25 Mart 2018 02:26
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, enerji konusunda hükümetin tutumunu eleştirerek "Yerli enerji üretiminin talebi karşılama oranı yüzde 48'den yüzde 24'e geriledi. Dışa bağımlı bir enerji politikamız var demektir. Ham petrol ithalatı Türkiye'de yok, ithal edeceğiz mi evet edeceğiz başka çaremiz yok. Büyük bir kısmı Irak'tan geliyor. Enerji ithalatındaki payı yüzde 36.9. Petrolden elde edilen ürünlerinin büyük bir kısmı Rusya'dan geliyor. Yüzde 23.5 oranında. Doğalgaz Rusya'dan geliyor. Kullandığımız doğalgazın yüzde 53'ü Rusya'da. Yüzde 23'ü de ilave edin şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti enerji konusunda Rusya'ya bağımlıdır” dedi. Kılıçdaroğlu, "Türkiye enerji lobilerine teslim olmuş durumda. Batı neden enerji lobilerine teslim olmuyor, Türkiye teslim oluyor? Altında yatan gerçek şu; Türkiye'de planlama yok" diye konuştu.
'CHP Enerji Politikaları Zonguldak Taşkömürü Çalıştayı'na CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Zonguldak Milletvekilleri Ünal Demirtaş ve Şerafettin Turpçu, CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türkiye Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve davetliler katıldı. Çalıştayda konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bazı ürünlerin dünyada bazı ürünlerin ise bölgelerinde stratejik ürün olarak önemli yerlere sahip olduğunu söyledi. Kömürün de Zonguldak için stratejik öneme sahip olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Soruna aslında hepimiz vâkıfız. Kömürün Zonguldak için ne kadar değerli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bazı ürünler vardır ki dünya genelinde stratejiktir. Bazı ürünler vardır ki bölge genelinde stratejiktir. Örneğin fındık Karadeniz için stratejik üründür. Çünkü başka bir gelir kaynağı yok. Çay Rize için, kömür Zonguldak için stratejik üründür. Çünkü burada yaşayanların temel gelir kaynağını bölge ya doğal olarak veya insan emeğiyle kendisi yetiştirmektedir. Kömür neden stratejik üründür? Çünkü ana geçim kaynağıdır. Fındık neden stratejiktir? Çünkü ana gelir kaynağı fındıktır. Stratejik ürünlerin şöyle bir özelliği var. Stratejik ürünlerde devletler kâr-zarar hesabı yapmazlar.Çünkü burada önemli olan insandır. İnsan geçim kaynağını sağlayabiliyorsa ve elde edilen ürün onun geçimi için temel unsursa, devlet kâr-zarar hesabı yapmaz. Bu şu anlama gelmesin; sürekli zarar eder. Hayır. Ama kâr-zarar hesabı yapmaz. Rasyonel davranmak zorundadır. Çünkü sonuçta dokunduğumuz kişi insandır."
Kılıçdaroğlu, 21'inci yüzyılda ise insan beyninin de stratejik ürün olarak kabul edildiğini söyledi. Gelişmiş ülkelerin en parlak beyinleri kendi ülkelerine çektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Enerji kaynakları bütün dünyada stratejik üründür. 21'inci yüzyılda bir şey daha var. İnsan beyni dünyanın en stratejik ürünüdür. Çünkü yaptığınız bir yazılım dünya çapında kabul görüyorsa olağanüstü başarılara imza atmış oluyorsunuz. Şimdi 21'inci yüzyılda bütün gelişmiş ülkeler en parlak beyinleri kendi ülkelerine çekmek istiyorlar. Her türlü imkânı vereceğim, vatandaşlık mı istiyorsun, para mı istiyorsun, vereyim diyor. Dolayısıyla yetişen insanları bir şekliyle kendi ülkelerine çekmek istiyorlar. Bizim gibi ülkeler, Hindistan, Çin gibi ülkelerde düşünen beyinler genellikle kalkınmış ülkelere doğru gidiyorlar. Onların üniversitelerinde ders veriyorlar. Oralarda kurulan silikon vadilerinde olağanüstü katma değeri yüksek ürünler üretmede katkı veriyorlar" diye konuştu.
