camilerde mevlit okutulurken Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhu için de Fatiha okuturduk. Bu bir kadirşinaslıktır. Bu tarihe saygının bir gereğidir. Bunu kaldırırsanız kendi tarihinize ihanet etmiş olursunuz. Şehitlerimiz, gazilerimiz ne mücadeleler verdiler... Bunu onların çocukları huzurlu bir Türkiye'de yaşasınlar diye yaptılar. Biz onların çocuklarıyız. Neden Mustafa kemal Atatürk'ün adını silmek, kaldırmak istiyorsunuz?" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'na Genel Başkan Yardımcıları Erdoğan Toprak, Faik Öztrak, Faruk Loğoğlu, Umut Oran ve Sezgin Tanrıkulu ile partisinin Adana milletvekillerinden oluşan bir heyet eşlik ediyor.

 

'Türk milleti, Başkanlık karışılığı eyalet anayasası yapılmasına izin vermez'

 

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Türk milletinin, Başkanlık karışılığı eyalet anayasası yapılmasına izin vermeyeceğini belirterek, ''(Başbakan) Bu konuda hukuk içinde göze göz, dişe diş bir mücadeleyi göze alıyorsa buyursun denesin'' dedi.

Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimler Derneği Kırıkkale Şubesi Başkanı Rıfat Öcal ve beraberindekileri kabul eden Tarhan, son zamanlarda şehit annelerinden çok sayıda telefon aldığını, en çok yakınmanın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde bir kadının şehitleri kastederek, ''Türk askerleri boşuna öldü'' sözüne olduğunu söyledi.

Tarhan, ''Söz, bir tür silahtır; iyiliğe de yarar, kötülüğe de yarar. Bu açıklamanın bir kadın tarafından yapılması ve annelere söylenmiş olması bir tür kötülüktür. Masum şehit annelerine, 'oğullarınız boşu boşuna öldü' demek vicdansızlıktır'' diye konuştu.

Milleti her gün tehdit edenlere gücü yetmeyenlerin sadece şehit aileleri ve gazilere gücünün yettiğini ileri süren Tarhan, şunları söyledi:

''Başbakan'ın bu süreçte şehit annelerinin yüzüne bakmaya yüzü kalmamıştır. Sürecin muhatapları açısından da tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştur. Çünkü Erdoğan-Öcalan söylemleri birebir örtüşmektedir. Döneminin başında bitmiş olan terörü 11 yılda tırmandırmış ve Başbakan bugün teröre teslim olmuştur. Düne kadar muhataplarının elini bile sıkmaktan imtina eden, onları Meclis'ten cezaevine göndermeye düşünen, hatta Öcalan'ı darağacına göndermeyi düşündüğünü söyleyen, böylece toplum mühendisliği yapmaya çalışan Başbakan'ın bugün çark etmesi iyi niyetli değil. İnisiyatifin kendisinde değil, bölgesel ve uluslararası dinamiklerin eline geçmiş olması nedeniyle bu süreç işlemektedir. Kontrolün terör örgütüne verilerek PKK'nın Kürtlerin tek temsilcisi olarak kabul edilmesi aslında Kürtlere yapılmış bir haksızlıktır. Başbakan'a kalsa, idare edip zaman kazanacaktı. Daha önce yaptığı gibi geçici bir seçim ittifakı kurmayı düşünecekti, bu arada olabilirse de başkanlığı kotarmaya çalışacaktı. Ama dış dinamikler anlaşılan bu coğrafyada yeni bir haritada ve İsrail-Türkiye paktının kurulmasında ısrarlı gözüküyor. Sürecin şifrelerini bu şekilde görmekte fayda vardır. Başbakan'ın bu dinamiklerden ürktüğü de anlaşılıyor. Sık sık ortadan kaybolup hastalanması, kaçamak tavırları ve tedirginliği de bunu ortaya koyuyor. Öcalan'ın tutanakta yer alan 'benimle oynamaya kalkmasınlar' tehdidi de aslında bunu sezmesindendir. Bu tehdit ve sponsorlarının desteğiyle Başbakan'ın verdikçe vermeye hazır hale geldiği anlaşılmaktadır.''

 

'Kefeni de zırhlı tasarlanmıştır'

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkenin kaynaklarını satmayı veya bir terör örgütüyle bir anayasanın nasıl yapılacağı için masaya oturduğunu ileri süren Tarhan, ''Bir teröriste her istediğini vererek, gerektiğinde toprak vererek terörü bitirmek gibi parlak bir fikir, dünyada hiç kimsenin aklına gelmemişti. Başbakan'ın aklına geldi'' dedi.

Erdoğan'ın ağzındaki baklayı çıkararak eyalet isteminden söz ettiğini savunan Tarhan, İmralı seferleriyle bugün gücün terör örgütüne geçtiğini iddia etti. ''Ancak bir ipte iki cambaz oynamaz. Erdoğan o ipin üzerinde duramıyor, tökezliyor'' diyen Tarhan, bu sırada İsrail'den Erdoğan'a ''hayat öpücüğü'' geldiğini belirtti.

Tarhan, geçmişte bir Bakan'ın ''Başbakan He-Man değil'' dediğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Evet He-Man olmadığı ve bu süreçte rolü kime kaptırdığı anlaşılmaktadır. Hesap büyük... Ortadoğu'da çok büyük kaynayan bir kazan var. Ülkesini Ortadoğu'da kanlı bir maceraya sokmaya hazırlanıyor. Bunun hazırlıkları içinde. Sadece kendi ülkesini değil, komşu ülkelerin gençlerinin hayatlarını feda etmeye hazırlanıyor. Korkudan binlerce korumayla dolaşan bu adam... Hani sık sık yaptığı kefen edebiyatı var ya... Muhtemelen onun kefeni de zırhlı tasarlanmıştır diye düşünüyorum. Bu adam sadece kendini koruyup kollamayı biliyor. Halkını ve ulusal çıkarlarımızı değil. İçeceğini söylediği o baldıran zehirinin panzehiri de stratejik ortakları tarafından kendisine verilmiştir. Bu süreçte yaratılan beklentiler ve somut gerçeklik uyuşmadığı takdirde, toplumun yaşayacağı sıkıntılar hesaplanmalı. İlk somut gerçeklik; 'Ne mutlu Türküm diyene' sözünün silinmesi oldu.

Bu ülkede Türk milliyetine aidiyet hissi duyanları yok sayamaz ve küçümseyemez. Kürt gençlerini ölmeye ve öldürmeye programlayan, şiddeti yöntem edinmiş, millet sözcüğünü görmeye tahammülü olmayan, terör örgütüyle baş başa verip siyasi ikbali için Anayasa yapamaz. Çözümü 'ver kurtul ve vur kurtul' seçeneklerine indirgeyemez. Başkanlık karşılığı eyalet anayasası yapılmasına Türk milleti izin vermez. Biz Türk milletine yardımcı oluruz. Bu konuda hukuk içinde, göze göz, dişe diş bir mücadeleyi göze alıyorsa buyursun denesin. Başkanlık karşılığı ne verecekse cebinden mi verecek? Eğer çocuklarımızın, Mehmetlerimizin aziz hatırasını bedel olarak vermeyi düşünüyorsa, biz onu vermeyeceğiz ve şehit annelerinin başını da öne eğdirmeyeceğiz.''