Cumhuriyetin kuruluşunda Türkiye'nin başka ülkelere muhtaç olmamak için kendi enerji kaynaklarını, kendi sularını, bir şekilde kendi enerjisini üretmek için kullanırken 1990'dan 2015'e enerji ithalatının yüzde 301 arttığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Yerli enerji üretiminin talebi karşılama oranı yüzde 48'den yüzde 24'e geriledi. Dışa bağımlı bir enerji politikamız var demektir. Ham petrol ithalatı Türkiye'de yok, ithal edeceğiz mi evet edeceğiz başka çaremiz yok. Büyük bir kısmı Irak'tan geliyor. Enerji ithalatındaki payı yüzde 36.9. Petrolden elde edilen ürünlerinin büyük bir kısmı Rusya'dan geliyor. Yüzde 23.5 oranında. Doğalgaz Rusya'dan geliyor. Kullandığımız doğalgazın yüzde 53'ü Rusya'da. Yüzde 23'ü de ilave edin şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti enerji konusunda Rusya'ya bağımlıdır. Yüzde 60'a yakın. Yani bir devlet düşünün ki, dünyada örneği yoktur sadece bizde vardır, bir devlet enerji konusunda başka bir devlete yüzde 60 oranında bağımlı olsun. Bu da yetmedi Ruslar nükleer santral yapıyor. O da ilave edildiğinde yüzde 70-80'leri bulacak. Kazaen Rusya ile bir kavga etsek, Rusya doğalgaz vanalarını kapatsa tir tir titreyeceğiz soğuktan. Bakın bu neyi gösteriyor? Yanlış enerji politikalarının Türkiye'yi getirdiği noktayı gösteriyor. Türkiye'nin sağlıklı ve bir tutarlı enerji politikalarının olmadığını gösteriyor. Ne Amerika, ne Rusya, ne İngiltere, ne Gine, ne Sudan. Hiçbir ülke Türkiye Cumhuriyeti kadar enerji konusunda bir devlete bu kadar yüksek oranda bağımlı değildir. Bu sizin egemenliğinize verilebilecek olan en büyük zararın kaynağıdır."
Kılıçdaroğlu, doğalgaz ithalatının tek ülkeden değil, çeşitlendirilmesi gerektiğin söyledi. Bir ülkeyle sorun çıktığı takdire başka bir ülkeden doğalgaz ithalatında devam edilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bir ülkeden sorun çıkarsa başka bir ülkeden alabilmelisiniz. Ama boru hatlarını döşemişseniz, yüzde 90 oranında bağımlıysanız, başka bir yerden sizin doğalgaz alabilmeniz için yeniden sıfırdan doğalgaz boru hattı döşemeniz gerekir. Bu da zaman alır. Bunun da faturasını millete ödetmiş olursunuz. En fazla kömür üreten 7'nci ülkeyiz. Dünyada en fazla doğalgaz ithal eden de 5'inci ülkeyiz. Enerji ithalatına son 2 yılda 2016'da 27 milyar dolar verdik. 2017 yılında 37 milyar dolar verdik. 10 milyar dolar daha bu milletin sırtına yük oldu. 2018'de ödeyeceğimiz fatura bundan çok daha fazla olacak. Bunu kim ödüyor? Doğan çocuk doğduğu andan itibaren, ölünceye kadar hepimiz ödüyoruz. Doğumdan ölüme kadar aldığımız nefes hariç bunun parasını hepimiz ödüyoruz. Çocuğa süt alırsınız vergi ödersiniz. Emzik alırsınız, dolmuşa binersiniz, iş adamısınız iş yeriniz var, işçisiniz, sanayicisiniz vergi ödersiniz. Bu paralar kime, nereye gidiyor? Buralara gidiyor. Ayrıca son 15 yılda yurt dışındaki bir avuç bankere ödediğimiz faiz 150 milyar dolar. Bunların büyük bir kısmı Londra'da. Devlet tahvili bonosu nedeniyle ödenen faiz ise 680 milyar lira. Yani eğer siz yakayı tefeciye kaptırmışsanız artık onlardan emir alırsınız. Doları yükselt diyorlar, yükseltmezsen para getirmem, vermem sana diyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız."
Üniversitesi bilgi üretmeyen bir toplumun katma değeri yüksek ürün üretme şansı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Beni derinden vuran bir gerçek vardır. İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı Türk üniversitelerini geçti. Türkiye'nin kendisine yeni bir yol haritası belirlemesi lazım. Tahammülü yoktur bu işin. Dışarıdan kömür ithal ediyoruz, Zonguldak'ta üretiliyor. Neden? Hangi gerekçe ile ithal ediyoruz. Efendim daha ucuzmuş. Sosyal devlet dediğimiz bir kavram vardır. Hiç çalışmayana, fakire devlet gider para öder. Sosyal yardım diyoruz buna. Ödesin mi ödesin, kimse açlıktan ölmesin. Ama kişi hem üretiyor hem kazanıyor, Türkiye kazanıyor. Efendim dışarıda daha ucuz, biz dışarıdan getireceğiz. Bunun arkasında yatan model şudur arkadaşlar. Türkiye enerji lobilerine teslim olmuş durumda. Bunu hepimizin bilmesi lazım. Batı neden enerji lobilerine teslim olmuyor, Türkiye teslim oluyor? Altında yatan gerçek şu; Türkiye'de planlama yok. En son Cumhuriyetin ilk yıllarında Birinci Sanayi, İkinci Sanayi planları vardı. Sonra Planlama Teşkilatı kapatıldı ve sonra yine açıldı. Şimdi Devlet Planlama Teşkilatı tümüyle bitti. Yok artık. Planlama nedir? 50 yıl sonra 100 yıl sonra nereye gideceğim? Dünya nereye gidiyor ben nereye gideceğim?"
Devletlerin ülkelerinin çıkarları üzerine inşa edilmiş politikaları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bütün gelişmiş ülkelerin bunu yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Biz yapmadığımız için iktidarı yöneten lobiler oluyor. Geliyor birisi bakanın yanına oturuyor 15-20 kişi daha yanına geliyor. Enerji ithal edelim diyor. Geleceği düşünmüyor. Peki Türkiye'de çalışanlar, kentler, Zonguldak. Ne olacak buralar? Uzun vadeli düşünülmediği için, insan unsuru göz ardı edildiği için bu tür yanlış politikalar lobilere teslim ediliyor. Bütün birikimlerimizi inşaat sektörüne harcadık. Bina bitince kimse çalışmıyor. Ama fabrika kurarsanız en az 30 kişi çalışacak. İstihdam ve sürekli olacak, sürekli kendisini yenileyecek. Lobilerin yönettiği bir ülke adam olmaz. Egemen güçlerin politikalarına teslim olur. Dolayısıyla siz gidersiniz Rusya'ya bağımlı hale gelirsiniz" dedi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 10 Haziran 2003 tarihi ile 13 Mayıs 2014 tarihleri arasında hayatını kaybeden maden şehitlerinin yakınlarına tanınan istihdamda tarih sınırlandırması olmasını eleştirdi. Şehitler arasında ayrım yapılamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"2003-2014 diyorsunuz. Ya kardeşim ayrım yapılmaz. Şehitler arasında ayrım yapılmaz, gaziler arasında ayrım yapılmaz. Çünkü bunlar canlarını bedel olarak ödemişler. 15 Temmuz şehit ve gazileri için ayrı statü var. Terörle mücadele vermiş şehit ve gaziler için daha düşük statü var. Afrin'de şehit düşenler ve gazileri için ayrı bir statü var. Hepimiz şehit ailelerinin acılarını paylaşırız. Şehitler arasında ayrılık gayrılık olur mu? Madende iş kazasında hayatını kaybetmiş. Şu tarihe kadar imkân sağlayacağım, şu tarihten sonra imkân sağlamayacağım. Kabahat sende. Sen iş yerini sağlıklı denetledin mi, kontrol ettin mi? Hayır. Ne zaman kaza olur, insanlar hayatlarını kaybeder ondan sonra devletin raporları ortaya çıkar. Orada insanın hayatı söz konusu, işçinin hayatı söz konusu. Bizimle gelişmiş ülkeler arasında şöyle fark var. Gelişmiş ülkeler önce risk analizi yapar. Elektriği, suyu, tahkim edilmesi, aydınlatması, havalandırması bütün bunlar var mı yok mu? Kontrol edilir, test edilir tamam ise işçi aşağıya indirilir. Bizde ise işçi aşağıya gönderilir, patlama olur ondan sonra önlem alınır. O nedenle iş kazalarında dünya birincisiyiz. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Yer altında çalışıp alın teri döken işçinin iş kazası sonucu hayatını kaybetmişse devlet bir imkân sağlamışsa herkese sağlaması lazım."
© Tüm hakları saklıdır.